O meş'um gece, dönüp dönüp cevabını aradığım soru “Bir sene sonrasını, iki sene sonrasını görebilecek miyiz” oldu… Darbe girişimi haberini ilk aldığım andan sabahın ilk ışıklarına kadar. Böylesi yoğun ve büyük bir emperyalist saldırı nasıl olurdu da yenilebilirdi?
Bu yıl ikinci kez idrak ediyoruz 15 Temmuz'u; “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak…
***
Bir yanımızda kapanan köprü manzaralarının, bombalanan şehirlerin hüznü; öbür tarafımızda bütün bu manzarayı sadece saatler içinde değiştirebilmenin coşkusu…
Bir yanımızda gerçek bir askeri temsil eden Ömer Halisdemir'i kaybetmenin hüznü var; diğer yanımızda bu ülkenin düşmanlarının paralı askeri Semih Terzi'yi avlamanın kıvancı…
Bir yanımızda dünyaya bir iki saat içinde rezil olmanın utancı, diğer tarafta Ortadoğu'dan Afrika ve Asya'ya kadar dünyanın bütün esir tutulan halklarına model olacak bir direniş sergilemenin vermiş olduğu iftihar…
***
Öldürmeyen acı güçlendirir!
15 Temmuz gecesi tarihte eşine az rastlanır büyük bir yara aldı bu millet! Ama bugün, 15 Temmuz öncesinden çok daha güçlüyüz.
***
O gece; İstiklal Marşı'nın kelime kelime, yeniden yeniden yazıldığı gecedir. 15 Temmuz, Dünyanın en büyük şer güçlerinin bir araya gelip yazdığı bir hezimet hikâyesidir.
Boğaz Köprüsü'nü kapatanlar, Meclis'i, Külliye'yi bombalayanlar, Saraçhane'de Türk vatandaşlarıyla çatışanlar elbette ki bizim ordumuz değildi. O gece Batı'nın piyadeleri indi köprüye, Amerikan Hava Kuvvetleri bombaladı Meclis'i… Suudi Arabistan'ın, Birleşik Arap Emirlikleri'nin finansmanıyla yapıldı hepsi…
İşte yenildiler; büyük bir hezimet aldılar. Doğu'nun görgüsüzü de yenildi, Batı'nın çok görmüşü de… BAE'li münafık da yenildi, Amerikalı kâfir de!