Sarı-lacivertli kulübün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi'nin şubat sayısında röportajı yayımlanan Aziz Yıldırım, Süper Lig'de yaşanan şampiyonluk rekabetiyle ilgili olarak, "Bizim şu anda avantajımız var. En büyük avantajımız, takım içindeki oyuncuların hepsinin şampiyonluğa inanmaları ve bu yolda kenetlenmeleri" değerlendirmesinde bulundu.
Kulüp olarak oyuncularına olan vecibelerini yerine getirmelerinin takım performansına katkı sağladığını aktaran Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Biz, diğer kulüpler gibi 10 ay sonraya senet vermiyor, 5 ay sonra ödeme yapmıyoruz. Biz en fazla 1 ay aksatıyoruz. Futbolcularımız, maddi olarak bizim yaşadığımız zorlukları bildikleri için, aldıkları paranın ne kadar değerli olduğunu hissediyorlar, biliyorlar. Onun için bu paraları rahat alabilmeleri için kazanmaları lazım. Kazanarak tüm camiaya ve bizlere moral motivasyonu sağlayacaklar ki, biz de ödemeleri zamanında yapabilmek için her türlü mücadeleyi verebilelim. Bu kural böyle. Şimdi sen yenilirsen, kazanamazsan, kimse paranın peşine düşmez. Kazandıkça gelirler de ona göre artıyor. Federasyondan da para alıyoruz. Onun için kazanınca herkes mutlu. Tabi bir de önemli olan şu, Fenerbahçe kazandığında tüm ülke kazanıyor."
- "Derbileri kazanırsak, şampiyonluğu garantileriz"
Sarı-lacivertli kulübün başkanı, ligin ikinci yarısında evlerinde oynayacakları derbileri kazanmaları durumunda şampiyonluğu garantileyeceklerini ileri sürdü.
Takım olarak oyuncu kalitelerinin yüksek olduğunu anlatan Yıldırım, özellikle deplasman maçlarını da kazanmalarının zorunlu olduğuna dikkati çekerken, şunları kaydetti:
"İkinci yarının 8. haftası sonunda derbi maçlarımızı kazandığımız takdirde, şampiyon olur ve 4. yıldızı garantileriz. Ama şunu yürekten söylüyorum ki çok karakterli ve kaliteli bir takımımız var. Bu sene, Fenerbahçe'nin rakipleri ile arasındaki fark açısından kırılma noktası. Tıpkı Denizli'de Fenerbahçe'ye yaşatılanlar gibi, tıpkı elimizden alınanın sadece bir şampiyonluk olmadığı gibi. O yüzden çok sayıda rakibimiz olacak. Her şeye rağmen bir olmalıyız, çok güçlü olmalıyız."
- "Bütçemizi artırırsak, yıldız futbolcu alırız"
Aziz Yıldırım, dünya kulüpleri olarak bahsettiği Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi takımların bütçelerinin büyüklüğüne değinirken, amaçlarının bu seviyelere gelebilmek olduğunu belirtti.
Bu kulüplerin 500-550 milyon avro aralığında futbol bütçelerine sahip olduklarını, kendilerinin ise amatör şube giderleri düşüldükten sonra futbola 150-160 milyon avro civarında finansman ayırabildiklerini söyleyen Yıldırım, "Hedefimiz, bu rakamları en azından 300-350 milyon avrolara çıkarmak. O zaman biz bu büyük takımlarla başa baş oynamaya, mücadele etmeye başlarız. Daha iyi ve yıldız oyuncular alır, kapasitemizi artırırız. Belki 10 tane almayız da, 3 tane, fakat iyi ve pahalı oyuncu sahibi oluruz. Böyle kalırsak, biz ancak yeni parlayan ya da yaşlı oyuncu alırız" şeklinde görüş belirtti.
- Yeniden yargılama konusu
Futbolda şike ve teşvik iddialarına yönelik soruşturmayla birlikte 3 Temmuz 2011'de başlayan süreçte, yeniden yargılama safhasına geçilmesiyle ilgili açıklamada bulunan Yıldırım, konunun sadece Fenerbahçe'yi değil tüm Türkiye'yi ilgilendirdiğini belirtti.
