Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derlermiş! İhtişamlı, güçlü, harpten ve sanattan anlayan, medeniyet kuran Araplar sahneden çekileli beri ortalık çöl bedevilerine kaldı. Daha önce vesilesini bulup yazdığımı hatırlıyorum: İslam'ın güçlü asırlarındaki kahramanlıklarından sonra 20'nci yüzyıl Arap dünyasının sahte kahramanlar çağını oluşturdu. Şimdiyse o ‘sahte kahramanlar çağı'nı dahi özlüyoruz…
Filistin ve Kudüs meselesinden tutun da Arap dünyasında yaşanan tüm vahşetlere karşı bir tane Arap hükümeti açıklama yapamıyor… Soydaşlarını koruyacak mekanizmayı harekete geçiremiyor… Dahası pek çoğu “kardeş ülke”lere komplo mekanizmasının içinde yer alıyor!
“SİYONİST ARAPLIK” SUÇLAMALARI CEVAP BULMADI
Mesele malumunuz... Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Türklere olan kinini kendi söyleyemeyip bir twit'i RT'lemek suretiyle Türklere “hırsız” diyor ve Türklerin Araplarla olan ilişkisini bu şekilde yorumluyor. Bunun için ağzına aldığı isim Osmanlı'nın çöküş döneminde büyük kahramanlık örneği sergileyen bir Türk komutanı Fahreddin Paşa… Neresinden tutsanız elinizde kalan hezeyan, Türk yetkili makamlarından hak ettiği cevabı aldı.
Bakan, Türklerin Müslüman Araplarla olan ilişkisinden çok rahat bir üslupla dem vuruyor, ancak önce BAE yetkili makamları, artık kendilerine bütün Arap kamuoyundan yöneltilen “Siyonist Araplık” suçlamalarına sarîh bir cevap vermeli!
‘MEDENİYET'E KARŞI ‘BEDEVİYET' FORMÜLÜ!
BAE'li Bakan Türklerin Müslüman Araplarla olan ilişkisinden bahsedebiliyorsa bu durum BAE'nin Müslüman Araplarla olan ilişkisini de gündeme getirir. Her biri tarih boyunca ilimde, fende, sanatta ve ticarette yıldızlaşmış Arap kentlerinden Şam, Bağdat, Kahire gibi medeniyet merkezleri bugün savaş, fakirlik ve acziyetle anılırken, Abu Dabi ve Dubai'de zenginlik ve şatafat temelinde yükselen kuleler oyunu anlamamız için mihenk taşı oluşturuyor. Arap Baharı sonrasında karşı devrimlerle bölgede tahkim edilmek istenen proje, Arapların bedevîleştirilmesidir. O yüzden sivil siyasete karşılık militarist yöntemler kullanılmıştır. O yüzden Trablus'a karşı Tobruk ön plana çıkartılmıştır. O yüzden üniter Yemen'e karşılık kabile esaslı bölünmüş Yemen desteklenmiştir…
BAE'NİN MÜSLÜMAN ARAPLARLA İLİŞKİSİ
BAE'nin “Müslüman Araplarla ilişkisi”ni anlamak için kısa bir Arap Baharı panoraması bile yeterlidir. Arkasında 400 bini aşkın ölü bırakan Suriye savaşında bu ülkenin istikrarsızlığına oynayan BAE'nin Müslüman Suriyelilerle ilişkisi… Arkasında toplam 10 bin civarında ölü ve 50 bini aşkın tutuklu bırakan Mısır'daki darbenin en büyük finansörü olan BAE'nin Müslüman Mısırlılarla ilişkisi… Her gün sivil ölümleri ve kıtlıkla gündeme gelen Yemen'deki savaşta “Uluslar arası koalisyon”un bir parçası olan BAE'nin Müslüman Yemenlilerle ilişkisi… Artık bir istikrarsızlık sembolü haline gelen Libya'da meşru bir hükümete karşı milisleşen Halife Hafter'in en büyük destekçisi konumundaki BAE'nin Müslüman Libyalılarla ilişkisi… Sırf kendileriyle birlikte hareket etmiyor diye Katar'a karşı abluka uygulayan ülkelerin başını çeken BAE'nin Müslüman Katarlılarla ilişkisi…
Zikretmeden olmaz:
Ve Türkiye'de FETÖ öncülüğünde gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminin en büyük finansörü ve destekçisi olan BAE'nin Müslüman Türklerle ilişkisi…
Bu ilişki biçiminin hiç biri bu ülkelerin “Müslüman” halklarına hayır getirmedi. Türklerin Müslüman Araplarla ilişkisine kafa yoran BAE yönetimi, önce kendi ilişki biçimini gözden geçirmeli…