Maliki liderliğindeki Dava Partisi, Irak'ta 2006 ve 2010'daki genel seçimlerden birinci parti olarak çıkarak gerek Şii gruplar gerek Irak siyaseti içindeki öncü rolünü pekiştirmişti. Irak'ın içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal karmaşa, halkın güçlü bir lider profili olarak Maliki'ye yönelmesinde etkili olmuştu. Ancak Maliki'nin geçen süre zarfında merkezi yönetimi güçlendirme ve otoriterleşen politikalarında ısrar etmesi, ilk olarak ülkenin kuzeyinde özerk yönetimleri bulunan Kürtler'le ilişkilerini çıkmaza sürükledi.
Maliki'nin Irak'ı son dönemde krize sürükleyen en önemli hamlesi ise Sünnilere yönelik dışlayıcı politikaları oldu. Bu nedenle, Sünni Arapların yoğun olarak yaşadığı orta Irak'taki Musul, Selahaddin, Kerkük, Anbar ve Diyala vilayetlerinde Şii grupların hakimiyetindeki merkezi hükümete yönelik huzursuzluklar uzun zamandır sürüyor.
Sünni topluluklar, hükümeti "mezhepçi politikalar izlemek, siyasi temsillerini kısıtlamak, yerel yönetimi etkisizleştirmek, kendi bölgelerine yatırım yapmayarak cezalandırmak, artarak devam eden işsizlik ve yoksulluk sorununa duyarsız kalmak, şiddeti durdurmamak ve terörist gruplara karşı güvenlik önlemleri almamak" gibi gerekçelerle suçluyor.
Şii koalisyonu arkasına alarak iki dönem boyunca ülkeyi katı bir şekilde yöneten Maliki, Irak ordusunu ve ABD'nin desteğini iyi kullanarak hem Sünni bölgelerindeki silahlı direnişi hem de bazı Şii milisleri bastırdı. Ancak El-Kaide bağlantılı Selefi görüşlü grupları tamamen ortadan kaldıramadı.
Böylece ABD'nin 2007 yılında uygulanan ve General Petraus Planı olarak da bilinen projeyle siyasal sisteme dahil ettiği Sünniler yeniden dışlanmış oldu. Irak'taki IŞİD ilerlemesinin en büyük nedenlerinden birinin, ABD'nin 2007'de yanına almayı başardığı Sünni güçlerin, Maliki tarafından dışlanmasıyla ortaya çıkan yeni güç boşluğu olduğu ifade ediliyor. Baas Partisi'nin devrilmesiyle silahlı direnişe geçen Sünni Arapların 2006-2007'de zirve yapan muhalefetleri, Petraus Planı'yla yumuşamıştı.
- İran tutum değiştirdi
Maliki'nin Bağdat'da güçlü bir lider profili sergilemesi ve mezhepsel duruşunu açıkça göstermesi İran tarafından uzunca bir süre desteklendi. Ancak Kürtlerin son dönemde bağımsızlık yönünde daha güçlü bir irade ortaya koyması ve IŞİD'in kısa sürede Sünni kuşaktaki destek alanını genişletmesi, İran açısından da alarm zillerin çalmasına neden oldu.
IŞİD'in ilk saldırılarında ABD'den gelen kapsayıcı hükümet çağrıları ve Maliki'nin gitmesini ima eden çağrılar yapılırken, İran buna karşı çıkmıştı. Bununla birlikte, birkaç haftalık süre zarfında Maliki'nin durumu toparlayamayacağının belli olması, İran'ın tavrının da değişmesine neden oldu.
Irak Cumhurbaşkanı Fuat Masum'un, hükümet kurma görevini Abbadi'ye vermesini ABD açıkça desteklerken, İran'dan da ilginç bir açıklama geldi. Tahran yönetimi de Abbadi konusunda ABD'ye benzer bir tutum takındı. İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Irak'ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Haydar el-Abbadi'yi desteklediklerini açıkladı.
- "İran, işine gelmediği için Maliki'nin arkasında durmadı"
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bayram Sinkaya, Maliki'nin arkasında hep İran'ın olduğu varsayımıyla hareket edilmesinin yanlış olacağını belirterek, "İran, sadece Maliki'ye yatırım yapmıyor, bütün gruplarla ilişkilerini sürdürüyor" değerlendirmesinde bulundu.
İran'ın seçimlerden önce Maliki'ye bir alternatif bile araştırdığına işaret eden Sinkaya, "Ancak seçim sonuçlarına göre Maliki en yüksek oyu aldı. Hem Maliki'nin seçimlerden güçlenerek çıkması hem de seçimlerden kısa bir süre sonra Irak'ın yeniden istikrarsızlığa sürüklenmesi İran'ın opsiyonlarını azalttı" diye konuştu.
Sinkaya, Maliki'nin daha Arap milliyetçisi bir tutumu olduğuna değinerek, diğer taraftan ABD ile ilişkileri dengelemek gibi zor bir misyonu olduğunu kaydetti. Sinkaya, şu değerlendirmelerde bulundu:
"(Maliki) İranlılar'a göre ABD'ye, ABD'ye göre ise İran'a yakın durdu. Öyle olunca iki tarafın da pek istediği bir aday değildi. Maliki'nin dışlayıcı politikaları da İran'ın işine gelmedi. İran daha önce bu konuda kendisini uyardı. Irak'ın parçalanması İran'ın işine gelmediği için Maliki'nin arkasında özellikle durmadı."
- "İranlılar Malikisiz çözüme ikna oldu"
Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Başkanı Veysel Ayhan da Maliki'nin bir başarısızlığı söz konusu olduğunu ifade ederek, "Malikisiz bir çözüm konusunda İranlılar'ın ikna olduğunu" söyledi.
Maliki'nin "Şii halkı koruyabilme kapasitesinden yoksun olması nedeniyle ayrıca Kürtler'in de Şii ittifaka girebilmesi ve ortak mücadele edilebilmesi için Maliki'nin gitmesi gerektiği" görüşünü ifade eden Ayhan, "Maliki bir anlamda günah keçisidir ama sorumluluğu da vardır. Dolayısıyla Maliki başarısız bir liderdir" şeklinde konuştu.
Ayhan, Abbadi'nin yönetime gelmesinin "yeni bir dönem" olarak değerlendirilebileceğini ve bunun "Bağdat'ın yeniden meşruiyet kazanması" anlamına geleceğini kaydetti.
Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Erkmen ise "Abbadi'nin İran'a bağımlılığının devam edeceğini" söyledi. Erkmen, "İran, politikalarını devam ettirecek ve ülkedeki siyasi krizi aşacak lidere destek verecektir. ABD'nin perspektifi de çok farklı değil. Maliki artık tutunamayacağı için desteği çektiler" değerlendirmesini yaptı.