Dolar

34,9508

Euro

36,7072

Altın

2.997,71

Bist

10.035,71

Türk aydını bayram gününü nasıl zehir eder?

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-08-23 16:53:28

Türk aydını bayram gününü nasıl zehir eder?

Yandaş olmadığım gibi, iktidarın doğrularını da her fırsatta dile getiriyorum. Şunu söyleyebilirim; AK Parti hükümetlerinin son 15 yıldaki başarılarından biri de, halktaki medya okur yazarlığının tarihimizde hiç görülmediği kadar artmasıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidara ilk geldiği 2002 yılından itibaren eşi Emine Erdoğan Hanımefendi ile birlikte okuma-yazma konusuna büyük önem verdiler. Köy köy gezildi, okullar açıldı, okuma yazma bilmeyen insanlar okuma yazmayı öğrendiler.

Daha sonra liselere medya okur yazarlığı dersi kondu. Neticede bunun en önemli faydasının Emin Çölaşan, Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil türevlerine milletin kolay aldanmaması olduğunu söylemek durumundayım. Düşünebiliyor musunuz; bütün bir 90'lı ve 2000'li yıllar, saydığım isimlerin hezeyanlarını köşe yazısı diye okumamızla geçti.

TÜRKİYE'DE AYDIN VAR MI?

Bayramın birinci günü Türkiye Gazetesi'nde Mehmet Şevket Eygi'nin güzel bir röportajı vardı. Eygi, “Çok kültürlü görünen insan yetiştirdik. Üniversiteyi bitirmiş, kariyer yapmış insanlarımız var. Ama bir tane fikir eseri okumuyorlar. Bu adamlara hürmet ederim lakin yıllarca aynı yerde otlamışlardır. Bir koyun bile bu kadar yerinde saymaz, dolaşarak otlar. Kitap okumuyorlar, Avrupa'yı takip etmiyorlar. Vır vır vır... Hep politika ve gevezelik… Böyle aydın olmaz. Türkiye'de aydın yoktur. Onlar kendilerini aydın zannediyorlar” diyor.

Eygi, anladığım kadarıyla ortalama bir Türk okur-yazarından bahsetmiş.

Oysa medyaya çıkarılan; köşe verilen; mikrofon uzatılan aydın kesiminde durum daha vahim. Çünkü en başta bu millet ve memlekete aidiyet hissinden uzaklar! Diğer taraftan da üslûp bilmiyorlar...

STRATEJİ VE EROL MÜTERCİMLER

Eygi'nin bu röportajını okuduktan sonra, Erol Mütecimler'in geçtiğimiz hafta Halk TV'de Ayşenur Arslan'ın programına konuk olduğu video kesitine denk geldim. Mütercimler, 15 Temmuz'dan bahsederken, sözü ‘iç savaş'a getiriyor ve “Bu başarısızlık üzerine kurgulanmış olan bir isyandır. Bu bir öncü, bunun arkası var. Bunun arkası, bu deprem 3 yıla yayılacak. 2019-2020 aralığı biz muhtemeldir ki çok ağır bir iç savaş ile yüz yüze kalacağız. Bu bir öncüydü, bu bir denemeydi. ‘İç savaşa götürür müyüz' denemesiydi. Bazı tuzaklarına düştük, Tayyip bey de düştü tuzağa...” diyor.

Halk TV'ye ya da bizzat bir medya cadısı olarak Ayşenur Arslan'ın programına konuk olma tuhaflığı bir tarafa Mütercimler'in ağzından çıkan cümlelerdeki tehdit havasını hissetmek hiç zor olmuyor. Sabah akşam kendisini stratejist diye pazarlayan, Kemalizm ve ulusalcılığıyla maruf bir akademisyen, ya da bir ‘aydın' bu üslubu ne için kullanır, anlamak kolay değil!

MİLLETİN OKUR YAZARLIĞI...

Erol Mütercimler, birileri adına tehditleri dillendiredursun; millet, daha 15 Temmuz akşamı gerçekleşen FETÖ ayaklanmasının neye hizmet ettiğini okumakta zorlanmadı. Henüz o gece, FETÖ'cü ayaklanmaya “darbe girişimi” dendiği kadar “iç işgal girişimi” ve “iç savaş provası” tanımlaması yapılan yorumlar okuduk. Millet, olan biteni takip edip, iç savaşı engellemek adına meydanlara inerken Mütercimler'in konuk olduğu kanal, darbe bildirisini büyük bir aşk ve heyecanla tekrar tekrar yayınlıyordu.

Öte yandan; Mütercimler'in seslendirdiği iç savaş tehditlerini biraz daha yüksek bir ton ve sesle FETÖ 5 yıldır, PKK 40 yıldır tekrarlıyor. Ama halen amaçlarına ulaşabilmiş değiller.

Millet bu gün de takipte...

Tıpkı 17/25'ten bugüne olduğu gibi...

Kâh nöbet tutuyor, kâh dolar bozduruyor, kâh geceleri uyumuyor.

Hasıl-ı kelâm; Türk aydını bir bayram gününü böyle zehir ediyor insana...

Haber Ara