Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'HSYK kaldırılmalı!'

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-09-17 21:23:39

'HSYK kaldırılmalı!'


TRT Türk ekranlarında yayınlanan Manşetten’de Betül Soysal Bozdoğan’ın sorularını yanıtlayan Avukat Kezban Hatemi, HSYK’nın, vesayet anayasasıyla ortaya çıktığını, yasamanın önündeki en büyük engel olduğunu söyledi. Sorumluluğu ve kanuni yetkisi olmamasına rağmen yönetmelikler çıkaran HSYK’nın kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’de yargının, hâkimler hükümeti gibi hareket ederek, halkın iradesi ve parlamentoyu görmezden gelerek hareket ettiğini söyleyen Hatemi, adaleti sağlamanın tek yolunun yargının tarafsız ve bağımsızlaştırılması olduğunu vurguladı.


HSYK’YA MECBUR DEĞİLİZ!

Betül Soysal Bozdoğan(B.S.B): Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) üye seçimleri 12 Ekim’e gerçekleştirilecek. Kamuoyunda HSYK’nın bir yere bağlı-bağımlı olmayan, birey olarak özgür iradesine göre davranabilen, bağımsız savcı ve hâkimlerden oluşmasına dair bir talep var. Bu anlamda HSYK seçimlerinin önemi nedir?

Av. Kezban Hatemi(K.H): Bu güne kadar sadece hukukçuları ilgilendiren bir konu olan HSYK seçimleri, gündemin bir numaralı maddesi haline geldi. Bu seçim neden önemli? HSYK’ya 2010 referandumunda bir takım yetkiler verildi. Bu yetkileri Meclis, kanunlarla düzenledi. Bu yetkiler kanunla geri alınabilirdi ve alınılması için girişimlerde de bulunuldu ama derin yapılanma olduğunu açık bir şekilde ifade edebileceğimiz Anayasa Mahkemesi, HSYK ile ilgili değişikliği anayasaya aykırı bularak iptal etti. Hâlbuki HSYK’ya karşı yapılabilecek her şey hukuk devletinin meşru müdafaası bakımından çok büyük önem taşımaktadır.


DİNLEME KARARLARINI VEREN HÂKİM VE SAVCILAR YARGILANMALI!

Halka herkesin neden işi gücü bırakıp HSYK ile ilgilendiğini anlatmalıyız. Bir kere HSYK, Yasamanın önündeki en büyük engel. HSYK, kanunların yapılması, bu kanunların ülke geleceği, ileri demokrasi adına yürütülebilmesinin önündeki en büyük engel. Kurumlardaki derin yapılanmayı ayıklarken, polisler, emniyet içindeki yapılanmayı kolayca ayıklayabiliyorsunuz. Burada hızlı bir yol kat edilebiliyor. Oysaki dinleme kararlarını bu polislere yaptıran hâkim ve savcıların yargılanması gerekir. Fakat hâkim ve savcılar, yüksek yargı kararı olmadan yargılanamıyor. Konuyla ilgili bir sürü işleme konulamayan, incelenmeyen dosya var. Dolayısıyla HSYK, hâkimlerin karar vermesini de yargı mekanizmasını da engelliyor. Hâkim ve savcılara baskı yaparak onların doğru karar vermesini engelliyor.

HSYK, maalesef vesayet anayasasıyla gündeme oturmuş bir kurumdur ve biz bu kuruma mecbur değiliz.Batı demokrasilerinde HSYK, YÖK gibi kurumlar yok. Anayasal bir hukuk devletinde HSYK da yaptığı her işten ve aldığı her karardan sorumludur ve Yüce Divan sıfatıyla yargılanabilir. Fakat bu işletilmiyor. Çünkü hâkimleri de yine aynı kurul yargılayacağı için bundan sonuç elde edemiyoruz. HSYK, sorumluluğu ve kanuni yetkisi olmamasına rağmen yönetmelikler çıkarıyor. Bu yetkinin acilen kaldırılması gerekir.


HSYK, anayasa değişikliğiyle kaldırılmalıdır. Adalet Bakanlığı, Yüce Divan’da Meclis’e karşı sorumludur. HSYK’nın kime karşı sorumluluğu var?

HSYK, kimlik ve etnik kökenine bakılmaksızın, kimliğini saklamadan ama aynı zamanda kimliğini de ön plana çıkarmadan, herkesin üye olabileceği, çeşitliliğin sağlandığı bir kurum olmalı.

