28 Şubat'ın yıldönümü ve ardından Türkiye tarihinin belki de en gazlamalı, pohpohlamalı 8 Mart'ını geçirdik… Tam da bu süreçte medya, 28 Şubat sürecini gölgede bırakacak haberlerle ‘hoca'ları hedef aldı…
Nurettin Yıldız'ın tartışmalara konu olan sözleri artık herkesin malumu… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya attığı ‘güncelleme' tezi üzerinden son dönemin en muğlak tartışmasını yaşadık. 28 Şubat medyasının bu tartışmadaki muradı belli olsa da AK Parti çevrelerinde tartışmanın net bir galibi olmadığı da hakikat…
İBN TEYMİYE, SELEFİLİK VE VEHHABİLİK…
Bu süreçte Türkiye'de geleneksel din algısına sahip bazı kesimlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının hemen akabinde Erdoğan'a destek verirken Yıldız'a yönelik ‘Suud ajanı' türünden suçlamaları ise hem Türkiye'nin hem de İslam dünyasının içinden geçtiği süreci özetler nitelikteydi…
Nurettin Yıldız, Vehhabi mi? Yıldız, Vehhabiliği mi yaymaya çalışıyor?
Nurettin Yıldız'ın Selef akidesi noktasındaki çalışmaları, İbn Teymiye'ye yakınlığı ve bunun yanında Türkiye'deki İslam algısında önemli yer tutan tasavvufi kesimlere olan görece mesafesi bir sır değil!
MISIR'DAN SURİYE VE LİBYA'YA SUUD AJANLIĞI…
Peki gerçekten Nurettin Yıldız, Suud ajanı mı?
‘Suud ajanlığı' suçlaması oldukça önemli…
Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası 2011'de başlayan Arap Baharı sonrası İslamî görünümlü yapıların ihanetleriyle karşılaştı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin projelendirdiği ‘Karşı Devrim' sürecinin laikçi yapılarla birlikte en kullanışlı elemanları oldular. 2013 Temmuz'unda Sisi'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yönelik darbesini Müslüman halk önünde meşrulaştırma ameliyesini ‘Selefi' Nur Partisi gerçekleştirdi. Mısır'daki selefi cemaatlerin büyük kısmı darbeye karşı dururken Körfez ülkeleriyle yakın temas içinde olan Selefiler darbenin yanında saf tuttu. O kadar ki, Suud destekli Selefi Nur Partisi üyeleri seçimler öncesi istihareye yattıklarında da Sisi'yi destekleme emri alıyorlardı…
Bugün bütün İslam coğrafyasında kökü dışarıda olan din akımlarından kaynaklı acılar yaşanıyor.
Halen Suriye'de yaşananlar ortada… Körfez ülkelerinin uydusu olan Selefi yapıların Suriye halkına yaşattıklarını artık cümle alem biliyor.
Libya'da halen devam eden savaşta, bir ucu Suudi Arabistan'a dayanan Medhaliler'in kullanışlılığı savaşın bugünlere kadar uzamasının en önemli sebebi… Ölüleri mezarından çıkartıp işkence edebilecek kadar dinden referans bulan zihniyet, aynı dini kaynaklardan laisist, militarist Halife Hafter'in ordusuna militan devşiriyor…
SUUD'UN ARAPLIĞI, ARABİSTAN'IN SUUDİLİĞİ
Peki Nurettin Yıldız, bu tablonun neresinde?
Benim gördüğüm Nurettin Yıldız, bu tablonun tamamen dışında…
Suud'daki resmi ulemanın İsrail'le ilişkilere şer'î altyapı sağlama çalışmalarında bulunup Hamas ve Müslüman Kardeşler'e yönelik terör örgütü suçlamaları yönelttiği bir ortamda Nurettin Yıldız, ‘Bu noktada İsrail'den daha büyük sıkıntımız Suudi Arabistan'dır' diyebiliyor. Suudi Arabistan'ın neredeyse bayrağı hariç her şeyini eleştiriyor.
Onursal başkanı olduğu Sosyal Doku Vakfı'na yönelik Suud finansmanı hakkında bir iddia dahi duymadık bugüne kadar…
Ortadoğu'nun hiçbir yerinde Suudi Arabistanca desteklenen Selefilerin, büyük İngiliz planlarından bahsettiğini duyamazsınız… Nurettin Yıldız ise açıkça bölgedeki işgallere karşı durar. Bölgedeki Suud destekli Selefiler, Arabistan'ın Suudiliğinin ileri karakollarıdır. Nurettin Yıldız'ın itirazı ise bizzat Arabistan'ın Suudiliğinedir.
Suud ajanı olan birinin ayrıca 15 Temmuz'da meydanlara çıkma ihtimalinin düşüklüğü de göz önünde bulundurulduğunda bu iddia kendi kendini imha ediyor…