Dolar

34,8675

Euro

36,6715

Altın

3.017,63

Bist

10.111,66

2. Uluslararası Kafkasya Konferansı

2. Uluslararası Kafkasya Konferansı

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-21 08:54:37

2. Uluslararası Kafkasya Konferansı
İnsani Müdafa ve Kardeşlik Derneği (İMKANDER) Genel Başkanı Murat Özer, Kafkas haklarının büyük bir soykırım yaşadığını belirterek, "Talebimiz, 21 Mayıs 1864'ün, dünya çevreleri ve dünyaya yön veren devletler tarafından 'Büyük felaket yılı' ilan edilmesi ve Kafkas soykırımının tanınmasıdır" dedi.

Dünyanın çeşitli ülkelerine dağılan Çeçen, Çerkez, Dağıstanlı, Tatar ve Türk soylu Kafkas halklarının temsilcileri, Çerkez sürgününün 150. yılı nedeniyle Barcelo Eresin Otel'de düzenlenen "2. Uluslararası Kafkasya Konferansı"nda bir araya geldi.

Konferansın açılışında konuşan Özer, 21 Mayıs 1864'te, gerçek anlamda bir soykırım yaşandığını ifade ederek, bu tarihten itibaren Kafkas halklarının dünyanın farklı bölgelerine dağılmak zorunda kaldığını anlattı.

Bu tarihte askeri kalmayana kadar mücadele eden İmam Şamil'in ateşkes ilan ettiğini dile getiren Özer, "Bu tarih, Rus ordusu ve Rus generallerinin Soçi'ye gelerek, bir daha asla Kafkas topraklarında Müslümanın yaşamayacağını ilan ettikleri, Kafkas topraklarının Rusya'nın kabul edildiği gündür. O günden itibaren Çerkez kavimlerinin bir çoğu, 100 bine yakın Ubıh'ların tamamı, Anadolu'ya hicret etmek zorunda kalmıştır. 4 milyona yakın insan göç etti. Soykırımda 500 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini bağımsız tarihçiler ifade etmektedir" diye konuştu.

Özer, Kafkas topraklarının birkaç gün içinde yüz binlerce Rus askeri tarafından işgal edildiğini, bazı kavimlerin tamamen silindiğini, bunun dünyada hiç bir toplumun başına gelmeyecek kadar büyük bir felaket olduğunu ifade ederek, "Kafkas hakları, Çeçeni, Çerkezi, Dağıstanlısıyla bu büyük soykırımı yaşadı. Talebimiz, 21 Mayıs 1864'ün, dünya çevreleri ve dünyaya yön veren devletler tarafından 'Büyük felaket yılı' ilan edilmesi ve Kafkas soykırımının tanınmasıdır" ifadelerini kullandı.

- "Konferans umut ışığı oldu"

Konferansın birincisini 2012'de yaptıklarında büyük etki yaratacağını tahmin etmediklerini dile getiren Özer, 150 yıldır yapılan etkinliklerin anma toplantıları şeklinde olduğunu, acıların telafi edilmesi için ortaya bir şey konulmadığını kaydetti.

İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, 2012'nin ise dönüm noktası olduğunu ifade ederek, bu nedenle de Rusya'nın önce Türkiye'ye nota verdiğini, ardından da Türkiye'yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne şikayet ettiğini söyledi.

Rusya'nın Kafkasya halklarını iki temel konuda tercih yapmak zorunda bıraktığını aktaran Özer, şöyle devam etti:

"İşbirliği yapıp kendisine teslim olunmasını, boyun eğilmesini istiyor. Yahut diyor ki, 'Sizi dünyada marjinalize ederim, terörist olarak tanıtırım, siz hiçbir şekilde ses çıkartamazsınız. Bütün dünya sizi kendi vatanını, toprağını, dinini savunan insanlar olarak değil, gözü dönmüş teröristler olarak tanır.' Bu, Kafkasyalı Müslümanlara, küresel güçlere şunu gösterdi. Hayır. Kafkasyalı muhacirler dünyanın farklı yerlerine göç etmiş olabilir. Onlara şöyle bir umut ışığı oldu. 'Bizler davamızı, inancımızı akademik, siyasi ve tarihi anlamda da anlatabiliriz. Her türlü aracı kullanarak işgalci Rus emperyalizmine karşı ayakta durabiliriz.' Bu konferans bunun ufak bir adımıdır. İnşallah Kafkas halklarını ortaya koydukları iradeyle çok daha ileri bir noktaya ulaşacaktır."

- "Bağımsız, birleşik Kafkasya"

İlk konferansta yayımladıkları deklarasyonun bütün Kafkas haklarının ortak iradesini temsil ettiğini belirten Özer, deklarasyonda, etnik milliyetçilik yerine "Kafkas halkıyız" denildiğini, her ne olursa olsun Amerika'nın ve Rusya'nın dayattığı çözüm önerilerine karşı olduklarını, Müslüman, tam bağımsız birleşik bir Kafkasya talep edildiğini kaydetti.

Bunun Rusya'daki bütün hesapları alt üst ettiğini belirten Özer, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu ortaya konulmuş irade aynı zamanda Kafkasya'daki Kadirov gibi işbirlikçi idarelerin de çözüm önerilerinin gerçek bir çözüm önerisi olmadığını, sadece teslimiyet anlamına geldiğini ifade ediyor. Bu sebeple Çeçenistan'ın ya da başka bölgelerin şehirlerine camiler inşa edilmesi ya da başka şeyler yapılması gerçekte hiç bir şeyi değiştirmiyor. Rus bayrakları orada dalgalandığı, buraya gelen Kafkasyalılar Rus pasaportu taşıdığı sürece Kafkas halkları mücadelesine yılmadan devam edecektir."

- "Birleşince başaracaksınız"

Açılışın ardından yapılan konferansın moderatörü Finlandiyalı insan hakları aktivisti Mikail Storsjo, etkinliğin Kafkasya halklarını birleştirecek başarılı bir çalışma olduğunu belirterek, "Kafkaslar'daki halklar, kuzeyden gelen büyük düşmana tek başına karşı gelemez. Birleşme yaşanırsa başarılı olunur. Ben Finlandiya'dan geliyorum. Dedelerim başardı. Siz de umut ediyorum gelecekte bunu başaracaksınız" dedi.

Konferansta Katar'dan Ahmet El Hawari "Rusya'nın Kafkasya'daki İşgal ve Terör Politikaları", Belçika'dan Danilbek Edilkhanov "Büyük Kafkas Sürgününün Sonuçları ve Soykırım", Ürdün'den Dr. Osama el-Shishani "Kafkasya'da Rus İşgalinin Bir Sonucu Olarak Asimilasyon ve Kültürel Bozulma", Gürcistan'dan Gela Khamaladze "Kafkasya'daki Yayılmacılığında Yeni Eğilimler" ve Dağıstan'dan Şamil Magomedov Kamiloviç "Kafkasya'da İnsan Hakları İhlalleri" başlıklı sunum yaptı.

Ürdün, Polonya, Belçika, Avusturya, Mısır, Almanya gibi pek çok ülkeden Kafkasyalının katıldığı konferansta, 1864 ve 1944 sürgünü muhacirleri bir araya geldi.

Konferansın ardından Çeçen, İnguş, Çerkez, Dağıstanlı, Tatar, Kumuk, Karaçay gibi farklı Kafkas halklarına mensup delegeler, Kafkas Halkları Kongresi'nin ilk çalışma toplantısını gerçekleştirecek.

Haber Ara