ABD'den diğer Batı ülkelerine hızla yayılan ırkçılık karşıtı protestoların ortak özelliği, bir zamanlar dünyadaki köleliğin sembolü olan insanların heykellerinin parçalanmasıydı.
Aslında, yaklaşık üç hafta önce başlayan Minneapolis'te bir polis memuru tarafından siyah Amerikalı George Floyd'un öldürülmesine yönelik protestolar, ilk günlerden beri önemli ölçüde yayıldı ve geçtiğimiz yüzyıllarda Batı'da kölelikleri ile bilinen figürlerin heykelinin yıkılması da dahil olmak üzere yeni bir görünüm aldı.
Çeşitli Amerikan şehirlerinde göstericiler köleliği simgeleyen heykelleri parçaladılar. Sadece bir örnek olarak, Richmond'da, 16. yüzyılda Amerika'yı keşfettiği söylenen kaşif Christopher Columbus'un heykelini devirdiler. Richmond'a ek olarak, heykeli diğer Amerikan şehirlerinde de devrildi.
Bu tür eylemler sadece Amerikan şehirleriyle sınırlı değildi. Ülkenin güneybatısındaki Bristol'daki İngiliz protestocular, önemli bir köle satıcısının heykelini halat kullanarak indirdiler ve nehre attılar. Heykel, 17. yüzyılda Amerika'ya yaklaşık 80.000 siyah erkek, kadın ve çocuk gönderen Kraliyet Afrika Şirketi'nden Edward Colton'un heykeliydi.
Belçika'da bile, ırkçılık karşıtı protestolar o kadar arttı ki, Belçika'nın Antwerp kentindeki yetkililer, ırkçılık karşıtı protestolar sırasında zarar gören, ülkenin eski hükümdarı II.Leopold'un heykelini kaldırdılar. Protestocular, sert aletler ve boya spreyleri kullanarak heykele birkaç kez saldırdılar.
BATI'DA KÖLELİK ALGISI
Irkçılık karşıtı gösterilerin sadece ABD ile sınırlı olmadığı ve alanlarının özellikle Batı ülkelerinin çoğunu kapsadığı çok etkileyici.
ABD'de başlayıp çok hızlı bir şekilde, Fransa, İngiltere ve Belçika gibi Avrupa ülkelerine yayılan köleliğin liderlerinin heykellerini yıkmak, şimdi kendilerini ırkçılık şeklinde gösteren köleliğin toplumsal zararlarının ABD ile sınırlı olmadığını ve diğer Batı ülkelerini, özellikle de Avrupa ülkelerini dahil etmenin ötesine geçtiğini gösteriyor.
SİMGELER VE HEYKELLER NEDEN DEVRİLDİ?
ABD ve Avrupa ülkelerinde ırkçılığa karşı düzenlenen protestolar sırasında çıkarılan heykel ve simgelerin tümü, bir dönemde köleliğin ve onu destekleyen yasaların önde gelen savunucuları olan kişilere aitti.
Bu heykellerin sokaklarda bulunması, sistematik ırkçılığa tanıklık ediyor. Ülkelerinde ırkçılıkla mücadele ettiklerini iddia eden Batılı liderlerin iddialarının aksine, çeşitli yerlerdeki bu tür heykeller, ırkçılığın batı şehirlerinde ve toplumlarında en üst düzeyde bulunduğunu göstermektedir. Buna karşılık, şimdi sistematik ırkçılık karşısında bir protesto hareketi artıyor.
Bu ırkçılık karşıtı hareketin Batı yapısal ırkçılığına karşı ne ölçüde mücadele edebileceği protestoların alanına ve uzunluğuna bağlıdır.
Bu mücadelenin bir adımı şehirlerde kölelik savunucularının heykellerinin kaldırılması olmasına rağmen, Batı'daki siyasi yapılar temel olarak ırkçılıkla meşgul olduğundan, ırkçılık karşıtı mücadele bu eylemle sınırlı değildir. Başka bir deyişle, Batı'daki kölelik simgelerinin kaldırılması hatırı sayılır bir hareket olsa da, ırkçılık karşıtı mücadele ancak Batı ülkelerinin politikalarında, özellikle de dış politikalarında köklü bir değişiklik gördüğümüzde derinden kök salabilir.
Batının sistematik ırkçılığı, siyasi olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası örgütlerde Batılı devletlerin sahip olduğu bazı veto haklarıyla temsil edilmektedir. Bu ülkeler bu örgütleri amaçlarına yönelik olarak suistimal etseler de, bu ülkelerdeki yapısal ırkçılığın ortadan kaldırılması gerçeklik ve gerçekleşmeden uzaktır.
Bu nedenle, Batı dünyasında ırkçılığın ortadan kaldırılması, evlerinde ve dış politikalarında derin değişikliklere yol açarsa gerçekleşebilir. Aksi takdirde, Batı hükümetinin mevcut politikasının devamı sistematik ırkçılığın devam edeceği anlamına gelecektir.
Kaynak: http://alwaght.com/en
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.
Çeviri: Feyza Akyıl