Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Kurnaz, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında özel sektör ve üniversitelerle kurdukları konsorsiyumlarla 2 farklı "hızlı tanı kiti" üretilmesi için çalışmalara başladıklarını söyledi.
Kurnaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgın nedeniyle birçok kişinin uzaktan çalışma, yarı zamanlı ya da kısmi çalışma gibi alternatiflerle iş hayatından kopmamaya çalıştığını belirtti.
Vatandaşların, mümkün olduğunca dışarı çıkmamaya gayret ettiğini anlatan Kurnaz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de her alanda bir seferberlik başlatıldığını vurguladı.
Kurnaz, dünya tarihinde ilk defa görülen bir süreç yaşandığına işaret ederek, şu anda bütün bilim dünyasının, mevcut çalışmalarını bir kenara bırakarak bu konuya odaklandığını kaydetti.
GTÜ'nün sivil bir biyoteknoloji platformu inisiyatifinde ve İstanbul Sağlık Enstitüsü kümelenmesinin içinde yer aldığını bildiren Kurnaz, bu oluşumlardan tanıdıkları, tanı kiti üreten firmalarla iş birliği yaptıklarını dile getirdi.
Kurnaz, kısa zamanda çok fazla insana test yapılması ve aşı üretilmesi gerektiğini aktararak, GTÜ olarak tüm imkanlarını, diğer firma ve üniversitelere destek vermek üzere yoğunlaştırdıklarını bildirdi.
"Hedefimiz süreyi daha da kısaltmak"
Prof. Dr. Kurnaz, bu alanda hazırladıkları bir projeyi Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına (TÜSEB) sunacaklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Sentromer firması ve RTA/A1 Life Sciences, zaten tanı kitleri üreten firmalar. Hatta RTA Laboratuvarları, Kovid-19 teşhisi için moleküler tabanlı tanı kiti geliştirdi. Mevcut kit, 3 saat içinde sonuç veriyor. Bizim hedefimiz, bu süreyi daha da kısaltmak. Bu konsorsiyumdaki amacımız, mümkünse PCR cihazına gerek duymadan ama virüsün genetik materyalini hızlı bir şekilde tanımlamaya yarayacak bir sistem geliştirebilmek. Biliyorsunuz PCR temelli tanılar, daha yüksek hassasiyetli, daha doğru çözüm veriyor fakat yüksek maliyetli cihazlar gerektiriyor ve bu her yerde yok. Virüsün kendi materyallerini çıkartmak ve saflaştırmak gerekiyor, bundan sonra PCR aşamasına geçebiliyorsunuz. Bunlar da zaman ve sağlık personeli için risk artıyor demek.
Dolayısıyla bu ikisini de bir arada yapabilecek ve bu süreyi kısaltabilecek bir sistem geliştirmeye çalışıyoruz. Şu anda firma çalışmalara başladı, tasarımda bizim de katkımız var. TUSEB'e sunacağımız projenin prototipi, şu anda çalışılmakta. Bir taraftan da projeyi yazıyoruz. Çok hızlı bir şekilde üretime geçebilmeyi de umuyoruz."
"Projeyi yazarken, yurt dışından talep geldi"
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinden Doç. Dr. Sadullah Öztürk'ün inisiyatifiyle başladıkları diğer bir projeyi ise TÜBİTAK'a sunacaklarını dile getiren Kurnaz, "Bu projede ise virüsün materyalleri üzerinden değil de yüzeyindeki proteinler üzerinden ama antikor kullanmayan, bu yüzey proteininin bağlanabilecek bir kit üzerinden ilerliyoruz ve bir sistem geliştirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Projenin 9 ay olarak planlandığını ancak çok daha önce çıkmasını umut ettiklerini söyleyer Kurnaz, "Çok ilginç bir şekilde biz bu projeyi yazarken, yurt dışından talep geldi. 'Biz de satın alabilir miyiz?' dediler. Tüm dünyada böyle bir ihtiyaç söz konusu. Konsorsiyumlarda tüm dünya ile bilgi alışverişi yapıyoruz. Projelerin bazı detaylarında, püf noktalarında ticari sır var ama şu anda esas önemli olan 'hayatta kalma mücadelesi' diye bakıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kurnaz, bu projede Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi, İzmir Biyotıp ve Genom Merkezinde (İBG), İzmir Katip Çelebi Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi ile birlikte çalıştıklarını kaydederek, hızlı tanı kiti projeleriyle Kovid-19 ile mücadele çalışmalarına katkı sağlamayı amaçladıklarını bildirdi.
"Yerli ve milli üretimle kendi kendimize yetebileceğiz"
Kurnaz, bütün dünyanın bu kitlerin peşinde olduğunu vurgulayarak, sonuçta her ülkenin kendi ürettiği tanı kitini öncelikle kendi memleketinde kullanmaya çalıştığına dikkati çekti.
Böyle bir arz talep dengesinin söz konusu olduğunu ve yüksek hassasiyetle hızlı tanı yapabilmenin çok önemli olduğunu aktaran Kurnaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ama 'kendi kendimize yetmek' şu an her ülke gibi Türkiye açısından da çok kritik bir durum çünkü zaman gelecek tanı kiti bulamayacağız, hatta yapmak için de ham maddeye ihtiyacımız olacak. Tanı kiti açısından, vaka sayıları arttıkça bütün dünyada bir ham madde sıkıntısı başlayacak. Dolayısıyla biz bunu ne kadar yerli ve milli üretebilirsek, hatta ham maddesini kendimiz tedarik edip, yurt içi üretimini sağlayabilirsek, o kadar bu konuda kendi kendimize yetebileceğiz. Bu en az tanı süresi kadar önemli. Kendi kendine yetebilme, çok yakın bir vadede zaruri ihtiyaç olacak."