Kamu görevinden emekli bir kişiye, 36 yıl kamu hizmeti yapmasına rağmen 30 fiili hizmet yılı üzerinden emekli ikramiyesi ödendi. Vatandaş, kalan 6 yılın da ikramiyede hesaplanması için itirazda bulundu, itirazın reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle Ankara 10. İdare Mahkemesinde dava açtı.
İdare Mahkemesi de Emekli Sandığı Kanunu'nun, 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen maddesinde yer alan "...verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz" ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına vararak, iptaline karar verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Davayla ilgili esas incelemesini yapan Anayasa Mahkemesi, emekli ikramiyesi ödenebilecek sürenin 30 yılla sınırlandırılmasına ilişkin hükmü oy çokluğuyla iptal etmişti.
Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçeli kararında, devletin desteğine bağlı sosyal hakların en önemlisinin sosyal güvenlik hakkı olduğu belirtildi.
Kararda, emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı almaya hak kazanan kamu çalışanlarına çalışma hayatında istikrar ve devamlılığı sağlamak amacıyla ve sosyal devlet ilkesi gereğince yapılan bir ödeme türü olan emekli ikramiyesinin, Anayasa'nın 60. maddesinde öngörülen sosyal güvenlik hakkının kapsamı içerisinde olduğu kaydedildi.
Kanun koyucunun, emekli ikramiyesinin miktarını ve ödenme koşullarını belirleme konusunda, anayasal ilkelere aykırı olmamak, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözetmek koşuluyla düzenleme yapma yetkisi bulunduğu ifade edilen kararda, ancak kanun koyucunun, Anayasa'nın 60. maddesi uyarınca sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken, bu yetkiye dayanarak emekli ikramiyesi ile ilgili keyfi ya da bu haktan yararlananlar arasında eşitsizliğe neden olacak düzenlemeler yapamayacağı vurgulandı.
İtiraz konusu ibareyle verilecek emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağının öngörüldüğü hatırlatılan kararda, şu tespitler yapıldı:
"İtiraz konusu ibareye tabi iştirakçilerin hukuki durum ve statüleri aynıdır. Aralarındaki yegane fark 30 yıldan fazla çalışıp çalışmama bakımındandır. Durumlarındaki özdeşlik nedeniyle her iki grubun kanunun öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlanmaları gerekmektedir. Buna rağmen, 30 yıl ve daha az çalışanların emekli ikramiyesinin hesabında çalıştıkları süre kadar yararlanmalarına olanak tanındığı halde 30 yıldan fazla çalışan iştirakçilerin belirtilen süreden fazla olan fiili hizmet süreleri için emekli ikramiyesinden yararlandırılmadığı, ikramiye hesabının 30 yıl ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Oysa nitelikleri ve durumları özdeş olan iştirakçiler aynı konumdadırlar. Ancak itiraz konusu ibareyle, 30 yıl ve fazla çalışanlar arasında anlaşılabilir, amaçla ilgili ya da makul, adil ve haklı bir nedene dayanmayan bir ayrım öngörülmüştür. Bu durum Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir. Öte yandan emeklilik için gerekli yaş sınırı yükseltilmesi nedeniyle iştirakçiler emekli olabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalmaktadırlar. 30 yıldan fazla çalışmalarına rağmen bu süreler için emekli ikramiyesi ödenmemesi, belirtilen iştirakçiler yönünden hak kaybına neden olmaktadır. Dolayısıyla iştirakçilerin çalıştığı halde bu sürelere ilişkin emekli ikramiyesi ödenmemesi, adalet ve hakkaniyete uygun olmadığından itiraz konusu ibare, sosyal güvenlik hakkına ve hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır, iptali gerekir."