Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen Karaca'nın avukatı Fikret Duran, hazırladığı itiraz dilekçesini, tutuklamayı gerçekleştiren İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne sundu.
Dilekçede, Hidayet Karaca'nın usule, kanuna, Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde tutuklandığı öne sürülerek, "Yasanın tutuklama için aradığı somut delile dayalı kuvvetli suç şüphesi bulunmamaktadır. Kaldı ki yasamız, tutuklamayı yargıçların en son ve istisnai bir tedbir olarak öngörmüş olup, tutuklamanın doğuracağı ağır neticelerin önüne geçebilmek için adli kontrol tedbirleri adı altında, yargıcın alabileceği tutuklama dışında birçok seçeneğin olduğunu hükme bağlamıştır" denildi.
Karaca'nın yöneticisi olduğu Samanyolu Yayın Grubu'nun maddi ve manevi zarara uğradığı belirtilen dilekçede, kararın Anayasa tarafından güvence altına alınan basın özgürlüğünü ve 64. maddede düzenlenen şekliyle, "devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur, sanat eserlerinin ve sanatçının korunması değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır" hükmünü de ihlal ettiği iddia edildi.
Tutuklanan Hidayet Karaca'nın sabit ikametgah sahibi olduğu ve emniyete kendisinin gittiği de vurgulanan dilekçede, dosyada yöneltilen suçlamalara göre Karaca'nın hiçbir delile etki etmesinin mümkün olmadığı savunuldu. Dilekçede, tutuklamaya yapılan itirazın kabul edilerek öncelikle tahliye edilmesine, olmazsa adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmasına karar verilmesi talep edildi.
Hidayet Karaca, 19 Aralık'ta "terör örgütü kurmak ve yönetmek", eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Tufan Ergüder, eski İstanbul Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı ve emniyet amiri Mustafa Kılıçaslan ise "terör örgütü üyeliği" suçundan İstanbul 1. Suh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştı.
Hakimlik, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın da aralarında bulunduğu 8 kişinin adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmasını kararlaştırmıştı.