Cevit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de besin alerjisi vakalarının giderek arttığını belirtti.
Küçük yaşlarda daha sık rastlanan besin alerjisinin yaş ilerledikçe kaybolabileceğini dile getiren Cevit, "Fındık, ceviz, yer fıstığı, ıstakoz, midye gibi sert kabuklu besinlerin alerjisi biraz daha geç geçiyor ama toplumumuzda sık görülen yumurta, süt alerjilerinin yüzde 75'i geçiyor, yüzde 25'e varan vakalarda bazen sıkıntı olabiliyor" diye konuştu.
Cevit, son dönemde özellikle soya, tahıl, meyve ve mercimek alerjilerinin daha sık görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Günümüzde besin alerjileri artış gösteriyor. Alerjilerin artmasındaki temel neden, hormonlu, katkı maddeli besinler ve bunların çok fazla işlemden geçmesi. Buna bağlı olarak 'hazır gıdalar, çocukların alerji riskini ve çeşitliliğini artırıyor' diyebiliriz. Ayrıca alerjilerin artmasındaki diğer bir neden de çocukların daha az hasta olması. Aşılar ve beslenme daha iyi, bunun yanı sıra çocuk enfeksiyonlara daha çok maruz kalıyor ve alerji riski artmış oluyor. Böylece özellikle genetiği yatkın çocuklarda daha az hasta olmak, daha çok besin alerjisine yol açabiliyor diyebiliriz."
- "Alerji ölüme bile yol açabilir"
Çocuklarda görülen besin alerjisinin ciddi sıkıntılara yol açabileceğini, hem aileyi hem çocuğu hem de çevresini kaygılı bir duruma soktuğunu vurgulayan Prof. Dr. Cevit, "Alerjiyle nörolojik bir bulgu olursa bu durum çocuğun geleceğini ve gelişimini etkileyebilir. Çocuğun okulda kazara yediği bir besin, nefes darlığı, tansiyon düşüklüğü hatta ölüme kadar giden sonuçlara yol açabilir" dedi.
Cevit, üniversite öğrencilerinin yüzde 40'ının alerjisi olduğu besinlerden kaçınmadığının görüldüğünü dile getirerek, "Genellikle üniversite yıllarında kabuklu deniz ürünleri alerjisi kalıcı olabiliyor. Süt ve yumurta alerjisi varsa bunu başka besinlerden alıyor, bunlar da boğazda kaşıntı, dilde şişme, vücutta kaşıntı, solunum sıkıntısı, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, yutma şikayetleri, bilinç değişikliğine neden olabiliyor" ifadelerini kullandı.
Okulun, ailenin kontrol edemediği bir alan olduğunu ve burada alınan besinlerin çocuğun hayatını tehdit edebileceğini vurgulayan Cevit, ailenin, öğretmenin, okul ve yemek personelinin besin konusunda bilinçli olması gerektiğini belirtti.
