Kuantum fiziğinden anlayan ilk ve tek Cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce (namı diğer Ziya) “yardırmaya” devam ediyor.
Rakibi Erdoğan 146 büyük projeden söz ediyor, bizim Ziya başlatılmış kamu yatırımlarını “durduracaklarını” söylüyor.
Dövizdeki “olağan dışı hareketlilik” Ziya'yı tedbirler üzerinde düşünmeye itmiş.
Kendisi öyle söylüyor...
Ekonomi kurmaylarını toplamış.
Kimlerden mürekkep olduğunu bilmediğimiz “kurmaylar heyeti” oturmuş şahane bir çözüm bulmuş...
Kuantum fiziğinden anlayan Ziya'mız da, Erzincan'daki mitingde bu şahane çözümü “vatandaşlarla” paylaşıyor.
Kamyon duvara toslamak üzere imiş...
Batabilirmişiz...
Ne olacakmış peki?
Kendisi anlatsın: “Erzincan'a gelmeden önce ekonomi kurmaylarımla birlikte saatlerce toplantı yaptım. Yükselişi durdurulamayan dövizi, doları, euroyu görüştük. Eğer ısrar ederlerse hepimiz batacağız.”
Görüldüğü üzere, Ziya “çözeceğiz” demiyor...
Dövizdeki olağan dışı hareketliliğin bizi batma noktasına getirdiğini “duyuruyor” ama çözüm için yine siyasi iktidarı işaret ediyor.
Ne yapmalıymış siyasi iktidar?
İki şey yapmalıymış (Ziya, ekonomi kurmaylarından aldığı bilgileri aktarıyor):
Birincisi, hükümet, “faiz lobisi”nin gönlünü hoş edecek en acil tedbiri almalı, faizleri yükseltmesi için Merkez Bankası'nı seferber etmeliymiş.
İkincisi, “bazı konularda ısrar etmemeli” imiş...
Hükümet hangi konularda ısrar etmeyecek?
Maliyeye ciddi yük getirecek kamu yatırımlarında ısrar etmemeliymiş...
Kamu yatırımı dendiğinde, akla, ister istemez altyapı yatırımları geliyor. Yani, hükümet baraj yapmamalı, enerji üretmemeli, üçüncü havaalanını açmamalı, otoyol projelerini iptal etmeli, Kanal İstanbul'dan vazgeçmeli, petrol sondaj çalışmalarını durdurmalı...
Bunlar, Ziya'ya göre, mali disiplini bozan yatırımlar.
Hükümet bu yatırımlarda ısrar ettiği sürece, duvara toslamamız kaçınılmaz olacak... Zaten kendileri iktidara geldiklerinde başlatılmış kamu yatırımlarını gözden geçirecekler, ekonomimize zarar potansiyeli yüksek olanları iptal edecekler.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, dövizdeki olağan dışı hareketliliği değerlendiren Ziya, yurtdışı kaynaklı “finans operasyonundan” hiç söz etmiyor.
Mesela şunu sormuyor: “Bütün ekonomik göstergeler olumlu. Büyüme rakamı tahminin üzerinde çıkmış durumda... Turizm gelirleri katlanarak artıyor... Hal böyleyken, bir kredi derecelendirme kuruluşu Ağustos'ta açıklaması gereken raporu, neden erken seçim kararı alınır alınmaz Mayıs ayına çekip kriz uyarısı yapıyor? Bu işte bir bit yeniği yok mu?”
Bu soruyu, Erdoğan takıntılı “hasta” Etyen de sormuyor.
Etyen, bir de gözümüzün içine baka baka, alay eder gibi, “Kredi derecelendirme kuruluşlarının siyasi karar aldığı nerede görülmüştür?” diye soruyor.
Ziya, daha insaflı... Hiç değilse, “acil olmayan yatırımlar” diyor...
Saadet'in IMF sever genel başkanı Temel Karamollaoğlu daha radikal: “Biz iktidara geldiğimizde tüm yatırımları durduracağız.”
İlginçtir, “Gezi” ayaklanmacıları da aynı taleplerle çıkmışlardı hükümetin karşısına... “Köprü yapmayacaksın, havaalanı açmayacaksın, enerji üretmeyeceksin... Bunlar da yetmez, derhal istifa edip gideceksin!” diyorlardı.
Öyle bir örtüşme ki, insanın “sahibiniz kim?” diyesi geliyor.
Hakikaten, sahipleri kim bunların?
Ne zaman Türkiye ekonomik olarak yol alsa, bir şekilde sahneye sürülüyorlar!