Bakan Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
İsrail'in Filistin topraklarını kendisine ait topraklarmış gibi görerek insanlık vicdanına sığmayan yöntemlerle Filistin halkına saldırdığını dile getiren Davutoğlu, Türkiye'nin daha önceki tecrübelerinden de hareketle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi çeşitli kanallarda çalışmaya başladıklarını ifade etti.
Ateşkesin ancak çift taraflı ilan edildiğinde anlamlı olacağının altını çizen Davutoğlu, "Mısır ile İsrail birlikte istişare ederek kara harekatından bir müddet sonra ateşkes ilan ettiler, biz o zaman da söyledik: 'Ateşkesin aktörleri müzakereye katılmamışlarsa bu ateşkesin sürdürülebilir olması mümkün değil" diye konuştu.
"Hamas'ı yok saymak, Hamas'ı devre dışında tutmak, Gazze halkının iradesini yok saymak ve müzakereyi sadece İsrail ve Mısır arasında yürüyen bir süreçmiş gibi görmek şu ana kadar ateşkesin gecikmesinin en önemli sebeplerinden birisi" diyen Davutoğlu, Mısır'ın önemli bir role sahip olduğunu ve Mısır'a karşı olmadıklarını ancak gerçek mücadeleyi yürüten güç olan Hamas'ın gözardı ederek ateşkese varılamayacağını söyledi.
Sanki "Türkiye'nin ateşkese karşı olduğu" gibi bir algı oluşturulduğuna işaret eden Davutoğlu, "Bizim bildiğimiz bir şey var. Ateşkes ancak gerçek taraflarla olursa yürür" ifadesini kullandı.
Hamas'ın çok "otoriter bir yapı olduğu ve başındaki ne derse onun izlendiği" şeklinde yanlış bir algı olduğunu kaydeden Davutoğlu, Hamas'ın çok değişik görüşleri barındıran bir yapı olduğunu kaydetti. Hamas lideri Halid Meşal'in herkesle istişareye önem veren bir bakışı olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, "Hamas bir uluslararası kurtuluş hareketi olarak organize edilmiştir. Herhangi bir yabancı savaşçı yok Gazze'de. Gazzeliler kendi topraklarını savunmak için, kendi onurlarını savunmak için mücadele ediyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, Katar'da yürütülen ateşkes çabaları konusunda da bilgi vererek, Mısır ve İsrail'in talebinin önce ateşkes yapılması daha sonra konuların tartışılması şeklinde olduğunu ancak ateşkes yapıldığında oluşacak statüko nedeniyle Hamas'ın çekinceleri olduğunu söyledi.
Hamas'ın yeni bir statüko oluşmadan önce süreçte olup kanaatlerini ifade etmek ve oluşacak yeni statükoda belirleyici olmak istediğini belirten Davutoğlu, Hamas'ın 2011'deki anlaşmaya dönülmesi talebinde bulunduğunu aktardı.
Davutoğlu, dün akşam itibarıyla saat 08.00'de müzakere taraflarının hep beraber sürdürülebilir ateşkesi ilan etmek için prensip kararına vardıklarını ve ABD tarafına gönderilmek üzere nihai dokunuşları yaptıkları sırada İsrail'in ateşkesi reddettiğini açıkladı.
İsrail'in ateşkes metnini reddetmesi üzerine ikinci bir plana geçtiklerini belirten Davutoğlu, "Bu sefer dedik 'bari geçici ateşkes ilan edelim.' Önce 24 saat üzerine konuştuk. İsrail ona da karşı çıktı. 12 saate indi. 12 saatlik bir ateşkesi onlar Kahire'de ilan etti biz de destek beyan ettik. Hamas da bu ateşkesi kabul ettiğini söyledi" diye konuştu.
"İsrail'in ateşkesi istediği fakat Hamas'ın reddettiği" yönünde yanlış bir algının var olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Hamas gerçek bir ateşkesi reddetmiyor ama İsrail gerçek bir ateşkese yaklaşıldığında kendi çıkarlarına uymadığını düşündüğü bir ateşkesi reddediyor" dedi.
Türkiye ve Katar'ın barışı engellediği gibi bir kanaatin de yayılmaya çalışıldığını aktaran Davutoğlu, "Aksine gece ve gündüz ne kadar yoğun bir çaba sarf ettiğimiz aşikar. Biz barış istiyoruz ama bu onurlu bir barış olmalı. İsrail'in istediği zaman ikinci sınıfı gördüğü diğer insanlara dönük her türlü muameleyi yapabileceği, onların ise direnme hakkının bile olmadığı bir barış istemiyoruz" ifadelerini kullandı.
