İyimaya ve Kuzu AA muhabirinin, Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan'ın milletvekilliğinin sonaermesiyle ilgili sorularını cevaplandırdı.
TBMM üyesi bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilmiş olması halinde doğacak hukuki sonuçlar konusunun, Anayasa seviyesinde düzenlendiğini anımsatan Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, seçilenin partisi ile ilişiğinin kesilmesi ve Meclis üyeliğinin sona ermesinin esas olduğunu ifade etti. İyimaya, şöyle konuştu:
"Ancak seçilme, fiilinin veya hukuki durumun hangi anda gerçekleştiği ya da tamamlanmış sayıldığı hususu, Anayasa seviyesinde cevaplandırılmamıştır. Amaçsal yorum ilkeleri, benzeri kurumlardaki Anasayal düzenleme ve Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin özel yasa birlikte değerlendirildiğinde seçilmenin tamamlandığı anın; seçim mazbatasının büyük Genel Kurul'da Cumhurbaşkanımıza tevdi edildiği ve Cumhurbaşkanımızın yeminini eda ettiği anda gerçekleşeceği sonucunu ortaya koymaktadır.
Bu zahmetli yorum, yemin anına kadar Parlamento üyeliğinin ve Başbakanlığın devam edeceği anlamına gelmektedir. Elbette ki bu konuda birden fazla yorum yapılabilir. Düzenlemenin mahiyeti, farklı yorumlara elverişli olabilir. Bana göre, ortada bir sorun yoktur."
- "Bu hüküm zamanı göstermiyor"
Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, konuyla ilgili tartışma ve yorumların Anayasanın "Cumhurbaşkanı'nın nitelikleri ve tarafsızlığı" içerikli 101. maddesi üzerinden yapıldığının hatırlatılması üzerine, bu hükmün zamanı göstermediğine dikkati çekerek, "...'partiyle kesilir' diyor ama 'seçildiği gibi değil, seçilen kişinin' diyor" ifadesini kullandı.
Orada yanlış bir yorum yapıldığına işaret eden Kuzu, şöyle devam etti:
"Bir defa 'cumhurbaşkanı seçildiğinde partiyle bağı kesilir, milletvekilliği sona erer, başbakanlığı biter' dediğinizde bu Türkiye'de iki tane cumhurbaşkanı olacak demektir. İmza atma yetkisine sahip iki cumhurbaşkanı. Bu süre içerisinde 10, 15 gün, seçildikten sonraki o süre içerisinde eğer başbakanlığı, milletvekilliği biter ise iki cumhurbaşkanı olmayacağına göre de hiçbir güvencesi olmayan birisi ortaya çıkacak. Yani dokunulmazlık bakımından, başka bakımlardan hiçbir güvencesi olmayan birisi, bir vatandaş konumu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla o boşluğu kaldırmaz."
"Bağı kesilir" hükmünün lafzında problem çıktığını ve bunun farklı yorumlandığını yineleyen Kuzu, şunları kaydetti:
"(Seçildiğinde kesilir) diyen de var, 'daha sonra' diyen de var. Söz olarak, cümle olarak, şekli olarak böyle farklılık olunca o zaman hukukta şuna gidilir; böyle bir hüküm neden konmuş, bu hükmün amacı ne? Amacına bakılır. Amacı nedir? Görevi başında olan bir cumhurbaşkanı işlemleri yaparken, imza atarken tarafsız olması, partiler üstü olması gerekiyor. Şu anda böyle bir icraat yok ki, buna ihtiyaç duyulsun. Yani ayrılmasını gerektirecek imza attığı yok, icraat yaptığı yok, cumhurbaşkanı olarak herhangi bir işlem yaptığı yok. O zaman pratikte bir faydası yok. Sonuç olarak 101. maddenin çerçevesine baktığımızda ayın 28'inde mazbatasını alır, o mazbatadan sonra Meclis'te yemin eder ve aynı gün göreve başladığı andan itibaren de istifa durumu gerçekleşir. Bu hüküm ancak o zaman icra eder, şu anda pratik bir anlamı yok."