Maalesef yargı, bugüne kadar çeşitli ideoloji ve görüşlerin altına adaletin ön plana çıkarılmasını engelledi. Oysa adalet çok önemli. Adalet devleti değilseniz çökmeye mahkûmsunuzdur. Adaleti sağlamanın tek yolu yargının tarafsız ve bağımsız olmasıdır.

Türkiye’de yargı, bir hâkimler hükümeti varmışçasına parlamentoyu hiçe sayan, halkın iradesini görmezden gelen bir yapıda ve demokratikleşmeye ayak uyduramıyor.


B.S.B: Seçimlerde Yargıda Birlik Platformu, YARSAV ve bağımsız adaylar yarışacak. Hangi grup neyi temsil ediyor?


YARSAV’DA PARALEL YAPIYA MENSUP ÜYELER VAR

K.H: Kimin neyi temsil ettiğine değil nasıl olması gerektiğine bakılması gerek. YARSAV, ne yazık ki tekzip de edilmediği için açık açık söylediğimiz Emine Ülker Tarhan’ın başkanlığı döneminde paralel yapının 400’e yakın hâkim ve savcısının üye olarak kaydedildiği bir kurum. YARSAV, adaletin, kanunların yeniden yapılandırılması, kanun değişiklikleri yapma, yargıda Batı standartlarına uyma gibi endişe ve sorumlulukları taşımayan Ak Parti ve Cumhurbaşkanı karşıtlığında işler yapan, “Ak Parti olmasın da ne olursa olsun” mantığıyla hareket eden bir kurum.

B.S.B: Yargıda Birlik Platformu’nun da hükümete biat ettiğine dair yorumlar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

K.H: Bu yanlış. O grup, her türlü kimliği içinde bulunduran bir platform. Burada asıl yapılması gereken ideolojileri, siyasi düşünceyi ön planda tutmak değil adaleti ön plana almak, adaleti ön planda tutarak karar almak olmalı. Dolayısıyla bu grup, kendini iyi tanıttığında kabul göreceğini düşünüyorum.

B.S.B: HSYK’nın kaldırılması yargıda herhangi bir boşluğa neden olur mu?

K.H: Oluşturmaz. 12 Eylül Anayasası’ndan önce HSYK var mıydı? Hayır. Kaldı ki bazı Avrupa ülkelerinde hukuk sistemi içinde HSYK gibi bir kuruma yer verilmemiş. Bunun pratiği halihazırda karşımızda duruyor.

B.S.B: Yargıda geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?


PARALEL YAPI KANSERLİ HÜCRE GİBİ

K.H: Kötü bir süreçten geçiyoruz ama temizlenmek sanırım böyle oluyor. AB’deki birçok ülke uyum süreci yasalarını çıkarırken demokratikleşmeye geçerken, demokratikleşmenin önündeki tıkaçları ayıklarken, hukuk dışı çeteleşmelere mücadele ederek demokratikleşmeye ulaşabilmiş. Bizim yasadışı oluşumlarımızın kökü derinlerde olduğu için ortadan kaldırmak kolay olmuyor. Bir de bunun yanında kanserli bir hücre gibi tüm bürokrasi ve yargıya yayılmış bir yapı var. Bu yapı hizmet adı altında yayılıp yargıya müdahale etmeye çalışıyor.

B.S.B: Türkiye’de demokrasinin yolunun hukukla kesilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?


ANAYASA DEĞİŞTİRİLMEDİKÇE RADİKAL ADIMLAR ATILAMAZ!

K.H: Sorunun kaynağı anayasa. Anayasayı değiştirmediğiniz müddetçe radikal adımlar atamazsınız. Türkiye’de yargı, sadece siyasi zeminde bir otorite boşluğunu doldurmaya çalışmıyor. Yargının zaafları da var ve bu zaafların ortaya çıkarılması ve kaldırılması lazım. Ve bunun önündeki en büyük engel de HSYK seçimleridir. HSYK, yasadışı dinlemelerle ilgili soruşturmaları yapılacak hâkim ve savcıların soruşturulmasına izin vermeyecek. Oysaki bu süreçlerin işletilmesi gerekir. Dinlemelerin neden yapıldığı dinlemelerle neye hizmet edildiği araştırılmalı ve soruşturulmalı. Bütün bunların hesabının sorulması gerekir.



Haber Ara