Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'İsrail'de demokrasi iddiası ancak kötü bir şaka olabilir'

İsrail’de seçimlere girmesi yasaklanan Knesset üyesi Zuabi, “İsrail’de demokrasi olduğu iddiası ancak kötü bir şaka olabilir” dedi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-02-18 06:02:34

'İsrail'de demokrasi iddiası ancak kötü bir şaka olabilir'

AA'nın haberine göre; İsrail parlamentosu Knesset'in Arap üyesi Hanin Zuabi, seçimlere girmesinin yasaklanarak Filistin halkının meşru siyasi mücadelesinin hedef alındığını söyledi.

İsrail'in Gazze ablukasını kırmayı amaçlayan Mavi Marmara gemisi yolcularından biri olan Knesset'teki Filistin asıllı milletvekili Zuabi, “İsrail, ‘Kötü Araplar’ olarak tanımladığı, Filistin halkı için mücadele eden milletvekillerini Knesset’te görmek istemiyor” dedi.

Nüfusunun çoğunluğunu Hristiyan Arap Filistinlilerin oluşturduğu Nasıra kentindeki ofisinde AA muhabirine konuşan Zuabi, İsrail’de 17 Mart’ta yapılacak seçimlere girmesinin yasaklanarak, Filistin’in özgürlüğü için mücadele edenlerin caydırılmak istendiğini belirtti.

İsrail’in, Arap olan vatandaşlarının Filistin halkının bir parçası olduğu gerçeğini şu ana kadar reddettiğini kaydeden Zuabi, şöyle devam etti:

“Ben Filistinliyim ve halkımın mücadelesi benim mücadelem. Bu mücadele adalet, özgürlük ve eşitlik gibi evrensel değerler üzerinde temelleniyor. Bizim özgürlüğümüz aynı zamanda Siyonist ideolojinin de sonu demek. Şimdi seçimlere girmem yasaklanarak sadece ben değil, Filistin halkının topyekun siyasi mücadelesi hedef alınıyor. Ama bu yasak beni şu gerçeği ifade etmekten alıkoymayacaktır: Ülkemde terör varsa bunun tek kaynağı İsrail işgali ve zulmüdür.”

"İsrail'de demokrasi olduğu iddiası ancak kötü bir şaka olabilir"
İsrail’in, “Ortadoğu’daki tek demokrasi” olduğu yönündeki iddiasının sadece kötü bir şakadan ibaret olabileceğini kaydeden Zuabi, “İsrail kendisini ‘Yahudi devleti’ olarak tanımlıyor. Bu tanımla amaçladıkları tek şey Filistinlilere kendi vatanlarında yapılan zulmü meşru kılmak. Bugün İsrail’de Filistinlilerin varlığını reddeden ve topraklarımızın elimizden alınmasını mümkün kılan 50 adet ırkçı yasa mevcut. Hem ırka dayalı bir ‘Yahudi devleti' hemde demokrasi olabilmek mümkün değil” dedi.

İsrail’in, kurulduğu 1948 yılında Filistinlilerin yüzde 85’ini ülkelerinden sürdüğünü hatırlatan Zuabi, bunun sadece bir sürgün değil, aynı zamanda “etnik temizlik” olduğunu vurguladı.

Kendisinin vatanında (1948 topraklarında) kalmayı başarabilen dördüncü kuşak olduğunu kaydeden Zuabi, “Burası bizim vatanımız ve biz bu toprakların yerlisiyiz. Biz İsrail’e dışarıdan göç etmedik, İsrail bize göç etti. İsrail ırkçı bir ülke ve bizim varlığımızı hegemonyasının ve İsrail’deki Yahudilerin refahının önünde bir engel olarak görüyor” ifadelerini kullandı.

İsrail'in, 1948’te Filistinlilere yönelik başlattığı etnik temizliği tamamlamayı başaramadığını kaydeden Zuabi, “Sadece Batı Şeria ve Gazze’de değil, bugun hala İsrail'in içerisinde yüzde 18 Filistinli var. uluslararası toplum bu gerçeğin farkına sadece son 15 yılda varmaya başladı” dedi.

"İşgalin bitmesi için İsrail bedel ödemeli"
Seçim Komisyonu’nun kendisinin adaylığını yasaklamasının hiçbir meşru temeli olmadığını belirten Zuabi, İsrail Yüksek Mahkemesinin bu kararı onaylamayacağını düşündüğünü belirtti.

Gazze'de iki milyon Filistinlinin abluka altında tutulması gibi terörist politikalara karşı mücadele ettiklerini ve bunun meşru bir hak olduğunu kaydeden Zuabi, “ Seçim yasağım Yüksek Mahkeme tarafından onaylanırsa buna karşı koymak için tüm seçenekleri değerlendireceğiz. Bizim buna vereceğimiz siyasi cevap iseİsrail parlamentosu Knesset’teki temsiliyetimizi dahada arttırmak olacaktır. Milletvekili sayımızı 11’den 15’e çıkarmak için üç farklı Arap partisi olarak ‘Birleşik Arap Listesi” adı altında birleşmemizin nedeni de bu” dedi.

Filistinlilerin her zaman olduğu gibi seçim öncesinde de en temel insan hakları ihlalleri ile yüzleştiklerini vurgulayan Zuabi, bunlardan bazılarını “Ev yapmalarının engellenmesi, topraklarının ellerinden alınması, eğitim ve sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanamamaları ve topraklarından sürülenlere geri dönüş hakkı tanınmaması” olarak sıraladı.

