Bostancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütüne göre ilaç kullanımı nedeniyle ortaya çıkan her türlü zararlı etkinin "İstenmeyen ilaç reaksiyonu" olarak adlandırıldığını söyledi.
İstenmeyen ilaç reaksiyonlarının, hastanede yatan hastalarda yüzde 10-20, toplumda ise yüzde 7 oranında görüldüğünü, bu nedenle akılcı ilaç kullanımının, sağlığın korunması açısından büyük önem taşıdığını, tek başına zarar vermeyecek ilaçların başka etkenlerle birleşince olumsuz sonuçlar ortaya çıkabildiğini anlatan Bostancı, şu bilgileri verdi:
"Normal bir çocuk yılda 6-8 kez enfeksiyon hastalığı geçirebilir. Bu onun bağışıklık sisteminin zayıf olduğu anlamına gelmez. Viral hastalıklarda ise antibiyotik tedavi etmez. Enfeksiyon hastalıklarının yüzde 80-90'ı da viraldir. Böyle bir durumda öncelikle çocuğu yakından takip etmek, herhangi bir komplikasyon gelişme ihtimali ortayı çıktığında da müdahale etmek gerekir. Oysa bizde hemen antibiyotiğe başlanıyor. Viral enfeksiyonlar sırasında karaciğer de bozulduğu için ilacın atılımı zorlaşır. İşte böyle bir durumda ağrı kesici ve ateş düşürücü, antibiyotik ile birleşince ilaç etkileşimi olur. Tek başına olumsuz etki yaratmayacak bir durum, bu üç etken birleşince istenmeyen ilaç reaksiyonu dediğimiz duruma yol açıyor."
-Beklenen ve beklenmeyen etkiler
İstenmeyen ilaç reaksiyonlarının "beklenen" ve "beklenmeyen" şeklinde iki ayrı sınıfa ayrıldığını ifade eden Bostancı, yüksek doz, yan etki, ikincil ya da indirekt etki ve ilaç etkileşimlerinin beklenen reaksiyonlar arasında yer aldığını anlattı.
İlaç alerjilerinin ise beklenmeyen reaksiyonlardan olduğunu bildiren Prof. Dr. Bostancı, "İstenmeyen ilaç reaksiyonlarının yüzde 10'u ilaç alerjisine bağlıdır. Her istenmeyen ilaç reaksiyonunun nedeni ilaç alerjisi değildir. Yani alerjik reaksiyon ortaya çıkmaması, alınan ilacın istenmeyen yan etkisinin olmadığı anlamına gelmez" diye konuştu.
Halk arasında vücudun ilacı "kaldıramaması" şeklinde tabir edilen "İntolerans" ve ilaca aşırı cevap olarak tanımlanan "idiyosenkrazi"nin de beklenmeyen ilaç reaksiyonları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Bostancı, beklenmeyen ilaç etkileşimlerine karşı şu önlemlerin alınabileceğini bildirdi:
"-İlaç kullanım alışkanlığı gözden geçirilmeli.
-İlaç alerjisi olanlar üzerinde ad soyad, telefon ile alerji duyulan şeyin yazılı yazılı olduğu künye, bileklik ya da kimlik kartı şeklinde hazırlanan kartlardan taşımalı.
-Çapraz reaksiyon verecek ilaç listesi hazırlanmalı.
-Gerekli hastalara adrenalin otoenjektörünün kullanımı öğretilmeli.
-Hayat kurtaran müdahale
İlknur Bostancı, Sami Ulus Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hastalara verilen kartların çok faydalı olduğunu belirterek, bazı ailelerin de çocukları için özel künyeler hazırlattığını söyledi.
Adrenalin otoenjektörünün ise şiddetli ilaç ve besin alerjisi geliştiğinde ya da anafilaksi yapan arı sokması gibi durumlarda hayat kurtarıcı olduğunu kaydeden Bostancı, "Vücudunda reaksiyon geliştiğinden şüphelenen kişi kendisini kötü hissetmeye başladığında bilincini kaybetmeden önce bunu kullanabilir. Bu, kişiye hastaneye gidinceye kadar zaman kazandırır" diye konuştu.
Yatar pozisyonda kıyafet üstünden bacağın üst dış tarafından uygulanan adrenalin otoenjektörünü okul çağındaki çocukların bile kullanabileceğini dile getiren Bostancı, "Hasta üzerinde hiç bir yan etkisi yoktur. Hasta bunu çantasının içinde ya da elinin kolay ulaşabileceği yede bulundurmalıdır" ifadesini kullandı.