Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda görüşülen "torba kanun teklifinin" 2. bölümü üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
İktidara geldikleri 2002'de ülke nüfusunun 66 milyon, işsizlik oranının ise yüzde 10'un üzerinde olduğunu belirten Yılmaz, nüfusun 10 milyon artmasına rağmen işsizlik oranının yüzde 9 küsur olduğunu söyledi.
Bakan Yılmaz, işsizlik oranını 2023'te yüzde 5'e düşürmeyi hedeflediklerini kaydetti.
İsmet Yılmaz, MHP Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in, kendisine yönelik kullandığı "milli sıvışma bakanı" sözüne yanıt verdi. Yılmaz, "Çok ayıp bir söz. Kem söz sahibine aittir. Bu sizi yüceltmez ki. Yazıklar olsun, hem milliyetçi olacaksınız hem de..." dedi. Bakan Yılmaz, bu sözleri söylerken, ayağa kalkarak ön sıraya gelen MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ile tartıştı.
Yılmaz, "(Sinagog açılışında olay çıkar) diyor. Yani sinagog açılışında olay çıkar demesi, 'sinagog açılışında olay çıksa iyi olur, kimse çıkarmazsa biz çıkartacağız' demek. Doğru değildir bu, yanlıştır bu tabirler. Bu ülkenin Hristiyan vatandaşları da var, Yahudi vatandaşları da var, Müslüman vatandaşları da var. Herkesin burada ibadet etme hakkı vardır. Birine ibadet hakkını tanıyıp da diğerine tanımazsan doğru olmaz. Bunu soru sorma hakkın nereden icap etti? Olay çıkartıyorsun" dedi.
Türk Bayrağı'nı Suriye'de dalgalandırdıklarını belirten Yılmaz, "Bir başka yerde bayrak inmeden, diğer yerde dalgalandırdık" ifadesini kullandı.
Bakan Yılmaz, Dağlıca'da taciz ateşi olduğunu kaydederek şunları söyledi:
"Ancak bu, bu dönem yapılmış bir şey değil. Dönem dönem taciz atışı yapılmakta. Silahlı kuvvetlerimiz bu yapılan taciz ateşine karşı misliyle karşılık vermektedir. Çözüm Süreci milletin projesidir. Biz milletin projesinin takipçisiyiz. Milletin çoğunluğu da bu Çözüm Süreci'ni takip ediyor, bundan şüphe yok. Dolayısıyla da gerek Başbakan Yardımcımızın açıklamasını gerekse diğerlerinin açıklamasını bu doğrultuda anlamak lazım. Çözüm Süreci devam edecektir, taciz atışları olursa da silahlı kuvvetlerimiz misliyle karşılık verecektir."
"Uzman erbaşlar ve erbaşların sorunları ile ilgili" soruyu da yanıtlayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Görevdeki ve emekli Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin yaşamlarını daha iyi şartlarda sürdürebilmeleri için özlük haklarına yönelik çalışmalar, ülkemizin şartları ve çağdaş uygulamalar dikkate alınarak, bir sistem bütünlüğü içinde incelenmektedir. Statü ayırımı gözetilmeksizin özellikle küçük rütbeli personelin lehinde olacak şekilde bir oran da çıkardılar. Gerek paşalar gerek subaylar gerekse de astsubaylara kadar, inanın bizim dönemimizde en az maaş alana en fazla..."
Bakan Yılmaz, Yüksekova'daki 3 şehitle ilgili olarak, "Bize verilen bilgiye göre... Genelkurmay'dan her olayla ilgili mutlaka bilgi aktarılır. Bunların faillerinin yakalandığını ancak olayın içerisinde farklı olan bir veya iki failin de kaçak halinde olduğunu ama asıl faillerin yakalandığını düşünüyorum" diye konuştu.
