Türkiye'nin Somali'deki yardım ve kalkınma faaliyetlerine ışık tutmayı hedefleyen İPM ve SaferWorld, Türkiye, Londra, Nairobi ve Somali genelinde profesyoneller, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu çalışanlarıyla mülakatlar ve atölye çalışmaları düzenledi. İki düşünce kuruluşunun araştırma bulgularını ve politika önerilerini derlediği "Türkiye ve Somali: Barış İçin Yardımlaşma" raporu, kamuoyuyla paylaşıldı.
Raporda, Türkiye'nin kamu kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin 2011'den bu yana Somali'de yürüttükleri çalışmaların, Türkiye dış politikasının belirleyici özelliklerinden biri olduğu ve ülkenin küresel yükselen güç imajını pekiştirdiği gözlendi.
Türkiye'nin yardım kuruluşlarının Somali bağlamındaki yardımseverliği ve etkinliği, insani yardım ve kalkınma desteği alanlarındaki kalıplaşmış düşünce ve davranışlara meydan okurken, Türkiye'nin Somali'de sağlıktan eğitime, altyapı inşaatından temel hizmetlerin sunulmasına kadar geniş yelpazedeki çalışmalarının sadece pratik değil, metodolojik açıdan da ilgi çekici vaka olduğu saptandı.
Türkiye'nin, geçen 10 yıl içinde daha görünür bir küresel aktör haline geldiği, "insani diplomasi" kavramıyla ilişkilendirilen yardımların, gitgide daha fazla çatışmadan etkilenen devletlere odaklandığı ifade edilen raporda, yardımların, Türkiye'nin Somali'deki faaliyetlerinde merkezi bir rol oynadığı ve ülkede sahip olduğu itibarın temelini oluşturduğu belirtildi.
Somali'nin, Türkiye'den en çok resmi yardım alan ilk 5 ülke arasında olmayı sürdürdüğü ve Suriye'nin ardından Türk sivil toplum kuruluşlarından en fazla yardım alan ülke olduğu kaydedilen raporda, Türk hükümeti ve bölgede çalışan sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sağlanan dış yardımların, acil yardımdan çıkarak başta sağlık, eğitim, altyapı ve devlet inşası olmak üzere çeşitli sektörlerdeki kalkınma projelerine doğru kaydığı vurgulandı.
Yardımların barışa hizmet etmesine açık biçimde odaklanmasının, yardım faaliyetlerinin evriminde bir sonraki adımı teşkil edebileceğine işaret edilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Diğer bağışçıların da deneyimlediği üzere, Somali, Türk yardım kuruluşları için zorlu bir bağlam oldu. Türk kurumlar, başlangıçta çatışmanın dinamikleri hakkında kısıtlı bilgi sahibi olunması, yardımın savaş ekonomisine kayması, yolsuzluk, yardıma siyasi elitler tarafından el konulması ve yardımın Mogadişu'ya yoğunlaşması gibi nedenlerle çatışmaların istenmeden de olsa körüklenmesiyle ilgili bazı risklerle karşı karşıya kaldılar. Türkiye'nin itibarı ve Somali'ye olan yakın ilgisinin, gerek hükümeti gerekse sivil toplum kuruluşları, çatışmalara ve barışa karşı hassasiyete odaklanma ve hesap verebilir, kapsayıcı, meşru siyaseti devlet inşasının merkezine koyarken bunu arabuluculuk, uzlaştırma ve tabandan beslenen yaklaşımlarla birleştirme dahil olmak üzere yardımların barışa hizmet etmesi konusunda güçlü bir konuma sahip kılıyor. Türkiye'nin Somali'deki deneyimi, Türk hükümetinin dış politikadaki insani diplomasi kavramının daha da geliştirilmesi yolunda önemli dersler sağlıyor."