Mektuba imza atanlar arasında İtalya Cenova Üniversitesi'nden Prof. Dr. Paola Manduca, İngiltere Oxford James Lind Kütüphanesi'nden Sir Iain Chalmers, Londra King's College Psikiyatri Enstitüsü'nden Prof. Dr. Derek Summerfield ve Kuzey Norveç Üniversite Hastanesi Acil Tıp Kliniği Başkanı Prof. Dr. Mads Gilbert bulunuyor.
Saygın tıp dergilerinden The Lancet'te kaleme alınan açık mektupla Gazzelilere destek veren doktorlar, İsrail'in saldırılarını sert bir biçimde kınayarak tüm meslektaşlarını Gazze'de yaşanan katliamı kınamaya ve bu katliamı engelleme amacıyla tepki göstermeye çağırdı.
Mektupta, Gazze'deki durumu detaylı bir biçimde aktaran, hayatlarını insanların sağlık ve yaşamlarını korumaya adamış kişiler olarak, Gazze'de neler yaşandığından haberdar olduklarını belirten doktorlar, İsrail'in Gazzeli sivillere saldırarak yaptığı katliamı, teröristleri cezalandırmak bahanesiyle örtbas etmeye çalıştığını ifade etti.
Mektupta, 2006 yılından beri karadan ve denizden abluka altında olan Gazze'nin İsrail ve Mısır'ın kontrolü altındaki bir açık hava hapishanesi olduğu, Gazzelilerin kontrol noktalarından geçmeden Gazze dışına çıkamadığı, hasta ve yaralıların tedavi görmek için dahi Gazze'den çıkamadığı, Gazze Şeridi'ne yemek, ilaç ve hayati ihtiyaçların birçoğunun girişinin yasak, ürettiklerini ihraç edemeyen Gazzelilerin gelirlerini sağlamaktan mahrum, Gazze nüfusunun yüzde 75'inin BM'den gelen gıda yardımına muhtaç olduğuna dikkati çekildi.
Doktorlar, 2008-2009'daki Dökme Kurşun Operasyonu'nda kullanılamaz hale gelen bölgedeki birçok okul, ev, fabrika binası ve altyapının, inşaat malzemelerinin Gazze'ye girişinin engellenmesi nedeniyle yeniden inşa edilemediğini belirterek Gazze'de işsizliğin had safhada olduğunu aktardı.
Tüm bu zor koşullara rağmen, Gazzeliler ve siyasi liderlerinin aralarındaki ayrılıkları ulusal birlik hükümeti kurarak aşmaya çalıştıklarını ifade eden doktorlar, uluslararası kamuoyunun tanıdığı bu uzlaşmanın İsrail tarafından reddedildiğini anımsattı.
İsrail saldırılarının terörü yok etmek bahanesi altında Gazze ve Batı Şeria arasında büyüyen Filistin birliğini ortadan kaldırmayı hedeflediğini vurgulayan doktorlar, Gazze'deki sivillerin Hamas'ın rehinesi olmadığını, gerçekte Gazze Şeridi'nin İsrail ve Mısır tarafından hapishaneye çevrildiğini belirtti.
Doktorlar, saldırılarda ölenlerin çoğunu kadın ve çocukların oluşturduğuna, İsrail'in saldırılarla tüm Gazzelilerin ruhlarını ve zihinlerini yaralayarak direnişi kırmaya çalıştığına işaret ederek Gazzelilerin saldırıya karşı direnmelerinin nedeninin sadece normal bir hayat yaşama isteği olduğunu ve Gazze Şeridi'ndeki insanlık dışı koşulları kaldırma fırsatı vermeyen geçici bir ateşkesi bu nedenle reddettiklerini kaydetti.
Son 14 gündür karadan ve havadan saldırı altında olan Gazze'nin kuzeyindeki 60 binden fazla sivilin evlerini terk etmesinin istendiğini belirten doktorlar, merkezi ve güneyi ağır bombardıman altında olan Gazze'de bu kişilerin gidecek yeri olmadığını ifade etti. Doktorlar, Gazze'de sığınılabilecek tek yerin BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'nun (UNRWA) okulları olduğunu ancak onların da daha önce hedef alınmasıyla çok sayıda sivilin öldüğünü bildirdi.
Doktorlar, askeri hedef olmayan hastaneler, klinikler, ambulanslar, camiler, okullar ve basın binalarını bombalamaktan çekinmeyen İsrail'in, Gazze'nin en büyük hastanesi el Şifa'ya saldırmasından endişe edildiğini aktardı. Binlerce kişinin evleri bombalanarak evsiz bırakıldığını hatırlatan doktorlar, bu saldırıların Filistinlilerin ruhlarını ve bedenlerini yaralayarak ve evlerini yok edip tekrardan inşa edilmelerini engelleyerek gelecekteki yaşamlarını imkansız kılmayı hedeflediğini belirtti.
Doktorlar, İsrail'in saldırılarında sivilleri ve çocukları vurmaktan kaçındığının yalan olduğunu, İsrail'in davranışlarının mesleki ahlak ve çabalarına olduğu kadar insanlık, zeka ve haysiyetlerine hakaret olduğunu vurguladı.
Bu sınırsız süre, kapsam ve yoğunluktaki acımasız saldırının acilen durdurulması gerektiğine işaret eden doktorlar, İsrail'in gaz kullandığının teyit edilmesi durumunda bunun savaş suçu olduğuna dikkati çekti. Doktorlar, böyle bir eyleme Avrupa'nın, İsrail ile yapılan tüm işbirliği ve ticaret anlaşmalarını durdurarak ciddi yaptırımlarla karşılık vermesi gerektiğinin altını çizdi.
İsrail'in acil servislerdeki doktorları tehdit ettiği, uluslararası yardım konvoylarının Gazze'ye girişini engellediği ve katliamlarına devam ettiğini ifade eden doktorlar, insanlığa karşı işlenen bu suçlara karşı sessiz kalamayacaklarını belirtti.
Mektubun ulaştığı kişileri de tepki göstermeye çağıran doktorlar, Gazze'nin dünyanın en büyük ve sofistike ordularından biri tarafında kuşatılarak yok edildiğini, Gazze'nin her karışının silah artıklarıyla zehirlenerek gelecek nesiller için tehdit oluşturduğunu kaydetti.
Batılı akademisyenlerin İsrailli meslektaşlarını hükümetlerinin işlediği bu savaş suçlarını protesto etmeye çağırdığı açık mektuba da değinen doktorlar, İsrailli akademisyenlerin sadece yüzde beşinin buna destek vermesi karşısında dehşete düştüklerini, bundan, büyük bölümünün Gazze'de işlenen suça ortak olduğu çıkarımının yapılabileceğini ifade etti.
Doktorlar ayrıca Avrupa ve Kuzey Amerika'daki kendi hükümetlerinin de bu suça ortak olduğunu, uluslararası kurumların ve örgütlerin bu katliamı durdurmada aciz kaldığını vurguladı.