Zuabi, İsrail’in bir an önce işgale son vermesi gerektiğini belirterek, “İsrail'in, işgale son vermeye razı olmasının tek yolu bir bedel ödemesidir. Henüz bu bedeli ödemediler” ifadelerini kullandı.

“Mavi Marmara sessizliği bozmayı başardı”
İsrail'in Gazze ablukasını kırmayı amaçlayan Mavi Marmara gemisinin yolcularından biri olan Zuabi, Mavi Marmara'nın, ‘kuşatma’ kelimesini yeniden İsrail’in ve uluslararası toplumun gündemine sokmayı başardığını vurguladı.

Zuabi, Mavi Marmara’dan önce İsrail'in, 2 milyon Filistinliyi dünyanın en büyük hapishanesine koyduğunu kabul bile etmediğini hatırlatarak, şu ifadelere yer verdi:

“İşgalci, işgal edilenin acısından habersizdi. İşgal ve Gazze’nin kuşatılması İsrail’in bilincinde yer etmiyordu ve bu gerçekten absürt bir durumdu. Mavi Marmara Gazze’nin kuşatılmasını kaldırmayı değil, kuşatılmaya karşı olan sessizliği kırmayı hedefliyordu ve bunu başardı. Mavi Marmara’ya katılmış olmaktan dolayı büyük gurur duyuyorum. Bu hem bir Filistinli hem de bir insan olarak bu benim görevimdi.”

Mavi Marmara’da bir çok ülkeden insanın olduğuna işaret eden Zuabi, “Adalet ve özgürlük adına evrensel bir ortak vicdani paydayı temsil ediyordu. Aslında Mavi Marmara, siyasi alanda benim hedef noktasına konulmama ve zor dönemlerden geçmeme neden oldu fakat kolay bir mücadele bekleyemezsiniz. Şunu da vurgulamalıyım ki gerçek kahramanlar Batı Şeria ve Gazze’de mücadele eden ve acı çeken Filistinlilerdir” şeklinde konuştu.

Zuabi, Türk hükümetinin ve halkının Mavi Marmara’ya olan desteğinin kendisini gururlandırdığını belirterek, “Türkiye, 9 masum Türkiyelinin öldürüldüğü Mavi Marmara sorumlularının peşini bırakmamalı” dedi.

“Netanyahu, Gazze’de öldürdüğü 2 bin 200 Filistinlinin bedelini ödemelidir”
Zuabi, İsrail’de 17 Mart’ta yapılacak genel seçime ilişkin, “Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti ilan edilmesi ve 1967 sınırlarına dönülmesi açısından bakarsak, seçimlerde iktidara Netanyahu da gelse Herzog ve Livni ikilisi de gelse bu talepler tanınmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

“Yine de seçime ortak katılacak Herzog ve Livni ikilisi, statükoyu koruma noktasından Netanyahu’dan daha hassas olacaklar ve daha liberal bir söylem benimseyeceklerdir” diyen Zuabi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fakat Filistinliler için hiçbir şey yapmayacaklardır. Yahudi yerleşimcilerin kaldırılması noktasında somut bir adım atmayacakları gibi yerleşim yerlerini genişletmeyi sürdüreceklerdir. Ancak son kertede Netanyahu, Gazze’de öldürdüğü 2 bin 200 Filistinlinin bedelini ödemelidir.”

Zuabi, 1948 Arapları olarak bilinen ve İsrail topraklarında yaşayan Filistinliler’in seçimleri boykot etmesine olumlu bakmadığını belirterek, şöyle konuştu:

“Knesset bizim görünürlüğümüze katkı sağlayan bir başka araçtır. Mavi Marmara’ya benden başka 4 İsrail vatandaşı Filistinli daha katıldı. Ama İsrail beni, yani Knesset üyesini hedef tahtasına koydu. Neden? Parlamentoda temsil edilmenin mücadelenin tek yolu olduğunu söylemiyorum. Ama bu da mücadele yollarından biri. Siyasi farkındalığımızı arttırmak için tüm imkanları değerlendirmeliyiz.”

İsrail MerkeziSeçim Komitesi 12 Şubat'ta Zuabi'nin, bu yılın Mart ayında yapılacak genel seçimlerdeki adaylığının düşürülmesi yönündeki talebi onaylamıştı.

Zuabi'nin mensubu olduğu "Birleşik Arap Listesi" de yaptığı yazılı açıklamada, kararın, İsrail vatandaşı Filistinlilerin iradesini hedef alan "ırkçı bir karar" olduğunu ifade etmişti.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi ile Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman'ın kurduğu Evimiz İsrail Partisi, Mart ayında yapılacak parlamento seçimlerinde Zuabi'nin adaylığının düşürülmesi yönünde talepte bulunmuştu. Partiler, Zuabi'nin "terörü desteklediğini" iddia ederek böyle bir talepte bulunduklarını belirtmişti.

İsrail'in 8,5 Milyonluk nüfusunun yaklaşık 2 milyonunu 1948 işgali sonrası yurtlarında kalan İsrail vatandaşı Filistinliler oluşturuyor. Filistinliler İsrail'i meşru bir devlet olarak değil "İşgal unsuru" olarak gördüklerinden bu toprakları "1948 Toprakları" şeklinde tanımlıyorlar.

Dört milyon Filistinli ise İsrail'in 1967'de işgal ettiği Filistin'in Gazze ve Batı Şeria bölgelerinde yaşıyor.
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara