Bugün ülkelerinde çok önemli konumlarda bulunan Boşnak öğrenciler, 'hala hocaları olarak gördükleri' Davutoğlu ile ilgili anılarını AA ile paylaştı.
Bosna Bank International (BBI) Genel Müdürü Amer Bukviç, 1991 yılında 'ekonomi' eğitimi almak için gittiği Malezya'da o dönem Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı olan Davutoğlu ile tanıştığını, Davutoğlu'nun kendisine 'Amer, sizin ülkenizde savaş var. Size diplomatlar gerekli' diyerek kendisinden uluslararası ilişkiler bölümüne geçiş yapmasını istediğini söyledi.
Davutoğlu'nu dinleyip, ilk yarı yılın ardından uluslararası ilişkiler bölümüne geçiş yaptığını anlatan Bukviç, Davutoğlu'nun girdiği tüm dersleri aldığını ve eğitimi boyunca Davutoğlu'nun kendisine mentor olduğunu ifade etti.
'O hepimize uluslararası ilişkileri sevdirdi' diyen Bukviç, hem ekonomi hem uluslararası ilişkiler eğitimi aldığından Davutoğlu'nun derslerinin büyük ilgi gördüğünü, Davutoğlu'nun sahip olduğu ekonomi bilgisinin kendilerine de son derece yararlı olduğunu kaydetti.
Bukviç, kariyerinde Davutoğlu'nun büyük bir katkısı olduğunu belirterek, Davutoğlu'na dair şunları söyledi:
'O benim bir nevi kılavuzum oldu. Ona danışmadan hiçbir şey yapmadım. Hayatım boyunca attığım her önemli adımda onun tavsiyesini aldım. Bu nedenle rahatlıkla söyleyebilirim ki Davutoğlu kariyerimde son derece etkili bir isim. Biri, öğrencileri üzerinde etkili olmak istiyorsa, karizmaya sahip olmalı. Davutoğlu böylesi bir karizmaya sahipti. Onun bu karizması nedeniyle, etrafında her zaman hem öğrencileri hem de bazı hocalar toplanırdı. Hem derslerde, hem de ders dışında birlikteydik. Genç biri olmasına rağmen, büyük liderlik vasıfları taşıyordu. Birlikte ders çalışıyor, birlikte futbol oynuyorduk. Dünyanın dört bir yanından tüm öğrencileri onu seviyor ve ona saygı duyuyordu. Dünya üzerinde, Davutoğlu'nun öğrencisi bulunmayan bir ülke olmadığını düşünüyorum. Eminim, Davutoğlu'nun en az bir öğrencisinin bulunduğu ülke sayısı, Türkiye'nin diplomatik temsilciliklerinin bulunduğu ülke sayısından fazladır.'
Bukviç, Davutoğlu'nun en belirgin özelliklerinden birinin, yaptığı her işi 20 yıl öncesinden planlayarak yapması olduğunu belirterek, başbakan olması durumunda da Davutoğlu'nun icraatlerinin uzun vadeli olacağını düşündüğünü ifade etti.
- 'Aliya, onun Türkiye'nin geleceği olduğunu düşünüyordu'
Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç ile Davutoğlu'nu, İzzetbegoviç'in Malezya'ya yaptığı bir ziyarette tanıştırdığını anlatan Bukviç, 'Aliya'nın üzerinde bıraktığı etki gözden kaçmamıştı. Aliya, onun Türkiye'nin geleceği olduğunu düşünüyordu' dedi.
Davutoğlu'nun başbakan olmasının Türkiye için olduğu kadar Balkanlar ve özellikle Bosna Hersek için de iyi olacağını vurgulayan Bukviç, 'Bosna Hersekliler, Davutoğlu'nun başbakan adayı olarak gösterilmesinden dolayı çok mutlular. Davutoğlu, Bosna Hersek'te yaşayan Boşnak, Sırp ya da Hırvat olsun herkesin saygı duyduğu bir lider' ifadesini kullandı.
