Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Baykal sustu, sen konuş Balbay!

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-09-15 11:50:26

Baykal sustu, sen konuş Balbay!

Türkiye, iç-dış politika ve ekonomideki gündem yoğunluğunun yanında son bir haftadır medyadaki bir gelişmeyi konuşuyor. Cumhuriyet Gazetesi'nin bağlı olduğu Cumhuriyet Vakfı yönetimindeki değişiklik sonrası Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve terör örgütleri yanlıları gazeteden teker teker gönderiliyor, ulusalcı-Kemalist ekol ise 3 yıl kadar önce el çektirildikleri görevlerine yeniden getiriliyorlar.

Bir kesim anlamak ve anlatmak istemese de son yıllarda Cumhuriyet gazetesi etrafında yaşanan gelişmeler, Türkiye'de halen bir takım yapılanmaların –deşifre olmalarına rağmen- manivela kabiliyetlerini sürdürebiliyor olduğudur. Türkiye'nin PKK ve benzeri yapılanmaların üzerine büyük operasyonlarla gittiği, FETÖ gazetelerine el koyduğu bir dönemde Cumhuriyet Vakfı'nda yaşanan gelişmelerle terör örgütü, etki kabiliyeti yüksek bir gazeteyi kontrol altına almayı başardı. 2013 yılında başlayan süreçle gazetedeki bir kısım Kemalist isimler tasfiye edildi, onların yerine liberal ve Batı yanlısı isimler göreve getirildi.

FETÖ, CUMHURİYET'E AĞLIYOR

Cumhuriyet'teki değişim sadece Türkiye'de konuşulmadı. Geçenlerde FETÖ taraftarlarıyla ilişki içindeki Londra merkezli el-Arab gazetesi de birinci sayfasından Cumhuriyet'teki değişime karalar bağlıyor, Türkiye'de özgür gazeteciliğin son temsilcisinin de hükümet kontrolüne girdiğini iddia ediyordu. Oysa aynı gün Cumhuriyet, manşetinden eski tas, eski hamam ‘Saray edebiyatı'yla muhalefet yapıyordu.

CUMHURİYET'İ KURTARMAK TÜRKİYE'Yİ KURTARMAKTAN UZUN SÜRDÜ!

Diğer taraftan, gelişmenin gösterdiği bir diğer hazin nokta, hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ‘aldanma' kavramı üzerinden eleştiren kesimin içine düştüğü ironik hal... Öyle görünüyor ki, Cumhuriyet gazetesinin FETÖ'den kurtarılma ameliyesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin FETÖ temizliğinden bile uzun sürdü. 2013-2018 arasında Türkiye, üzerindeki FETÖ gömleğini yırtıp attı, devletin pek çok kademesindeki FETÖ ajanlarını tasfiye etti. Ancak aynı süreçte devletin dışladığı FETÖ üyeleri, Cumhuriyet için birer çalışan oldular, çalışanı olmayanlar da potansiyel birer haber kaynağı... FETÖ'yü Cumhuriyet sütunlarında kimi zaman “KHK mağdurları” başlıklarıyla okuduk, kimi zaman “darbe tiyatrosu” haberleriyle...

BU SUSKUNLUK NİYE?

Kaset komploları, 17-25 Aralık süreçleri, 15 Temmuz darbe girişimi ve burada saymadığım bir dizi badireden sonra Türkiye, FETÖ ile mücadelede çok daha rahat bir evreden geçiyor. Bunun avantajları olduğu kadar dezavantajları da var. Ancak Türkiye'de bir kesim badireli süreçlerde elini taşın altına sokmadığı gibi mücadelenin rahat olduğu mevcut süreçte de konuşmaktan bile kaçınıyorlar.

Dün kaset komplosuna maruz kalan Deniz Baykal'ın Pensilvanya'ya teşekkürü herkesin hafızasında tazeliğini koruyor. Kamuoyu, komplonun failinin Pensilvanya olduğundan emin olduktan sonra bile Deniz Baykal, suskunluğunu korudu, teşekkürünü dahi geri almadı.

Bugünse benzer bir suskunluğa mevcut Cumhuriyet yönetimi imza atıyor. 2013'ten itibaren Cumhuriyet'teki değişimi an be an gözlemlemelerine rağmen ve hatta bir kısmı pasif bir parçası olmalarına rağmen bugüne kadar dişe dokunur bir açıklama yapmadılar.

Oysa, Kandil'e çıkıp PKK sözcülüğüne soyunanların, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı terör örgütü lideri Ebubekir el-Bağdadi ile kıyaslayanların, MİT TIR'ları haberleriyle Türkiye'ye operasyon çekenlerin, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın katilleriyle röportaj yapıp bunu ‘objektif gazetecilik' pozlarıyla yayınlayanların hem kamuoyu önünde muhakeme edilmeleri gerekir, hem de bağımsız mahkemelerde yargılanmaları gerekir.

Mustafa Balbay, bu kadar sustuğunuz yeter!

Köşenizin elinizden nasıl alındığını, vakıftaki değişim sürecini, FETÖ'nün gazeteye nasıl yerleştiğini artık açıklayın! Artık bir kaç röportaj ve twitten daha fazlasını yapmalısınız!

Her gün televizyon ekranlarında konuşan Orhan Bursalı, açık açık neler yaşandığını yazmalıdır.

Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, 2013-2018 arası yönetimin de -belki- pasif bir parçası olarak bildiklerini açık açık anlatmalıdır.

Kol zaten kırıldı, yenin de içinde kaldığı yeter!

Haber Ara