AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, takımların önemli bir bölümü sembollerini hayvanlardan belirlerken, bazı takımlar ise simge ve sembollerini kentlerinin tarihlerinden alıyor.
Kulüp flamalarında, taraftar yayınlarında, internet sitelerinde, hediyelik eşyalarda kullanılan semboller, yeri geldiğinde takımı ateşleyen "slogan" haline dönüşebiliyor.
Beşiktaş'ın simgesi olan 'kara kartal'ın çıkış noktası bir taraftarın tezahüratına dayanıyor. Siyah-beyazlılar, 1940-1941 sezonunda kadrosunu gençleştirirken, liderlik koltuğundaki yerini de sağlamlaştırıyor. Ligin bitimine 5 haftalık bir süre kala Beşiktaş, Şeref Stadı'nda Süleymaniye ile yaptığı maçta büyük beğeni kazanan bir futbol sergiliyor. Karşılaşmanın ikinci yarısında önde olmasına karşın siyah-beyazlı futbolcular rakip kaleyi adeta "abluka" altına alırken, stattaki Atatürk panosu tarafındaki tribününden bir taraftar, 'Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar' diye bağırıyor. Stadı dolduran binlerce taraftarları etkileyen balıkçı Mehmet Galin'in bu tezahüratındaki 'Kartal', 6-0 Beşiktaş'ın kazandığı maçın ardından takımın sembolü haline geliyor.
-"Sarı kanarya"
Fenerbahçe'nin simgesi "sarı kanarya" ise sarı-lacivertlilerin ünlü kalecisi Cihat Arman'dan geliyor.
1939 yılında Fenerbahçe'ye transfer olan kaleci Cihat Arman, futbol yaşantısını 1952 yılına kadar sürdürüyor. O dönemlerde Türkiye'nin en iyi kalecileri arasında gösterilen ve "Uçan kaleci" olarak anılar Arman, sahaya genellikle sarı formasıyla çıkıyor. Arman, bir karşılaşmada "90" olarak tabir edilen köşeye giden topu harika bir hareketle kurtarıyor. Bu kurtarış sonrasında taraftarlardan birisi, 'Hey yavrum kanaryama bak, yine uçtu' diye bağırıyor.
1952 yılında kurulan genç kadro, art arda şampiyonluklar kovalayınca, basın, 'Sarı kanaryalar yine güzel oynadı' şeklinde haber yazınca, takımın simgesi "kanarya" olarak kalıyor.
-Lakaptı sembol oldu
Galatasaray'ın simgesi olan "aslan" ise futbolcuları Nihat Bedik'ten geliyor.
Galatasaray futbol takımının 8 yıl kaptanlığını yapan, 18 kez giydiği A Milli Takım formasını 8 kez kaptan olarak taşıyan Bedik, 1936 yılında aktif spordan çekilmesine rağmen spor yapmayı ihmal etmedi. 'Aslan' ismini verdiği teknesiyle yarışlara katılan, futbol oynadığı dönemlerde 'Aslan Nihat' olarak çağrılan Bedik, hayatını adadığı Galatasaray'a kendi lakabını simge olarak bıraktı.
-Belgesel sonrası "timsah"a döndü
Bursaspor'un simgesi timsah, 1992 yılında yeşil-beyazlı kulüpte yedek yönetici olarak yer alan Lemi Keskin'in izlediği bir belgeselden yola çıkmasıyla bulundu.
Bir timsahın, boğa yediği görüntüleri izleyen Keskin, yaptığı görüşmeler sonucu 'yeşil inciler' olan sembolün 'timsah' olarak değiştirilmesini sağladı. Bursa'da timsah isminin gündeme getirilmesinin ardından yeşil-beyazlıların Ugandalı golcüsü Majit Mususi, Intertoto Kupası'nda attığı golün sevincini arkadaşlarıyla 'timsah yürüyüşü' yaparak kutlamıştı.
-Trabzonspor'un simgesi kaplan
Trabzonspor'un simgesinin gazeteler tarafından kullanılan bir sözün ardından çıktı.