Davutoğlu ile yaşadığı ilginç anılarından birini de paylaşan Bukviç, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bir keresinde Bosna üzerine konuşmak için beni yanına çağırdı. Benden bir Bosna Hersek haritası çizmemi istedi. Ben de haritayı çizdim. Haritaya baktıktan sonra, 'Amer bu karpuz, Bosna Hersek haritası değil' dedi. Sonra kağıdı kalemi alıp, detaylarıyla bir Bosna Hersek haritası çizdi. Onun çizdiği haritayı, ben kopya çekerek dahi çizemezdim. O günden sonra, bir daha hiçbir zaman hazırlanmadan Davutoğlu'nun yanına gitmedim. Bir daha hiçbir zaman, iyice düşünmeden ona bir şey söylemedim.'
- 'Bizi kendi öz evladı gibi gördü'
Başbakan Davutoğlu'nun Malezya'da çalıştığı dönemde Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde hukuk eğitimi alan Al Jazeera Balkans Müdürü Edhem Foço da Malezya'ya gittiklerinde Davutoğlu'nun kendilerini öz evladı gibi kabul ettiği, onlarla birlikte vakit geçirdiğini, futbol oynadığını ve pikniğe gittiklerini söyledi.
Davutoğlu'nın sahip olduğu karizma, bilgi ve öğrencilere yaklaşımının kendisini farklı kıldığını anlatan Foço, sadece eski Osmanlı coğrafyasından gelen öğrencilerin değil, tüm öğrencilerinin Davutoğlu'nu çok sevdiğini kaydetti.
Foço, Davutoğlu'nun o dönemde üzerlerinde bıraktığı etkinin uzun yıllar sürdüğünü belirterek, 'Bosna'da savaş vardı. O dönemde Malezya'da bulunan Boşnaklar, bir nevi yetim gibiydik. O bizim bababımız olmuştu' dedi.
Foço, Davutoğlu'nun Türk dış politikasında doğrudan etkili olmaya başladığı 2002 yılından bu yana yaşanan olumlu gelişmelerin, Bosna Hersek'te de hissedildiğini belirterek, 'Türkiye ekonomik ve siyasi anlamda ne kadar güçlü olursa, bu Bosna Hersek'i de olumlu etkiliyor' diye konuştu.
'Davutoğlu bizim mentorumuzdu, bugün de mentorumuz olmaya devam ediyor' diyen Foço, 'Onun, dünya üzerindeki en yoğun dışişleri bakanı olduğunu düşünürsek, çok sık olmamakla birlikte hala görüşüyoruz. Saraybosan'ya ne zaman gelse, danışmanları aracılığıyla bize haber gönderir, vakti olduğunda oturup sohbet ederiz, ona akıl danışırız' ifadesini kullandı.
Davutoğlu ile yaşadığını bir anısını paylaşan Foço, şunları kaydetti:
'1993 yılı Mart ayında, 14 yaşındaki kız kardeşim Bosna'da devam eden savaşta yaşamını yitirmişti. Davutoğlu ile o dönemde Malezya'da bulunan Mustafa Ceriç, ailemle irtibat kurmam ve haberi babamdan duymam için çok çabaladı. Davutoğlu, bir sabah üniversiteye geldi. Beni çağırıp, 'Hadi Edhem gel biraz gezelim' dedi. Evine gittik, yemek yedik. Sohbet ederken, hayatımız boyunca bazı kayıplarımızın olabileceğini, bunu metanet ile karşılamamız gerektiğini söyledi. Daha sonra bana evimizin yakınına bir bomba isabet ettiğini ve kız kardeşimin yaralı olduğunu söyledi. Sonra, Ceriç'in evine gittik. Ancak telefonla Bosna'ya ulaşmak imkansızdı. Sonunda Davutoğlu, beni bir kenara çekerek, kız kardeşimin aslında bir önceki gün hayatını kaybettiğini söyledi. Bana o gün verdiği desteği ve teselliyi hiçbir zaman unutamam.'
- 'Bosna'ya yakından ilgileniyordu'
Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde Halkla İlişkiler eğitimi alan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Genel Sekreteri Emir Hacikaduniç de Davutoğlu ile tanışmasına, onun Bosna Hersek'e olan yakın ilgisinin neden olduğunu söyledi.
