Yaş haddinden emekliye ayrılan Yargıtay Başkanı Ali Alkan için Yargıtay Konferans Salonu'nda veda töreni düzenlendi.
Törende konuşan Yargıtay Birinci Başkanvekili Seyit Çavdar, bilgi birikimi, mütevazı kişiliğiyle Türk hukukuna yaptığı katkılar nedeniyle Alkan'ın her zaman saygıyla anılacağını söyledi.
Yargıtay Başkanı Ali Alkan da 39 yılı aşkın meslek hayatını geride bırakarak emekliye ayrıldığını belirterek, ilk görev yeri Pervari'ye atandığı andan itibaren hangi yerde ve görevde olursa olsun "mahkemenin kadıya mülk olmadığı" özdeyişini aklımdan çıkarmadığını anlattı.
Yargının ve Yargıtayın sorunlarına de değinmek istediğini dile getiren Alkan, 1969-1973 arası Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi iken Ankara'da Anafartalar Adliyesinde duruşma izlemeye gittiğini ifade etti.
O yıllarda da hakim ve savcıların, işlerin çokluğundan, özlük hakları, hakimlik teminatı ve yargı bağımsızlığının yetersizliğinden yakındıklarını aktaran Alkan, şöyle devam etti:
"Yargının 1970'li yıllardaki başlıca sorunları bunlar idi. Yıl oldu 2015. Biz hala iş çokluğundan şikayet ediyoruz. Benim Yargıtay başkanlığı görevim nedeni ile yabancı heyetleri kabul ederken çalışma ziyaretlerinde bizdeki iş sayısı ile ilgili rakamları verdiğimizde muhatabımız bu rakamın yanlış ve tercüme hatası olduğu düşüncesi ile bu rakamı teyit ettirirler, yanlışlık olmadığı anlaşılınca bu iş yükünün altından nasıl kalktığımızı sorarlardı.
Bu iş yoğunluğu özverili çalışma ile sürdürülebilir bir durum olmaktan çıkmıştır. Yargıtaydaki üye sayısını 516 değil bin 516 yapsanız, tetkik hakimi sayısını bin değil iki bin yapsanız, cumhuriyet savcısı ve personel sayısını ikiye de katlasanız bu problemin çalışan sayısının arttırılarak çözülmesinin mümkün olmadığını yaşayarak gördük. Her uyuşmazlık dava konusu edilerek yargının önüne gelmekte ve yoğun iş yükü yargılamanın makul sürede bitirilmesini engellemektedir. Uyuşmazlıklar yargıya gelmeden çözüm yolları geliştirilmelidir."
Ali Alkan, bunun başarılı bir örneğinin Tüketici Sorunları Hakem Heyeti müessesesi olduğunu, Yargıtay olarak benzer bir müessesenin iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında "İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem Heyeti" adı altında oluşturulması için gerekli girişimlerde bulunduklarını hatırlattı. Ancak yasalaşacağı konusunda ümitlendikleri bir anda gerekçeleri açıklanmadan son anda vazgeçildiğini bildiren Alkan, "Şayet bu müesseseyi de hukukumuza kazandırabilseydik iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında Yargıtaya gelen dosya sayısı yüzde 38 oranında azalacaktı" diye konuştu.
-İş yükünün azaltılması-
Yargıtayın iş yükünün azaltılması ve bir içtihat mahkemesi haline gelmesi için en pratik yolun Yargıtaya müracaatın sınırlandırılması olarak görüldüğünü söyleyen Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yargı diğer kurumlarda olduğu gibi her zaman eleştiriye açıktır, bu eleştirilerden istifade eder. Ancak bu eleştiriler hakarete varmadan yargıya ışık tutmak amacı ile yapılmalıdır. Tabii bu ışık da gözümüze tutularak görmemize engel olacak şekilde değil, önümüze tutularak yolumuzu aydınlatacak şekilde olmalıdır. Yargı yıpratılarak sonuç alınamaz. Adaletin mülkün temeli olduğu yargı çökerse devletin ayakta kalamayacağı unutulmamalıdır.
