TİMETURK | HABER MERKEZİ
Dava çevresinde kuşkulu kaza ve ölümlerin ardı arkası kesilmiyor:
- 25 Ocak 2009'da 18 yaşındaki Arthur Christ, Heilbronn yakınlarında küle dönmüş otomobilinin yanında yanmış halde bulundu. O dönemde polis Christ'in, NSU cinayetlerinin kurbanlarından polis memuru Michèle Kiesewetter'le bağlantısını tespit etmişti. Ancak Arthur Christ'in bu cinayetle ne tür bir ilgisi olduğu öğrenilemedi.
- 16 Eylül 2013 tarihinde bir tanık, NSU Araştırma Komisyonu'na ifade vereceği gün esrarengiz bir şekilde arabasında yanarak öldü: 21 yaşındaki Florian Heilig. İddialara göre, Florian Heilig adlı neonazi, 2007 yılında Heidelberg'te NSU tarafından öldürülen Michèle Kiesewetter adlı polis memurunu kimin öldürdüğünü biliyordu.
- 28 Mart 2015 tarihinde NSU davasının bir diğer tanığı Melisa Marijanovic Stuttgart'taki evinde ölü bulundu. 20 yaşındaki Marijanovic,2013'te Arabasında yanarak ölen Florian Heilig'in eski sevgilisiydi.
- 8 Şubat 2016'da Melisa Marijanovic'in son erkek arkadaşı 31 yaşındaki Sascha Winter evinde ölü bulundu. Winter'in ölüm sebebi “intihar” olarak açıklandı.
- Öte yandan ırkçı yeraltı örgütü NSU hakkında çok şey bilen ve evinde "gizli şeker" hastalığından öldüğü açıklanan "Corelli" kod isimli muhbir 39 yaşındaki Thomas Richter'in 4 ve 7 Nisan 2014 tarihleri aralığındaki ölümü de halen aydınlığa kavuşturulmadı.
"EN UZUN SÜREN DAVA"
Mayıs 2013'ten beri Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde görülen aşırı sağcı terör hücresi NSU üyelerinin yargılandığı davanın, 2018 yılına kadar sürmesi bekleniyor.
Alman yargısının en uzun süren davası niteliğine kavuşacağı anlaşılan, Almanya'da olduğu kadar dünya ve Türkiye kamuoyunca da yakın takibe alınan NSU davasında, ırkçı teröristlerin kurbanlarından Mehmet Kubaşık'ın annesi, babası ve kız kardeşinin avukatı Turan Ünlüçay, Oda TV'den Işın Toymaz'a konuştu.
"DEVLET İLE BAĞLANTILARI..."
Ünlüçay, ırkçı cinayetler gölgesinde artık devlet-terör bağlantılarının da dile getirildiğini, ancak buna rağmen Almanya'nın ders çıkarmamakta adeta ısrar ettiğini belirtti.
TANIKLARIN ANİ ÖLÜMLERİ TESADÜF MÜ?
“Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde görülen NSU davası kapsamında bilirkişiler dinleniyor. Bu arada davanın 5. tanığı da aniden ölüverdi. Davanın baş sanığı Beate Zschäpe ise pişman olduğunu dile getiriyor. Ancak buna kimse inanmıyor elbette. Ömür boyu ceza alması bekleniyor. Ayrıca fanatik ve sapkın ideolojilerinden dolayı bir terapi alması da bekleniyor. Ancak bu bir ceza mahkemesi. Nihayetinde NSU terör hücresinin üyeleri cinayetleri işlerken, çevrelerinde üçüncü kişiler de vardı, muhbirler de vardı. Esas bu noktaların aydınlığa kavuşturulması gerekiyor. Yapılan hataları, ithamları Meclis Araştırma Komisyonu inceliyor. Bu arada tanıklar da ölüyor. Çok kuşku uyandırıcı. Çoğu genç olan bu tanıkların birdenbire ağır şekilde hastalanıp ölmeleri ya da intihar etmeleri bir tesadüf olabilir mi? Çok iyi araştırılması gerekiyor."
"KURBANLARA ÇİFTE STANDART!"
"Üstelik bu konuda Alman polisinin yabancılar kurban olduğunda önyargılı bir tutum sergilediklerini gözlemliyoruz. Kurban aileleri mağdur edildi. Akla hayale gelmeyecek şeylerle suçlandılar. Alman polisi ne yazık ki tutumunu değiştirmiyor. Halen çok önyargılı. NSU cinayetlerinin kurbanlarından Mehmet Kubaşık'ın annesi, babası ve kız kardeşi davanın bu kadar uzun sürmesinden ise bıktılar, usandılar. NSU'nun bağlantılarının hızla aydınlığa kavuşturulmasını talep ediyorlar“
MEDYADAKİ HABERLER “YASAK SAVMA KABİLİNDEN”
Bu arada, NSU'nun hayattaki tek üyesi Beate Zschäpe'nin yanı sıra 4 kişinin de yataklık yapmaktan yargılandığı davanın 5'inci tanığı, 2 Şubat 2017'de aniden hayatını kaybetti. Komisyonun Almanya Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) Başkanı Wolfgang Drexler, Adalet Bakanlığı'na konuyla ilgili bilgi vermesi için başvuruda bulundu. Drexler'e verilen bilgiye göre tanığın ölümünde “olağandışı bir durum” yok. Tanık yakılarak defnedildiği için bir kanıt bulmak da güç hale geldi. Adalet Bakanlığı'ndan bilgi almayı bekleyen Komisyon, 24 Şubat'ta konuyu ele alacak.
"MEDYA ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİ GÖRMÜYOR"
Söz konusu esrarengiz ölümlere Alman medyasının neredeyse yer vermediği gözleniyor. Yayımlanan haberlerin yasak savma olarak nitelenebilecek boyutlarda “görülmesi”, kuşkuyla karşılanıyor.
"BAŞSANIĞIN VE UWE'LERİN KANKASIYMIŞ"
Chemnitz ve Jena'daki neonazilerle işbirliği içindeki, 1990'lı yıllarda Ludwigsburg ve geniş civarında faaliyet sürdüren aşırı sağcı bir grubun üyesi olan Corinna B.'nin, 1996 yılında NSU davasının sanığı Beate Zschäpe ve hayatını kaybeden üyeleri Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos ile Ludwigsburg'daki nazilerin ziyaret ettiği bir lokale gittiği de biliniyor.
İddialara göre Corinna B. daha sonra Thüringenli, olan ancak Baden-Württemberg eyaletinde yaşayan bir neonazi ile sevgili oldu. Corinna B.'nin sevgilisi aşırı sağcı “skinhead” (dazlak) müzik gruplarının konserlerini organize ediyordu.
