Ehl-İ Sünnet Ve'l-Cemaat Kavramı:
Ehl-i sünnet ve'l-cemaat, üç kelimenin birleşiminden oluşmaktadır: Ehl, sünnet, cemaat…
- Ehl kelimesini “üye, mensup, taraftar, sempatizan, aile” olarak tercüme edebiliriz…
- Sünnet kelimesi, Allah’ın vahyini (Kur’an-ı Kerim), Kitapta “Usvetün hasene/en üstün örneklik” olarak nitelenen Muhammed’in söz/kavil ve davranış/fiillerini ve mikro ümmet olarak niteleyeceğimiz sahabenin sözleri ve yapıp etmelerini (takrir) kapsamaktadır…
- Cemaat ise, “sevadu azam” da denilen, Muhammed (as) vefat ettikten sonra, onun ve arkadaşlarının/ashab yolundan ayrılmama kararlığını gösteren “ümmet çoğunlu”ğunu ifade eder…
Bilginin Kaynağı:
Sünnet ve Cemaat ehli, bilginin, peygamber tarafından bize eksiksiz ve açık olarak aktarıldığını kabul eder...
Bu bilginin de mübarek iki dudağından çıktıktan sonra sinelerde saklanan, Ebu Bekir (ra) zamanında iki kapak arasına konulan ve Osman (ra) zamanında çoğaltılıp, dört bir yana dağıtılan Kur’an ile ve kendisinin sözleri ve eylemleri ile sahabeye yönelik onaylarını içeren Hadis ile bize kadar ulaştığına inanır…
Sünnet kelimesi, Allah’ın vahyini (Kur’an-ı Kerim), Kitapta “Usvetün hasene/en üstün örneklik” olarak nitelenen Muhammed’in “söz/kavil” ve “davranış/fiilleri”ni ve mikro ümmet olarak niteleyeceğimiz sahabenin sözleri ve yapıp etmelerine yönelik “takririni” kapsamaktadır…
Gizli Bilgi:
Öyle “gizli bilgi/esrar/sır/şifre/ebced” falan yoktur...
Her ne kadar Huzeyfe (ra) ve Ebu Hureyre (ra), kendilerine sakladıkları kimi Nebevi nasihatlerden bahsetmişlerse de, bunları, İslam ile ilgili bilgiler olarak alamayız… Bunlar –muhtemeldir ki- konjonktürel gelişmeler ile ilgili kendilerinin nasıl davranması gerektiğine dair, bizzat kendilerine yönelik Nebevi tavsiyelerdi… Yoksa ne Nebi (as) ın birine bir gizli İslam’dan söz etmesi, ne de bir arkadaşının (ashabının) böyle bir bilgiyi gizlemesi söz konusu olamaz…
Şia’nın –imameti delillendirmek ve güçlendirmek bağlamında- doktrin haline getirdiği ve kimi mutasavvıfların bu doktrinden etkilenerek (Mesnevi’nin ilk on sekiz beytinde anlatıldığı hikaye gibi) kendi literatürlerine aktardıkları ve Kitap’ta da yerini (Musa ile Arkadaşı –ki Hızır olarak isimlendirilir- arasındaki serencamı anlatan ayetlerde geçen) “min ledunni/katımdan” nitelemesiyle belirtilen ve bu olay çevresinde üretilen “ledunni ilim” iddiası batıldır…
Gizli bilginin kabulü, doğal olarak bir hiyerarşiyi ve havas-avam ayrımını kabul sonucunu intaç eder…
Sünnetin Tanımı:
Bizim sünnet tanımımız üç saç ayağına oturmaktadır:
a. Kavil: Allah’ın vahyi (Kur’an-ı Kerim)
b. Kavil ve Fiil: Kitapta “Usvetün hasene/en üstün örneklik” olarak nitelenen Muhammed’in söz/kavil ve davranış/fiilleri
c. Takrir: mikro ümmet olarak niteleyeceğimiz sahabenin sözleri ve yapıp etmeleri
a. Kavil: Lafzi ve Manevi Vahiy
Allah’ın vahyi (lafzi ve manevi) sünnetin birinci ayağını oluşturmaktadır…
Vahiy, Allah’ın diğer varlıklarla anlayıp algılayabileceği şekilde iletilen şeyi ifade ettiğinden, alıcıya hızlı ve gizli biçimde ulaştırılan mesajla Allah’tan insana, elçinin aracı olduğu iletişimi ifade eder… Bu iletişimin ya elçi/melek vasıtasıyla, ya perde arkasından ya da doğrudan vahiy ile olduğu Kelamullah’ta kayıtlıdır…
Kur’an’da sık sık tekrarlanan Kitap ve Hikmet formülasyonunda Hikmet kelimesinin anlamı, ekser ulamanın kavliyle bu anlamdaki Peygamber kavlidir…
b. Fiil: Ameli Hadis
Kitapta “Usvetün hasene/en üstün örneklik” olarak nitelenen Muhammed’in davranış/fiilleri sünnetin bir başka ayağını oluşturmaktadır… Kelamullah’ta peygambere itaatin emredildiği birçok ayetin yanı sıra Hz. Aişe’nin “O yaşayan bir Kur’an’dı” tanımı meseleyi hall-u fasl eder bir ifade olarak görülmelidir…
c. Takrir: Sahabe İctihadı ve İcma
Mikro ümmet olarak niteleyeceğimiz sahabenin sözleri ve yapıp etmeleri de sünnet tanımımızın üçüncü ayağını oluşturmaktadır… Başta sahabe olmak üzere ümmet tanımına dahil Müslümanların bütün olumlu/hayırlı yapıp etmeleri ve sözlerini de bu kapsama dahil eden “Men senne…” hadisi izah edici bir argüman olarak tutunduğumuz bir delildir… Ayrıca Kitab’ın iyi bir tetkiki neticesinde Ümmet ile Peygamberin belirgin vasıflarının aynileştirildiği görülecektir…
İcma dediğimiz şey de, ümmetin bu yapıp etmeleri ve sözlerinden “ümmetim delalet üzere birleşmez” hadisinin lafzi delaletine göre bir sağlam kulp olmaktadır…
Vesselam
Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat üzerine-I
*İlahiyatcı / Yazar