Dolar

34,9481

Euro

36,7966

Altın

3.001,51

Bist

10.030,66

Hiç Allah’ın hakkında bildikleri ağlattı mı seni?

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-06-08 17:22:26

Hiç Allah’ın hakkında bildikleri ağlattı mı seni?

Duyguların yoğunluğunun hatırlandığı kadar etki yaptığını çok iyi biliriz hani. Ve bazen bu gerçeğin arkasına saklarız hatırlamak istemediklerimizi. Unutmuş gibi yaşamak da bir mutlu olma mecburiyetine dönüşüyor sanki…

Yaşam kültürümüze yerleştirilen bir algı vardır ki, o da; doğru olmakla mutlu olmanın birbirine müteallik olduğunu inandırmalarıdır. Nefsi arzuları tatmin etmenin mutlu edici yanı doğru eksende değildir. Eğer amaç dünyamızda erdem gömleğimizi giyip doğru insan rolünü oynamaksa, ellerimizle yaptığımız her şeyi eşit oranda hatırlamak zorundayız. Çünkü bu bizi gerçeklikle daha derin bağlar içine sokacaktır. Yaptıklarından dolayı hiç gözyaşı dökmeyen bir ferdin mutluluğu da gülümsemesi de asla gerçeklik payını taşımaz.

Mecazın zıttı hakikat olma özelliğini taşır ve tersi de söz konusudur. Yani hakikat olan amellerimizi hatırlamamak gerçek dışı mecaz duyguları yaşamamızı sağlar. Hatırlamak, yani tefekkür; ömrümüzü veya her günümüzü muhasebe etmek, daha güzel adımlar için bir ön hazırlık olabilir.

En güzel yemekten, en içten kahkahadan, en güzel haberden ve en güzel mekânlarda olmanın lezzetinden daha büyük bir lezzettir, gecenin ıssız karanlığında, kimsenin haberi yokken O'nun rahmeti üzerinize inmeye hazırken, sizi gözyaşlarınızdaki korkuyla seven Rabbinize günahlarınızı itiraf edip ağlamak… Bunu yaptınız mı hiç bilemiyorum. Lakin ben ondan daha güzel bir lezzet daha güzel bir mutluluk bilemiyorum. İçin-için ağlayarak, korkuyla ve titreyerek en yüce olana yakarmak, yalnızca ikinizin arasında olan bir hakikatten dolayı. “Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara-yalvara ve için-için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.” (Araf, 205)

Ne müthiş bir hakikat! O istese bilirdi bütün kâinat ama hayır, örtmeyi seviyor, istiyor ki bildiğini bilsin kulu. Bilene özrünü, mahcubiyetle gözyaşlarını sunsun kulu. Seviyorum dediği sahibine, İlahına, Veduduna sunsun yüreğindeki en temiz ve kirletmeye hiçbir günahın, şeytanın hiç bir tuzağının tesir edemeyeceği o iman pınarından.

Korkular düşünün, sizi sevdiğinizin kollarına sürükleyen; sahte sükûnetin esaretinde dinginliği yaşama isteği hani, çaresizce… Öyleyseniz eğer, secdelere kıvrılmanın vakti gelmiş demektir. Titreyeceksiniz, dökülecek günahlarınız, yüreğinizin pasını silecek gözyaşlarınız… Sonra mı? Sadrınıza semadan yeşermesi için bir ayet düşecek; “Rabbin sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.” (Duha, 5)

Sizi hakikatlerden alıkoyan her şeyi bırakın şimdi, bir defa olsun yapın hadi. Her gün bir davetle gelmenizi bekleyen “Allah'a koşun” (Zariyat, 50) kalbinizle, aklınızı tamamen onunla meşgul ederek. Bilirsiniz yapmayı çok basit, sevdasına yandığınız bir beşere yaptığınız gibi hani! Uykusuz kaldığınız ticaretiniz için hani! Bir makama erişmenin yollarında yaptığınız gibi!

Şimdi birde şöyle düşünün; “Hiç Allah'ın hakkınızda bildiği bir amel sizi mutlu etti mi?”

Bir yetimi mutlu etmek gibi mesela, ya da bir yoksulu doyurmak gibi. İhtiyaç sahibi bir kardeşinizin ihtiyacına koşmak ve bunu yaptıktan sonra ücretini Allahtan bekleyip başa kakmamak gibi…

Gücüm mü yok dedin? Üzülme, geceler senin, secdeler senin, kıyamlar senin, ıslak dualar senin, Kur'an senin, sünnet senin, arşı titreten şu cihat senin! Bütün bunlara sahipsin al hepsi senin. Sen Muhammedi'sin (sav), bir tek bahanen yok senin…

Belki yüreğin bir ses işitecek, haline, ağlayışlarına, çırpınışlarına, Allah'ı hissetmenin heyecanına binaen sana seslenecek; “Nedir seni bana gelmekte acele ettiren” (Taha, 83)

Titreyeceksin, bir sevda düşecek yüreğine seni öldürüyor zannedeceksin, utanma bırak hıçkırıklarını, gözlerin belki de ilk defa şükrünü eda edecek. Kelimeler arayacaksın ama tükeneceksin! Çareyi yine Rabbinde göreceksin, önüne bir ayet gelecek ve sen ölürcesine onu zikredeceksin; “Hoşnut kalman için, sana gelmekte acele ettim Rabbim” (Taha, 84)

Yazamıyorum ben artık kardeşim gözlerimin buğusundan, ellerim titriyor tutmuyor parmaklarım… Hadi kalk ta kıyama duralım…

Şimdi yine bir kıyam vakti

Ve ben sevdamı gözyaşlarıma katıp

Sana sunmaktayım

Halime razı, takdirine sabredip boyun eğmiş

Emrine teslim olmuşum

Tek arzum, tek dileğim, tek emelim

Şehadetle kavuşmaktır sana Rabbim!

 

Haber Ara