Dünkü metnin herkese hakkını veren adil bir ateşkes olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Şimdiki hedefimiz 12 saatlik ateşkesi 24 saate çıkararak yani 24 saatlik ateşkesler, dilimler halinde en azından Ramazan Bayramı süresince bir ateşkesi temin etmek ve bu arada da kalıcı bir ateşkes için neler yapılabileceğini konuşmak" dedi.
Davutoğlu, "Türkiye'nin Hamas'a gereğinden fazla yakın davrandığı" yönünde eleştiler olduğunun hatırlatılması üzerine, söz konusu eleştirinin süreci bilmeyen, sürecin nasıl işlediğini, Ortadoğu'daki dengeleri hesap edemeyenlerin oturdukları köşeden yaptıkları afaki yorumlar olduğunu söyledi. "Hamas'a Hamas olduğu için destek vermiyoruz. Hamas, Filistin Davası'nı sahiplendiği için destek veriyoruz" ifadesini kullanan Davutoğlu, Filistin Davası'nın arkasında durdukları gibi Filistin Davası'na kim sahip çıkarsa onun da arkasında duracaklarını söyledi.
Bakan Davutoğlu, Ortadoğu'ya bataklık benzetmesi yapıldığı yönündeki bir soruya şu karşılığı verdi:
"Ortadoğu'ya bataklık olarak bakamayız. Bunlar bizim değil 500 yıl, 100 yıl önce dedelerimizin savunduğu topraklar. Yemen Türküsü'nü söyleyip de sonra Yemen şehitlerine hakaret edercesine buralar bataklık demek, Gazze'yi düşünüp Şucaiyye'de şehit düşenleri hatırlamadan bataklık demek, Kerkük'le ilgili her gün nutuk atıp, Türkmenler meselesi ne kadar istismar ediliyor bugünlerde, sonra buraya dönüp bataklık demek. Birileri burayı bataklık haline getirmeye çalışıyor. Bizse burasını bir gül bahçesi yapmaya çalışıyoruz. Daha önceki dönemde, Arap Baharı ve bu kargaşadan önceki dönemde bunu var olan muhatap devletlerle ilişki kurarak yapmaya çalıştık. Şimdi nerede bir yangın varsa oraya koşup, yetişip söndürmeye ve çözmeye çalışıyoruz ve herkes vicdanına sorsun, bu yangınlara koşan kim?"
Davutoğlu, Gazze ve Filistin'in yanında bölgesel konularda gösterdikleri hassasiyetlerin seçim yatırımı olarak değerlendirildiğiyle ilgili bir soru üzerine AK Parti ve Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar vermek için olmadık senaryoların gündeme getirildiğini söyledi.
"Bunlar kendileri hiçbir zaman samimi olmadıkları için, hiçbir davayı samimiyetle savunmadıkları için hep hesap içinde oldukları için bizi anlayamıyorlar, anlamalarını da bekleyemeyiz" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Ne zaman bir mesele varsa biz onu sahiplendik ama tabii hep şöyle yapanlar: İsrail'e çiçek atıp Filistin'i hiçbir zaman açıkça desteklemeyenler, Türkiye'de iktidar olmanın yolunun İsrail'den geçtiğini, İsrail memnun edilirse Türkiye'de iktidar olunabileceğini düşünenler ki bunların arasında bu 'paralelci' dediğiniz yapılar da var. Hep onların gönlünü kazanmaya çalıştılar. Filistin'le ilgili samimi hiçbir adım atmadılar. Hala bir taziye, İsrail'e açık bir tenkit görebiliyor musunuz yayınlarında? Onları vicdana çağırıyorum. Onları tarihi hatırlamaya çağırıyorum. Her şeyi unutsalar onları Mescid-i Aksa'nın ve bütün o kültürü bize miras bırakan, bütün Kudüs'teki islam medeniyetini miras bırakan Hz. Ömer'in, Selahaddin Eyyubi'nin, Kanun-i Sultan Süleyman'ın, Sultan Abdülhamid'in mirasına sahip çıkmaya çağırıyorum. Biraz onları düşünsünler. Onların şahs-ı manevilerini tahayyül etsinler ve o şahs-ı manevi ile konuşsunlar. Bir kaç İsrailliden veya İsrail yanlısı Neoconcu, Amerika'ya çöreklenmiş Neoconculardan övgü alabilmek için bütün o tarihe ihanet etmesinler. O ihanet içinde oldukları için bizim istismar içinde olduğumuzu zannediyorlar. Seçim ne olursa olsun, seçimin neticesi, öncesi, sonrası... Ne Sayın Başbakanımızın zihninden, ne benim ne de AK Parti kadrolarının zihninden bir an bile Filistin'deki küçük bir çocuğun bırakın kanını, gözyaşını bile bin seçime feda etmeyiz biz. Bunu bizi tanıyanlar bilir."