“Vatan hainlerinden taraf olmaktansa, hırsız bizim hırsızımız…”
dedi Ak Partili bir yönetici. Parti yönetiminden herhangi bir açıklama gelmedi.
Aslında bu söz yenilir yutulur bir söz değil…
Ve fakat hangi parti mensubu tarafından söylendiğinin de bir önemi yok.
Çünkü bu ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı dil bir siyasi gruba has değil. Siyaset bu dile çok sık başvurduğu bir iklimde yaşıyoruz ve bu bizi rahatsız ediyor.
“Vatan haini” deniyor mesela.
Kimdir o “vatan hainleri?”
Kelimenin tam anlamıyla, kanunlarda belirtildiği türde “vatana ihanet ediliyorsa” bu, yasalarda cezası olan bir durum, bildiğim kadarıyla…
Neden hukuka başvurulmuyor ki “vatan hainleriyle” ilgili?
Sıradan vatandaşlar olarak bu konuda makul bir cevap beklemek hakkımız diye düşünüyorum. Eğer ortada hukuki bir durum yoksa ve bu sözler sadece bir karalamak için kullanılıyorsa, iftira nasıl kabul edilebilir ki?
Bu “hırsız” için de geçerli. “Hırsız” yakıştırmasını yapanlar eğer bu delilli belgeli bir şey ise derhal mahkemeye gitmeliler. Değilse büyük bir günahın içinde olduklarını bilmeliler.
Ancak sormak lazım, kim “hırsız” ve hırsızları millet adına kategorize etme hakkını kendinde görenler gibi, siz kimsiniz?
Kamu malı bir takım “hırsızlara” ya da hırsızları, “bizim hırsızımız” diyerek sahiplenen bu gibi kişilere teslim edilemez.
Bu sözleri sarf ederek bir insanı töhmet altında bırakan ilçe başkanıyla ilgili ne işlem yapıldı acaba?
Fiyat operasyonu çekip vatandaşın parasına göz diken halcilerle mücadele edildiği gibi vatandaşın parasını çalan “hırsızlarla” da mücadele edilmesi gerekmiyor mu?
Bence gerekiyor.
“Hırsız” onu bağrına basanların olsun… Bize, şehirlerimize “hırsızlar” değil, şehreminiler gerekiyor. Bu hareket içinde şehremini olacak çok insan var...
Kimse “beka” meselesini bir paravan gibi kullanarak vatanın soyulmasını, kamu malının iç edilmesini meşru ve mazur göstermeye kalkmasın! Böyle yapanlara da parti yönetimi tarafından hadleri bildirilsin.
Yolsuzlukla mücadele Ak Partinin kuruluş ilkelerinden biriydi.
Böyle bir partide bu sözün rahatça sarf edilmiş olması büyük bir talihsizlik.
Gereği, aynı aleniyette yapılmalı.
ÜSKÜDAR BELEDİYESİ İLE “MİNİK DOSTLAR” GÜVENDE
Diyelim ki sokağınızdaki bir hayvanı gözetiyorsunuz. Ya da bir sokak hayvanında sağlık sorunu fark ettiniz. Herkesin başına gelmiştir eminim böyle bir şey. Bu gibi durumlarda arayıp bir veteriner bulmak hayvanı oraya götürmek kolay iş değildir. Hadi veteriner buldunuz diyelim, hayvanlarla ilgili muayene, film, tahlil gibi hizmetler oldukça pahalıdır. Ama Üsküdar'da oturanlar bu konuda çok şanslılar.
Çünkü Üsküdar Belediyesinin harika bir hizmeti var.
Hem de gerçekten kurumsal bir hizmet…
Üsküdar Belediyesi, yeni hizmet binası yanında açılan “Minik Dostlar Kliniği” sahipsiz sokak hayvanlarına hizmet veriyor. Hem de ücretsiz… Ne kadar güzel değil mi?
Ben kendi adıma, civarımda bulunan tedaviye muhtaç hayvanları Minik Dostlar Kliniğine götürmeyi tercih ediyorum. Ciddiyetle ilgileniliyor hayvanlarla. Gerekli olan aşıları, tedavileri, hatta ihtiyaç halinde ameliyatları bile yapılabiliyor…
Hepsi bu kadar değil… Yolda yahut sokağınızda karşılaştığınız yaralı bir hayvan ile ilgili Belediyeyi bilgilendirmeniz halinde Minik Dostlar Ambulansı gelip yaralı hayvanı adresten alabiliyor. Daha ne olsun?
Sokak hayvanlarına bu duyarlılıkla hizmet veren kaç belediye var bilmiyorum. Ama bu konuları hiç umursamayan, yasaların arkasına sığınıp aldıkları hayvandan haber alınamayan belediyelere ait veteriner müdürlükleri olduğunu biliyorum.
Bu anlamda Üsküdar Belediyesi takdiri hak eden örnek bir hizmet gerçekleştiriyor. Hayvanı tedavi edip getiren kişiye teslim ediyor. Böylelikle hayvanlara karşı ilginin artmasını sağlıyor. Her defasında kendime şunu sormadan edemiyorum: Konserlere, festivallere, kocaman yaldızlı kitaplara onca para harcayan belediyeler, konu hayvanlar olunca neden bu kadar cimrileşiyorlar?
Halbuki, sokak hayvanları için minik bir klinik açıp, birkaç veteriner istihdam etmek bu kadar maliyetli bir şey olmasa gerek. Bana kalırsa bir sürü hayvanın canını kurtaracağı için böyle bir hizmet büyük bir hayır olacaktır. Üsküdar Belediyesinin yaptığını pekala bütün belediyeler yapabilir… Yeter ki merhametle bakılabilsin… “Kadim Medeniyetimiz” diye övünülen o tarihsel erdemin en bariz vasfı da “merhamet” değil miydi zaten?