Euronews'in haberi şu şekilde;
İngiltere merkezli üç hukuk örgütü, Birleşmiş Milletler'e sunduğu bir raporda, Türkiye'deki yargı bağımsızlığına yönelik kaygıları ve hukuk ihlallerini sıralayarak BM'yi ivedilikle harekete geçmeye çağırdı.
Rapor, Hukuk Cemiyeti, İngiltere ve Galler İnsan Hakları Komitesi ve Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü tarafından hazırlandı.
BM Hakimler ve Avukatlar Bağımsızlığı Özel Raportörü Diego Garcia- Sayan'a sunulan rapor, yargı bağımsızlığına yönelik tehditler, sistematik bir biçimde avukatların cezalandırılması ve savcı ve hakimlerin tasfiyesi başlıklarını kapsıyor.
Üç örgüt, Türkiye'de hukuk profesyonellerinin teröre destek vermekle suçlanmasının mesleklerini icra etmeyi engellemek için bir strateji olduğunu belirterek BM Özel raportörünü ivedilikle Türkiye hükümetiyle diyaloğa geçmeye davet etti.
"İhlalleri kınayanlar gözaltına alındı"
Raporda 'korkunç' olarak nitelenen hukukçuların durumunun giderek daha da kötüleştiği ifade edildi.
Temmuz 2015 ile Aralık 2016 arasında Türkiye'nin güneydoğusunda, güvenlik operasyonu kapsamında 2 bin kişinin hayatını kaybettiği, aralarında Tahir Elçi'nin de bulunduğu 500 avukatın suç işlendiği iddia edilen Cizre'ye alınmadığı yazıldı.
Güneydoğu'da yaşanan ihlalleri kınayanların gözaltına alındığı ifade edildi.
"Anayasa Mahkemesi haklar ve özgürlükler ihlallerini ele almakta işlevsiz kalmıştır"
OHAL boyunca çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin, savcı ve hakimlerin toplu tasfiyesine yol açtığı, dolayısıyla Türk mahkemelerinin iyileştirilmesinin KHK'lar ile daha da zorlaştığı raporda sıralanan maddeler arasında yer aldı. Aynı maddede, "Anayasa Mahkemesi haklar ve özgürlükler ihlallerini ele almakta işlevsiz kalmıştır." denildi.
Raporda, 18 Temmuz 2018'de kaldırılan OHAL'in 7 kez uzatıldığı uzun dönemde iktidarın keyfi kararlar aldığı ve bu kararların çok sayıda bireyin ve ailelerin hayatlarını derinden etkilediği, bu durumun kurumlar ve sosyo-ekonomik yapılar üzerinde kalıcı etkileri olabileceği öne sürüldü.
Raporda ayrıca, OHAL'in kaldırılmasına rağmen meclisin KHK'ların içeriklerini kapsayan yasaları kabul ederek ülkedeki hukukun üstünlüğünün kalıcı olarak baltalandığı belirtildi.
"Yeni yetkiler iktidara yargıya müdahale olanağı tanımıştır"
Raporda yer alan diğer maddelerden birinde şu ifadelere yer verildi:
"2010'dan bu yana yapılan reformlar savcı ve hakimlerin bağımsızlığını azaltarak hukukun üstünlüğünü de zayıflatmıştır. Yeni yetkiler, hükümetin, yargıda kilit noktalara iktidar yanlılarını atayarak ve binlerce avukat, hakim ve savcıyı cezalandırarak yargıya ve adli kurumlara müdahale olanağı tanımıştır."
"Yargı bağımsızlığının temelini sarsan bu kararlar BM Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri ile BM Savcıların Rolüne Dair İlkeleri çiğner niteliktedir."
"OHAL Komisyonu şeffaf değil"
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun da değerlendirildiği raporda, itiraz başvurularıyla ilgili görülen ihlaller ve endişeler sıralandı.
Raporda, komisyonun 7 üyesinden 5'inin yürütme tarafından atandığı vurgulanarak karar mercinin yargı değil yürütme olduğu belirtildi.
Dosyalarda delil yetersizliği ve sürecin şeffaf olmamasıyla ağır ilerlemesi yargılamaların adil olmamasına gerekçe gösterildi.
Raporda tasfiye sürecinde azledilen 4 bin 279 hakim ve savcının sadece yüzde 4'ünün göreve geri alındığı kaydedildi.