Biraz önce yargı ile ilgili olarak haksız suçlamaların olduğunu hatta yargıya eleştiri sınırını aşan hakaretler yapıldığını söyledim. Yargıtayın başkanı ve temsilcisi olarak bu gibi konularda hakimlerin kararları ile konuşacağı ilkesinden hareketle mecbur kalmadıkça konuşmamayı tercih ederken bütün arkadaşlarımın olduğu gibi benim de ne kimseden korkum vardı ne de gelecek beklentim. Korktuğu ve beklentisi olduğu için doğru olduğunu bildiği kararı veremeyenler hemen cübbelerini çıkarıp görevlerini bırakmalıdır."
-"Polemiklerden kesinlikle kaçındım"-
Başkan Alkan, konuşma zorunluluğu hasıl olduğunda ise açıklamalarını medeni ölçüler ve etik kurallar içerisinde yapmaya çalıştığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Polemiklerden kesinlikle kaçındım. Çünkü 18 yıllık Yargıtay üyeliğim süresince konusu ne olursa olsun sık sık yapılan açıklamaların rutine dönüştüğü, etkinliğini azalttığı ve yargıya zarar verdiğini bizzat müşahede ettim. Bu nedenle sadece yargı bağımsızlığı, hakimlik teminatı, hukukun üstünlüğü gibi konularda evrensel ilkeleri korumak amacı ile açıklamalarda bulundum. Bu durum zaman zaman meslektaşlarım tarafından 'niye konuşmuyorsun, açıklama yapmıyorsun' şeklinde eleştirilmiş ise de bu tutum ve davranışımın doğru olduğunu düşünüyor, bu konudaki sorumluluğu üzerime alıyorum."
-Yargı çalışanlarının etik davranmaması-
Yargıya olan güvenin azalmasında önemli nedenlerden birinin de yargı çalışanlarının etik kurallara uygun davranmaması olduğunu anlatan Alkan, "Toplumun yargı çalışanlarının etik dışı davranmayacağı konusunda tereddüdü yoksa verilen karar 'şeriatın kestiği parmak acımaz' özdeyişinde olduğu gibi her zaman kabul edilir. Bu nedenle hakim ve savcılar başta olmak üzere tüm yargı çalışanları yüksek etik standartlara sahip olmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Staj yaptığı dönemde Anafartalar Adliyesindeki meslek büyüklerinin özlük haklarının yetersizliğinden şikayetçi olduklarını, bugün de aynı sıkıntının kısmen devam ettiğini dile getiren Alkan, "Ancak şahsım özlük haklarının yargı bağımsızlığına müdahale ve ödün almak için kullanılması ihtimali nedeniyle yargının diğer sorunlarına göre öne çıkarılmasını mesleğin saygınlığı açısından doğru bulmadım" diye konuştu.
Hakimlik teminatı ve yargı bağımsızlığı konusundaki yakınmaların 40 yıl önce staj yaptığı dönemde de dile getirildiğini aktaran Alkan, "Günümüzde de 2014 yılına ait Avrupa Birliğinin 80 sayfalık ilerleme raporunda hakimlik teminatı ve yargı bağımsızlığı konularına 23 sayfalık eleştiride bulunulması, üyesi olmayı hedeflediğimiz Avrupa Birliği'ndeki ileri demokrasilerin yüksek standartlarına ulaşmamızın epey zaman alacağını gösteriyor. Bu sürenin kısalması en büyük dileğimdir. Yargımız şu anda bulunduğu yeri hak etmiyor" görüşün paylaştı.
-"Yarın yeni başkanımızı seçiyoruz"-
Ali Alkan, yarın Yargıtayın yeni başkanının seçileceğini hatırlatarak, tüm adaylara başarılar diledi.
Alkan, sözlerini şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın, "Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun / Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim / Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun / Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim / Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun / Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim / Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun / Olursa bir şikayet ölümden olsun" dizelerini okuyarak bitirdi.
Herkesi, Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanı olarak son kez selamlayan Alkan, "Ülkemizin aydınlık geleceğine olan inancımla birlikte, aziz milletimiz başta olmak üzere tüm insanlık için huzur, barış ve adalet diliyor, Allah'a ısmarladık diyorum" dedi.
Konuşmasının ardından Alkan'a onur belgesi ve hediyeler verildi. Eşi, kızı ve torunlarıyla törene katılan Alkan, aile fotoğrafı çektirdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil'in Alkan'a bıçak hediye etmesi salonda gülüşmelere neden oldu. Başkan Alkan, Erbil'in daha önce de kendisine iki kez bıçak hediye ettiğini anlattı.
Törene katılanlarla vedalaşan Alkan, Yargıtay protokol kapısından karanfillerle uğurlandı.