Davutoğlu'nun o dönem savaşın yaşadığı Bosna Hersek ile yakından ilgilendiğini anlatan Hacikaduniç, 'Bizimle sık sık konuşur, Bosna'daki en son gelişmeleri sorardı' dedi.
'Davutoğlu bizim babamız gibiydi' diyen Hacikaduniç, Davutoğlu'na dair şunları söyledi:
'Evimizden uzak, bir nevi sığınmacılar gibiydik. Ailemizden haber alamıyorduk. İşte bu zor günlerde o bizim ebeveynimiz olmuştu. Bizimle sohbet ediyor, bizi koruyor, bir ebeveyn gibi bizlere nasihatler veriyordu. O bize sadece uluslararası ilişkiler dersi veren bir hoca değildi. O bize yaşama dair dersler veriyordu. Nasıl sorumluluk sahibi, topluma faydalı birey olacağımızı öğretiyordu. Eğitimimizi tamamladıktan sonra ülkemize dönmemizi, ülkemiz için iyi işler yapmamızı tavsiye ediyordu.'
Hacikaduniç, Davutoğlu ile ilk tanıştığında özellikle tarih bilgisine hayran kaldığını anlatarak, Davutoğlu'nun bir Bosnalı'dan daha fazla Bosna tarihini, bir Saraybosnalı'dan daha fazla Saraybosna tarihini bildiğine dikkati çekti.
'Davutoğlu, akademisyen olarak kalsaydı, Türk dış politikası bir sınırda kalırdı' diyen Hacikaduniç, Davutoğlu ile birlikte Türkiye'nin dış politika vizyonunun da genişlediğini vurguladı.
Bir dönem Bosna Hersek'in Tahran büyükelçiliği görevini de yürüten Hacikaduniç, uluslararası ilişkiler ve diplomasinin her zaman ilgisini çektiğini ve bu alanda Davutoğlu'dan çok şey öğrendiğini belirtti. Hacikaduniç, Tahran'daki görev süresi boyunca Davutoğlu ile kimi zaman Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğinde, kimi zaman da düzenlenen çeşitli uluslararası konferanslarda bir araya geldiğini aktardı.
- 'En önemli iki özelliği; bilgili ve adanmışlık'
İslam Hukuku eğitimi almak üzere Malezya'ya gittiği 1990'lı yılların ortalarında, o dönemde orada çalışan Davutoğlu ile tanıştığını anlatan Saraybosna Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Alibaşiç de Davutoğlu'nda ilk fark ettiği iki özelliğinin 'bilgili ve adanmışlık' olduğunu söyledi. Davutoğlu'nun bu iki özelliği ile kariyeri boyunca dersine giren onlarca akademisyenden ayrıldığını anlatan Alibaşiç, bu nedenle Davutoğlu'nun üzerinde en fazla etki bırakan hocalarından biri olduğunu kaydetti.
Alibaşiç, Davutoğlu'nun kendisi için bir hocadan çok 'örnek aldığı bir şahsiyet' olduğunu belirterek, 'O, üzerimde çalıştığım konulara farklı bir yaklaşımla bakmamı sağladı. Medeniyetlerin başarılarına ve başarısızlıklarına farklı bir gözle bakmamı sağladı' dedi.
Davutoğlu'nun sahip olduğu üç önemli özelliğin, onun başarılı bir başbakan olabileceğinin göstergesi olduğunu anlatan Alibaşiç, sözlerini şöyle tamamladı:
'Davutoğlu, İslam dünyası, uluslararası ilişkiler, ekonomi, siyaset ve tarih konularında inanılmaz bilgisi olan biri. Davutoğlu, her zaman işbirliğine açık olan biri. Hiçbir zaman kendini diğerlerinden büyük görmeyen, kendine düşman edinmeyen biri. Her zaman sevilen biri oldu. Son olarak da Davutoğlu, çok çalışan biri. İşte bu üç özelliğinin onun başarılı bir başbakan olacağının garantisi olduğunu düşünüyorum.'