MURAT ALAN/İSTANBUL
28 Şubat dönemi cunta medyasının asparagas haberlerinin gölgesinde görülen İBDA-C davasında, kitap yazdığı ve arabasında ‘ruhsatlı av tüfeği’ bulunduğu gerekçesi ile Salih Mirazbeyoğlu’nu silahlı terör örgütü lideri yapıp idam cezasına çarptıran hakim, devasa cephaneliklerin ele geçirildiği Ergenekon örgütü davasında avukat çıktı. “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Yıkmaya Teşebbüs”, “Silahlı Terör Örgütüne Üyelik” suçlamasıyla yargılanan Kemal Alemdaroğlu’nun avukatı Metin Çetinbaş’ın, Mirzabeyoğlu’na idam cezası veren hakim olduğu öğrenildi. Çetinbaş, Ergenekon sanığını savunmasını, “Ne yapayım, Kemal Alemdaroğlu’nu savunmayayım mı?” şeklinde izah ederken, Mirzabeyoğlu’na verilen idam cezası ile ilgili ise şok bir ifade kullandı. Çetinbaş, “Allah’ın adaleti değil ki mutlak ve kesin olsun. Hiçbir hakim verdiği kararların yüzde yüz doğru olduğunu söyleyemez. Ben hata yapılmadığını düşünüyorum ama o dosyada yüzde yüz hata yapılmadı demek değildir. Hakimler de hata yapabilir” dedi.
“NE YAPAYIM, SAVUNMAYAYIM MI?”
Mirzabeyoğlu’nun, yazdığı kitaplar ve arabasında bulunan ruhsatlı av tüfeği ile silahlı örgüt yöneticisi olduğunu karar veren mahkemenin başkanı Metin Çetinbaş’ın, Ergenekon davasında avukatlık yaptığı belirlendi. Ergenekon sanığı Kemal Alemdaroğlu’nun avukatlığını üstlenen Metin Çetinbaş konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Çetinbaş, muhabirimizin “Ele geçirilen bir av tüfeği ve yazılan kitaplarla Mirzabeyoğlu’nun örgüt lideri olduğuna hükmedip ömür boyu hapse mahkum ettiniz. Buna karşın binlerce silahın ele geçirildiği soruşturmada sanık olan Kemal Alemdaroğlu’nun masum olduğunu iddia edip avukatlığını yapıyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi?” şeklindeki sorusuna cevap vermekte zorlandı. Çetinbaş, “Ne yapayım, savunmayayım mı? Birileri savunacak. Somut olayı ve kişiyi savunmak başka bir şey, örgütü savunmak başka bir şey” diye konuşup, Kemal Alemdaroğlu’nun dosyasını incelediğini, masum olduğuna kanat getirdiğini belirtti.
“ALLAH’IN ADALETİ DEĞİL Kİ KESİN OLSUN, HATA YAPILMIŞ OLABİLİR”
28 Şubat cuntacıları ve yalan haberleri ile millete kan kusturan kartel medyasının gölgesinde yapılan İBDA-C yargılamalarına ve mahkumiyetlerine ilişkin sorumuza, ‘Önümüze gelen dosyaya göre değerlendirme yaptık. Dosya bizden sonra, bizim verdiğimiz kararlardan sonra Yargıtay ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan da geçti. Burada kişileri değerlendirmek istemiyorum. Dosyanın detaylarını da hatırlamıyorum. Biz o günkü şartlara göre karar verdik. Ben bir hata yapıldığını düşünmüyorum ama bu o dosyada hata yapılmadı demek değil. Allah’ın adaleti değil ki mutlak ve kesin olsun. Hiçbir hakim verdiği kararların yüzde yüz doğru olduğunu söyleyemez” dedi. Susurluk davasında verdiği kararın hayata bakışını da yansıttığını söyleyen Çetinbaş, baktığı davalarda isteyerek hata yaptığını düşünmediğini söyledi.
KOMİK GEREKÇELERLE ÖRGÜT LİDERİ YAPILMIŞTI
6 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi 2001 yılında Salih Mirzabeyoğlu’nu “Anayasal düzeni cebir ile değiştirip tüm Ortadoğu ülkelerini kapsayan dini esaslara dayalı federal yapıda bir İslâm devleti kurmaya teşebbüs” suçlaması ile yargılamış, Mirzabeyoğlu’nun “yazmış olduğu kitaplardan etkilenen şahısların herhangi bir hiyerarşik yapılanması olmaksızın birbirlerinden bağımsız hareket eden cephe hareketleri oluşturulduğu, kendiliğinden zuhur adıyla oluşturulan bu cephelerin bağımsız olarak değişik eylem kararı alarak bu eylemleri gerçekleştirdikleri” gerekçesiyle “TCK’nun 146/1 maddesi gereğince idam cezası ile cezalandırılmasına” karar vermişti.
ZORLA TRAŞ VE İŞKENCEYİ GÖRMEZDEN GELMİŞTİ
Müvekkili Kemal Alemdaroğlu’nun Ergenekon davası kapsamında gözaltına alınıp polis aracına bindirildiği sırada başını tavana çarpmaması için yapılan müdahaleyi işkence olarak tanımlayan Metin Çetinbaş, davasına baktığı İBDA-C sanıklarının zorla traş edilmesi ve dövülmesi ile ilgili ise herhangi bir tepkide bulunmamıştı.
ERGENEKON BOMBALARI BİR ÇOK OLAYDA KULLANILMIŞTI
12 Haziran 2007’de İstanbul Ümraniye’de bir evde sandıklar dolusu el bombası bulunmuştu. Kemal Alemdaroğlu’nun da sanığı olduğu Ergenekon örgütüne ait olduğu iddia edilen bombalar ile ilgili yapılan araştırmada, el bombalarının başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere bir çok saldırıda kullanılan mühimmatla aynı seri numarasına sahip olduğu ortaya çıkmıştı.
Kaynak: Yeni Akit Gazetesi