-"EGAYDAAK'ların bir kısmı üzerinde Yunanistan'ın fiili uygulamaları vardır"-
Yılmaz, "Ege adaları" ile ilgili soruyu da şöyle yanıtladı:
"Lozan Barış Antlaşması'nın 12. maddesi ve Paris Barış Antlaşması'nın madde 14 hükümlerine göre, egemenlikle devredilenler dışında hiçbir adanın egemenliği antlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiştir. Bu ada, adacık ve kayalıkların egemenliği Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne intikal etmiştir. Hukuken EGAYDAAK (Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan'a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar) Türkiye'nin hakimiyetindedir. Antlaşmalarla gerçekleştirilen bu düzenlemeye karşılık EGAYDAAK'ların bir kısmı üzerinde, başından beri Osmanlı'dan bugüne gelinceye kadar, Yunanistan'ın fiili uygulamaları vardır. Ancak fiili devlet uygulamaları onların yasal ve hukuki statülerini değiştirmez. Bu, uluslararası mahkemelerin de vermiş olduğu karardır. Dolayısıyla bu durumda, EGAYDAAK Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindedir. EGAYDAAK üzerindeki mevcut olan fiili Yunan uygulamaları, statüyü değiştirmez. Siz, 'burayı Yunanistan'a verdi' diye, Yunanistan lehine görüş bildiriyorsunuz. Çok şükür ki iktidarda değilsiniz. Eğer iktidarda olsaydınız, sizin bu sorularınızı alarak Yunanistan uluslararası mahkemelerde kullanırdı."
Bu sözlerinin ardından İsmet Yılmaz ile MHP'li milletvekilleri arasında tartışma yaşandı. Ayağa kalkan MHP Grup Başkanvekili Vural, "Bakan özür dilesin" dedi.
Tekrar söz alan Bakan Yılmaz, "Fiili uygulamalar egemenlik durumunu değiştirmez. Uluslararası antlaşmalar bunu söylüyor. Daha ne istiyorsunuz?" diye karşılık verdi.
Tartışmanın uzaması üzerine, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, birleşime ara verdi.
- "Türkiye'nin toprağını koruyamayacak bir iradeye sahip olduğunu ifade etmiştir"-
Aranın ardından söz alan Oktay Vural, "Milli Savunma Bakanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uluslararası haklarını ve toprağını koruyamayacak bir iradeye sahip olduğunu maalesef ifade etmiştir. 16 adanın Türkiye'nin olmasına rağmen Yunanistan'ın fiili işgalini engelleyememiş ve defakto bir durumu maalesef hukukileştirecek bir noktaya kadar götürmüştür. Bu kabul edilecek bir konu değildir. Oradaki ada ne kadar bizimse Diyarbakır'ı da Edirne'si de Trabzon'u da bizimdir. Buradaki fiili durumu, Milli Savunma Bakanı geçiştiriyorsa ne yapacağız? Türkiye'yi kim savunacak" değerlendirmesinde bulundu.
MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ise adalarla ilgili durumun sıradan bir olay olmadığını belirterek, Yunanistan'ın fiili durumunun ne zamandır devam ettiğini sordu.
Bakan Yılmaz da milli konularda birlik ve beraberlik içinde olunması gerektiğine işaret etti.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Adalarla ilgili fiili uygulama, cumhuriyetin kurulduğu andan itibaren başlamıştır. Milli meseleleri tek tek söylersek olaki farklı noktaya gider. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu güne devam ediyor. Ancak biz diyoruz ki fiili uygulamalarınız, egemenlik, hukuken tanınmış hakkı ortadan kaldırmaz. Siz de diyorsunuz ki 'Cumhuriyetin kurulduğu andan bu ana kadar olan fiili uygulamalara karşı müdahalenizi yapın.' Bizim dönemimizde hiçbir fiili uygulama olmamıştır. Bizden önceki dönemlerde olan fiili uygulamaların da Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan doğan egemenlik haklarının hiçbirisini ortadan kaldırmadığını söylüyoruz."