TİMETÜRK | HABER MERKEZİ | DOÇ.DR. MUSTAFA ÇEVİK* | @mustafacevikMC
Türkiye’nin siyaset geleneğinde “Ne olacak bu Türk Solunun hali?” sorusu çok tartışılmıştır.
Bu sorunun “Kürt Sağı” için de sorulması gerekmez mi? “Kürt Solu”nun dışında bu kadar kesim var ve bunların bir araya gelmesi siyasal ve sivil örgütlenmelerine dair hiçbir umut ışığı görünmemektedir.
O nedenle aynı şekilde, “Ne olacak bu Kürt Sağı’nın hali?” diye sormanın zamanı gelmiştir.
Tabi büyük ihtimalle başlığa bakıp “Kürt Sağı” var mı ki diye düşünmüş olabilirsiniz. Evet, “Kürt Sağı” var. Ve “Kürt Solu”ndan nicel olarak daha çoktur.
Esasen Türkiye’nin siyasal yelpazesini Sağ-Sol kavramlarıyla kategorize etmek hiçbir zaman anlamlı ve yeterli olmamıştır.
Çünkü Türkiye’de azımsanmayacak bir kesim vardır ki kendini ne sağcı ne de solcu kabul eder. Örneğin “İslamcı” gelenekten gelenleri genel olarak böyle tanımlayabiliriz.
Mevzu bu değil tabi ki. Mevzu “Kürt Sağı” var mıdır? Ve HDP’nin Meclise girmemesi durumunda bir “Kürt Sağı”nın oluşması ve yükselmesi mümkün müdür?
Hemen belirtelim, “Kürt Sağı” derken kast ettiğimiz “Türk Sağı”nın paralelinde ve “Kürt Solu’nun karşısında olan muhafazakar ve geleneksel Kürtlerdir.
Hali hazırda “Kürt Solu”nun etki alanında olan ve onu siyasal olarak destekleyenlerin içinde de azımsanmayacak oranda bir “Kürt Sağı” eğilimi olduğunu düşünüyoruz.
"Kürt Sağı", sanıldığı gibi Hizbullah, ÖzeDönüş ve HÜDAPAR gibi radikal İslami gelenekten gelen Kürtler değildir.
“Kürt Sağı”nın büyük bir kısmı temel insan hakları konusunda “Kürt Solu” kadar duyarlı olmasa da geleneksel olarak Kürt kimliğini korumakta olduğunu söyleyebiliriz.
Bu alandaki temel sorun organize bir yapıya veya yapılara sahip olmayışlarıdır. Onların örgütsüz ve yığın halinde kalmalarının esas sebebi şimdiye kadar “Türk Sağı”nı kendileri için uzak, “Kürt Solu”nu da kendileri için tehdit olarak görmeleridir.
Çünkü “Türk Sağı” genelde “Cumhuriyet İdeolojisinin” belirlenmiş sınırları içinde ve Türk-İslam sentezinin farklı sürümleri şeklinde var oldu.
Benzer şekilde “Kürt Solu”nu da kendilerine yakın görmedi çünkü onun da geldiği gelenek aşırı seküler ve dini dışlayan Kemalizmden çok farklı değildi.
Bu iki güçlü geleneğe alternatif olmak ayrıca mümkün de değildi. Çünkü Ne “Türk Sağı” buna izin verirdi ne de “Kürt Solu”.
Ama HDP olarak seçime giren “Kürt Solu” eğer barajı aşmayıp Meclis dışında kalırsa etkinliğinin azalması kaçınılmazdır.
Çoğunlukla yazıldığı ve sanıldığı gibi kriz falan olmaz bize göre. Yeniden silahlı çatışma dönemine girileceğini söyleyenler bize göre süreci doğru okuyamamaktadırlar.
Çünkü zaten hali hazırda sürecin HDP ile yürütüldüğü söylenemez. Çok yakın dönemde bile HDP sürecin Ak Parti nezdinde ne durumda olduğu ve hükümetin kafasında ne olduğu hakkında bir bilgilerinin olmadığını defalarca söyledi.
O nedenle HDP’nin seçim sonrası süreçten çekilmiş olmasının bir siyasal kriz veya silahlı çatışma dönemiyle sonuçlanacağını düşünmek anlamsızdır.
Hükümetin süreci her şeye rağmen sürdürmeye yönelik kararlı ve istikrarlı beyanlarına bakacak olursak HDP’nin olmadığı bir süreçte sadece “Kürt Solu” muhatap alınmayacak gibi görülüyor.
Bunun yerine daha geniş bir siyasal yelpazenin sürece katılması muhtemel gibi görünüyor.
Bu da dağınık, örgütsüz ve düzensiz durumda olan “Kürt Sağı”nın farklı sivil örgütlerle kendine gelmesi ve muhataplık durumunda özgüven kazanmasına neden olacaktır.
Bu durumun dolaylı olarak “Kürt Sağı”nın siyasal örgütlenmesine ve alternatif bir “Kürt Siyaseti”nin ortaya çıkmasına yol açacaktır.
* Adıyaman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde öğretim üyeliğine devam eden Doç.Dr. Mustafa Çevik, halen pek çok bağımsız yayın organında yazılarını yayınlamaktadır.