Beşiktaş'ın "kartal", Fenerbahçe'nin "kanarya" ve Galatasaray'ın "aslan" lakaplarını kullanmalarının ardından Trabzon'daki gazeteler, bordo-mavili takıma "kaplan" yakıştırması yapıyordu. Trabzonspor, son yıllarda gerek ulusal gerekse de uluslararası arenada "Karadeniz fırtınası" olarak anılmaya başlandı.
-Gaziantepspor'un "şahin"i
Gaziantepspor'un ambleminde de yer alan ve takımın sembolü olan 'şahin' ise Fransızlara karşı kentin savunmasında önemli rol üstlenen Şahin Bey'den geliyor.
Halk tarafından 'Şahin Bey' olarak bilinen Mehmet Sait, 1911'de Trablusgarp Savaşları'na gönüllü olarak katılır. Balkan Savaşları'nda, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Romanya, Filistin cephelerinde savaşan Şahin Bey, Fransızlara karşı Antep savunmasını her şeyin üstünde tutar.
Gaziantepspor tarihinde önemli yere sahip Şahin Bey, kentin futbol kulübüne "Şahin" simgesini veren isim olur. Hatta, takımın rengi Fransızlar ile çarpışan çetelerin akıttığı kanın rengi kırmızı ile matemi simgeleyen siyah olarak belirlenir.
-Manchester United'tan Mersin İdmanyurdu'na
Bir gazetecinin 1990-1991 sezonunda Manchester United takımını örnek aldığı köşe yazısında Mersin İdmanyurdu için 'Kırmızı Şeytanlar' benzetmesini yapması, taraftarların sempatisini kazanır.
Kurulan taraftar derneklerinde de 'şeytanlar' lakabının kullanılması sonrasında Mersin İdmanyurdu 'Kırmızı Şeytanlar', taraftarlar arasında da 'şeytanlar' olarak anılmaya başlandı.
Kasımpaşa'nın sembolleri ise "martı" ve "çapa" olarak biliniyor. Logoda kullanılan sembol, hem çaba hem de martıyı andırıyor. Kasımpaşa'da tersanelerin fazla olması dolayısıyla kullanılan çapa, tersten bakıldığında martı gibi görünüyor.
Gençlerbirliği'nin simgesi olan "kırmızı gelincik" ise 1923 yılında Muallimler Birliği ile Genç Liseliler kulüplerinin birleşme kararı sonrasında alınıyor. Kulüplerin birleşmesi için yapılan toplantıda, liseli gençler Ankara bozkırlarının nadide çiçeğinden oluşan bir buketi Ankara Erkek Lisesi Müdürü ve Muallimler Birliği Başkanı Münif Kemal Ak'a sunar. Renk ve dokusu kırmızı-siyah olan bu güzel çiçekler, kulübün sembolü olarak belirlenir.
Torku Konyaspor'un sembolü "çift başlı kartal" ise Anadolu Selçuklu Devleti'ne dayanıyor. Doğunun ve batının hakimi olarak nitelendirilen "çift başlı kartal", futbolun da hakimi olmak için yeşil-beyaz takımın ambleminde yer alıyor.
Çaykur Rizespor'un "atmacalar" lakabı iki taraftar grubunun birleşmesi sonrasında ortaya çıkıyor. Göçebe ve Derebeyler taraftar gruplarının 2013 yılında birleşme kararı sonrasında kulübün sembolü "atmacalar" olarak belirleniyor.
Kardemir Karabükspor'un sembolü "mavi ateş" ise hikayesini demirden alıyor. Kentte bulunan demir fabrikasının ismini de alan kulübün sembolü, demirin üretim esnasındaki oluşturduğu mavi renkten geliyor.
Eskişehirspor'un lakabı ise takımın İstanbul ekipleri karşısında aldığı başarılı sonuçlar sonrasında ortaya çıkıyor. Taraftarların "şimşek gibi çaktı" sözü üzerine sembol haline gelen söz, kulübün renklerinden kırmızıyla birleşiyor ve "kırmızı şimşekler" olarak tescilleniyor.