Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bugün Harp Akademileri Komutanlığı'nı ziyareti sırasında yaptığı konuşmanın tam metni, Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde yayınlandı.
Erdoğan konuşmasında, Türkiye'nin merkezinde yer aldığı coğrafyanın tarihi bir değişim döneminin sancılarını yaşadığını, bu sancıların kimi yerlerde siyasi kriz kimi yerlerde sosyal çalkantı kimi yerlerde fiili çatışma olarak ortaya çıktığını, pek çok yerde de hepsinin birden tezahür ettiğini kaydetti.
Suriye'den başlayan sorunların Irak ve İran ile devam ettiğine, doğuda Ermenistan ve Gürcistan, kuzeyde Rusya ve Ukrayna'nın bu sıkıntılı çemberi sürdürdüğüne işaret eden Erdoğan, Balkanlar'ın da hiçbir zaman azalmayan gerilimli ortamıyla buraya eklendiğini belirtti.
"Kıbrıs meselesi, sorun ajandamızın daimi gündem maddesi olarak yerini muhafaza ediyor. Çemberi biraz genişlettiğimizde de ortaya çıkan manzara farklı değil. Mısır, Libya ve Yemen başta olmak üzere Kuzey Afrika, aynı şekilde çatışma haberlerinin eksik olmadığı bir coğrafya... Afganistan'daki, Kafkasya'daki, Orta Afrika'daki sorunlar bitmiş değil" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının da yabancı düşmanlığı ve İslamofobya kampanyalarının en başta gelen hedefleri durumunda olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, bu coğrafyaların hiçbirine sırtını dönme, buralarla ilgilenmeme lüksüne sahip değildir. Bu salonda, bu bölgelere çeşitli vesilelerle gitmiş, görev yapmış olan çok sayıda arkadaşımız olduğunu tahmin ediyorum. Harp Okulu yıllarından başlayarak, akademi safhası da dahil olmak üzere, her aşamada aldığı eğitimle, tüm subay arkadaşlarımın, bu coğrafyalarla olan ilişkilerimiz konusunda çok kapsamlı bir birikime sahip olduğunu biliyorum.
Türkiye'nin zor yıllarında, sıkıntı zamanlarında bu coğrafyaların ihmal edilmiş olması devletimizin de milletimizin de buralara sırtını döndüğü, unuttuğu, gönül bağlarını kopardığı anlamına kesinlikle gelmiyor. Nitekim, imkanlarımız el verdiği anda, ilgili kamu kurumlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, iş adamlarımızla, asırlık hasreti dindirmek için bu coğrafyalara adeta koştuk. Oralardaki kardeşlerimizle kucaklaştık, hemhal olduk. Hiç sönmemiş olan güçlü kardeşlik duygularımızı yeniden canlandırdık. Geride bıraktığımız tarihi ve kültürel miraslarımıza sahip çıktık, onları ihya etmenin gayreti içine girdik. Hamdolsun bu çabalarımızdan çok güzel neticeler de aldık, alıyoruz."
- "Demokrasi tercihi yerini zalim diktatörlerin desteklenmesine bıraktı"
Küresel sistemin yeni bir yapılanma döneminin içine girdiğini vurgulayan Erdoğan, "Biz, asırlık ayrılığın yol açtığı eksikleri telafi etmenin mücadelesini verirken yepyeni durumlarla, yepyeni şartlarla karşı karşıya kaldık, kalıyoruz" ifadesini kullandı.
İlk başta demokrasi, insan hakları, refah gibi Türkiye'nin de samimiyetle desteklediği ilkeler çerçevesinde başlayan sürecin sonra şekil değiştirdiğini belirten Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Demokrasi tercihi yerini zalim diktatörlerin desteklenmesine bıraktı. İnsan hakları vurgusundan yüzbinlerce masumun öldürülmesi karşısında sessizliğe bürünülen bir iklime geldik. Refah için atılan adımların kapısı bombalarla, çatışmalarla yıkılan hayalet şehirlere çıktı. Tüm bu yürek kanatıcı, vicdan yaralayıcı gelişmeler karşısında Türkiye, kararlılıkla ve erdemle, kardeşlerinin yanında olmayı sürdürdü.
Bilhassa sıcak çatışma alanları olan Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta, Libya'da, Ukrayna'da bu tavrımızı koruyoruz, koruyacağız. Bunun Türkiye'ye bir bedeli elbette var ama, buralardaki kardeşlerimizin zor zamanlarında yanlarında olmak, bizim tarihi ve vicdani sorumluluğumuzdur. Biz buna samimiyetle inanıyoruz."
- "Bu coğrafyalardaki insanlarla kalplerimizde hiçbir zaman sınırlar olmadı"
Suriye'den 100 yıl önce çekilirken oradaki insanların Türk askerlerinin boynuna sarılıp, "Bizi kimlere bırakıp gidiyorsun ey Türk" diye ağladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş yıllarda Makedonya dağlarında bir köye giden TİKA ekibine ihtiyar bir amcanın, "Hoşgeldiniz ama niye bu kadar geciktiniz, 100 yıldır sizi bekliyoruz" dediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz, 100 yıl önce tüm bu coğrafyalardan askeri olarak çekilmiş olabiliriz. Aramıza sınırlar, tel örgüler, mayınlı araziler, gümrük kapıları girmiş olabilir ama bizim bu coğrafyalardaki insanlarla kalplerimizde, yüreklerimizde, hatta zihnimizde hiçbir zaman sınırlar olmadı. Herşeyden önce bu coğrafyalardaki insanların büyük bölümüyle aramızda akrabalık ilişkileri var.
