Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, elektronik bağımlılığın çağın en önemli hastalıklarından biri olduğunu, bu sorunun hem çocuklarda hem de yetişkinlerde üst düzeye çıktığını söyledi.
Bu bağımlılığın çocuklarda daha yaygın olarak görülmeye başlandığına dikkati çeken Dilci, "Bu durum, her şeyden önce çocuğun ders dinleme alışkanlığını sabote edecek duruma gelmiş durumda. Çocuğun dikkati dağılmakta, ilgili derse yoğunlaşamamakta" dedi.
"Elektronik bağımlılık" ve "internet bağımlılığı"nın çocuğun arkadaşlarıyla kuracağı ilişkileri de olumsuz etkilediğini belirten Dilci, eskiden çocukların bilgisayar oyunları yerine dışarıda arkadaşlarıyla oyun kurduğunu, yapboz ve benzeri yaratıcılık ve zeka gerektiren oyunlar oynadığını veya müzik aleti çalmaya yöneldiğini dile getirdi.
Dilci, son dönemde somut oyunların yerini sanal oyunların aldığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Elektronik oyunlar ve bu oyunlara bağımlılık çocuğun yaratıcılığını tehlikeye düşürüyor hatta elektronik bağımlılık yaratıcı zekayı köreltiyor. Elektronik oyunlarda daha önceden planlanan her şey hazır olarak sunulduğu için çocuk, birkaç hamlede sonuca gidiyor. Yani çocuk, yönlendiren değil, takip eden konumunda. Çocuk takip eden konumunda olduğu için de beyin ve zihinsel gelişimi olumsuz etkileniyor. Diğer türlü, çocuk kendi oyuncaklarını kendisi yaparsa, bu oyuncaklar eşliğinde oynadığı oyunlarda daha yaratıcı olur. 'Bunu ben yaptım' şeklinde yeni bir nesneyi organize etme veya ortaya çıkarmanın verdiği hazla öz güveni artar, kişiliği gelişmiş olur."
- "Elektronik bağımlılık, bilişsel gelişimi de olumsuz etkiliyor"
Doç. Dr. Dilci, elektronik bağımlılığın ve sanal ortamda oyun oynamanın çocukları yalnızlığa ve iletişimsizliğe ittiğini de vurguladı.
Elektronik bağımlılıkla beraber çocukların ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını ve özgüven eksikliği yaşadığını anlatan Dilci, "Özgüven eksikliği olan çocuklar da hayatta başarılı olamıyor. Bu nedenle elektronik bağımlılık, aynı zamanda çocuğun bilişsel gelişimini de olumsuz etkiliyor. Çocuk, fazla kimseyle konuşmadığı için konuşma güçlüğü çekiyor, duygusal söz varlığı zedeleniyor ve söz dağarcığı giderek fakirleşiyor. İletişim kurmakta zorlanan çocuk, agresif oluyor ve sert bir tutum takınıyor" diye konuştu.
Bu durumun toplumsal sağlığı tehdit edecek ve toplumsal kimliği zafiyete uğratacak bir noktaya geldiğini savunan Dilci, "Aileler, çocukları ortaokula gidene kadar onları akıllı telefonlardan uzak tutmalı. İlla telefon gerekliyse dokunmatik özelliği olamayan, basit telefonların iletişim aracı olarak kullanılmasını öneriyoruz" uyarısında bulundu.