"Yeniden yargılama Fenerbahçe'nin değil, Türkiye'nin sorunudur" ifadelerini kullanan başkan Yıldırım, şu görüşlerini paylaştı:
"Çünkü, adaletsizlik, kumpas ve devlet içinde devlet olmaya kalkışanlarla mücadele etmek, sadece Fenerbahçe'nin sorunu değildir. Biz bu süreci çok iyi biliyoruz. Kimlerin nelerin altına imza attığının çok net farkındayız. Fenerbahçe olarak duruşumuzdan ve kararlılığımızdan asla ödün vermedik, vermeyeceğiz ve sabırla yargılamanın sonucunu bekliyoruz. Bu arada, 'bazı kulüplerle yaşanılan gerginlikler' diye bir tanımlamayı kabul etmiyorum. Bu süreçte Fenerbahçe'nin muhatabı, Fenerbahçe'nin büyüklüğüne erişememiş kulüpler değil, hukuksuzluklar ve adaletsizliklerdir. Sadece birileri, iki camia arasındaki sorundan nemalanmak uğruna bu gerginliği gündemde tutmaya çalışıyor. Bilirsiniz, silah tacirlerinin olduğu yerlerde savaşlar bitmez. Kaldı ki bu işler yürümekle de çözülmez. Zira yöntem bu olsaydı, bırakın yürümeyi, Fenerbahçe camiası oturduğu yerde ayağa kalksa futbolun tarihi yeniden yazılırdı."
- "Yayın hakları adil dağıtılmıyor"
Aziz Yıldırım, son dönemde dile getirdiği üzere, Süper Lig yayın gelirlerinin adil dağıtılmadığından şikayet etti.
Geçmişte yayın gelirlerinden yüzde 26,5 oranında aldıkları payın, bugün yüzde 11'lere kadar gerilediğini ve bu oranın giderek de azaldığını aktaran başkan Yıldırım, bu durumun sürdürülebilir olmadığını savunurken, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) yayın gelirinden yüzde 12 oranında pay almasını da sert bir dille eleştirdi.
TFF'yi, "Türkiye'nin en zengin kulübü" olarak nitelendiren Yıldırım, "TFF'nin bu stratejisinin ne kadar başarılı olduğu ortada. A Milli Takım'ın durumuna, altyapılardan gelen oyuncu yetersizliğine, stadyumların haline bakarsanız ve buna rağmen bir de TFF'nin elde ettiği gelirlere bakarsanız, TFF'nin Türkiye'nin en pahalı ve zengin kulübü olduğunu görürsünüz" ifadelerini kullandı.
- "TFF'yi mahkemeye vereceğiz"
Aziz Yıldırım, yabancı oyuncu statüsünde yapılan değişiklik nedeniyle yaşadıkları zararın TFF tarafından tazmin edilmesini istediklerini ve aksi halde mahkemeye gideceklerini dile getirdi.
Geride kalan sezon yabancı oyuncu kuralının 5+3 olduğu ve bunun 3 sezon devam ettirileceğinin açıklanması nedeniyle, Cristian ile Yobo'yu paralarını ödeyip gönderdiklerini, Krasic'i ise kadro dışarı bıraktıklarını hatırlatan Yıldırım, "Altı ay sonra sen kuralı yine değiştirdin. Üstelik TFF Başkanı çıkıp, 'bu 3 yıllık planlama ve projelendirme' diye beyanda bulunmuştu. Hani nerede devamlılık, nerede ciddi ve inandırıcı yönetim modeli? Peki, benim zararımı kim ödeyecek? Bu konuyu da mahkemeye götüreceğiz. 'Bu kuralı değiştirdiniz, ben zararımı istiyorum' diyeceğiz" açıklamasında bulundu.
Yeni yabancı oyuncu uygulamasında TFF'nin transfer sayısına göre yükselen oranlarda lisans ücreti talep etmesini de eleştiren Yıldırım, "Yarın yine karar değişirse, o 14 yabancı ne olacak? Türk futbolunun bu kadar gayrı ciddi ve günlük kararlarla yönetilebileceğini düşünenler, çok yakında fena halde yanıldıklarını anlayacaklar" değerlendirmesinde bulundu.