Bugün sınırın ötesi dediğimiz yerlerle arasındaki fark, dün, iki vilayetimiz arasındaki fark kadardı. Bu konuda milletimizin hafızası da devletimizin hafızası da gayet nettir. Şayet bugün, sıkıntıya düştükleri bu zor zamanlarda kardeşlerimize el uzatmaz, 'Bana değmeyen yılan bin yaşasın' anlayışıyla onlara sırtımızı dönersek, yarın ne yolumuzu gözleyenler, ne 'gitme' diye boynumuza sarılanlar bulabiliriz.
Nasıl dün Çanakkale Savaşına, Balkan bozgununun telafisi olarak bakıp dört elle sarıldıysak, bugün de bölgemizde yaşanan hadiseleri 100 yıllık ayrılığın telafisi fırsatı olarak görüp, her türlü riski alarak, kardeşlerimizin yanında olmalıyız. Dün, Çanakkale'deki muhteşem zafere rağmen nasıl Kurtuluş Savaşı'na karşı çıkanlar, bağımsızlık mücadelemize mesafeli duranlar çıktıysa, bugün de elbette yaşanan olaylar karşısında izlediğimiz politikayı farklı değerlendirenler olabilir. Bunların bir kısmı iyi niyetle yapılırken, bir kısmı da kötü niyetin, ülkemize ve milletimize gizli-açık düşmanlığın tezahürü olarak ortaya çıkıyor."
- "Geride askeri silah, araç ve teçhizat ile kutsal emanet de bırakılmadı"
Süleyman Şah Türbesi'nin ve oradaki karakolun taşınması konusundaki tartışmalara da değinen Erdoğan, "Şah Fırat Operasyonu, askeri bakımdan gerçekten çok başarılı bir şekilde icra edildi" diyerek harekata katılan tüm personeli kutladı.
Şah Fırat Operasyonu'nun, devletin ilgili tüm kurumlarının örnek düzeyde işbirliği ile gerçekleştirilmesinin de takdire şayan olduğuna işaret eden Erdoğan, harekata ilişkin iki önemli noktayı vurgulamak istediğini belirterek, şunları söyledi:
"Öncelikle, herhangi bir vatan toprağı terk edilmemiş, sadece uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarımız çerçevesinde Süleyman Şah Türbesinin Suriye toprakları içerisinde yer değişikliği yapılmıştır. İkinci olarak, bazı basın yayın organlarında iddia edildiği gibi geride herhangi bir askeri silah, araç ve teçhizat ile kutsal emanet de bırakılmamıştır. Bu operasyonla ilgili oluşturulmak istenen ve kesinlikle ülkemizin, milletimizin hayrına olmayan algının gerisindeki niyeti gayet iyi biliyoruz."
- "Şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı"
Şah Fırat Operasyonu'ndan daha önce Suriye'deki Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarına yapılan operasyonu hatırlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hatta daha da ileri giderek ifade ediyorum, komutanlarımıza, subaylarımıza, askerlerimize yönelik operasyonları da ben aynı kapsamda değerlendiriyorum. Suçluyla suçsuzun, gerçekle yalanın, doğruyla yanlışın aynı torbaya konularak yürütüldüğü bu operasyonlarla, şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye'yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık.
Samimiyetle ifade ediyorum, eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pekçok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim. Fakat o zaman önümüze konulan, ancak çoğunun sahte ve çarpıtılmış olduğu daha sonra ortaya çıkan belgeler, bilgiler karşısında, hukuka saygı gereği, yapacak bir şeyimiz kalmadı. Bu süreçte, Başbakan ve Hükümet olarak bizim de, Genelkurmay Başkanımızın ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de hukuk devleti ilkesine saygının gereğini yerine getirmek dışında bir duruşumuz olmadı.
Uzun süredir temkinle yaklaştığım, faaliyetlerini takibe aldığım bu yapı, biliyorsunuz, 17-25 Aralık 2013'de doğrudan hükümeti devirmeye ve adeta Türkiye'ye topyekün el koymaya yönelik bir teşebbüse girişti. Yolsuzluk kılıfı altında başlattıkları bir operasyonla, şahsımla birlikte ülkemizin tüm milli kurumlarını, milli projelerimizi hedef aldılar. Milletimizin desteğiyle bu teşebbüsü akamete uğrattık."
Türkiye için bir tehdit olarak değerlendirilen "Paralel Devlet Yapılanması"na karşı süratle gerekli tedbirleri almaya başladıklarını, meselenin Milli Güvenlik Kurulu'nca da takip edildiğini kaydeden Erdoğan, "Tüm kurumlarıyla devlet olarak bu konuda kararlı bir duruş içindeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin de gerek mahalli seçimlerde gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya koyduğu iradeyle bu konuda devletinin yanında olduğunu gösterdiğini vurgulayarak, hukuk devleti sınırları içinde, kararlılıkla, azimle bu yapının üzerine gidildiğini, gidilmeye devam edeceğini belirtti.
(Sürecek)