Dolar

42,5232

Euro

49,5945

Altın

5.765,00

Bist

10.918,51

Acziyetin Perdesi ve Türkiye'nin Liderliği

3 Ay Önce Güncellendi

2025-09-14 16:28:49

Şakir Kurter

Ortadoğu'da uzun yıllardır süregelen bir yanılsama var: Güvenliğin, Washington'dan ya da Paris'ten ithal edilebileceği düşüncesi. Körfez ülkeleri, petrol ve doğalgazdan elde ettikleri servetleri çuvalla Batı'nın silah şirketlerine aktardı. Devasa üs anlaşmaları imzalandı, milyarlarca dolarlık radar sistemleri göklere dikildi. Arap yönetimleri kendi gölgelerinden korkarken, güvenliği satın aldıklarını sandılar.

Ama sahadaki gerçek çok farklı: İsrail, Katar'ı elini kolunu sallayarak vurdu. O pahalı anlaşmalar bir anda işlevsiz kaldı. Radarlar çalışmadı, üsler sus pus oldu. Bu tablo, sadece Katar için değil, tüm bölge için ibret vesikasıdır. Çünkü mesele parayla değil, iradeyle çözülecek bir meseledir.

Körfez Savaşı'ndan Bugüne

1991 Körfez Savaşı aslında bu acziyetin başlangıç noktasıydı. Saddam'ın Kuveyt işgali, Körfez monarşilerini derinden sarstı. ABD öncülüğündeki koalisyon Irak ordusunu geri püskürttü ama Arap başkentlerinde şu düşünce yerleşti: “Kendi ordularımızla var olamayız.” O günden itibaren, güvenlik “kiralanabilir” bir hizmete dönüştü.

Arap Baharı ve Yalnızlık

2011'de Arap Baharı ile birlikte bu tablo daha da belirginleşti. Halk hareketleri başladığında, Batı'nın desteğine güvenen rejimler birer birer yıkıldı ya da dış müdahalelerin oyun sahasına dönüştü. Libya'da NATO'nun bombaları istikrar getirmedi, Mısır'da darbe Batı'nın sessizliğiyle pekişti, Suriye ise yüz binlerce insanın kanıyla baş başa bırakıldı. “Müttefik” denilen ülkeler, işlerine gelmediğinde kapılarını yüzlerine kapattı.

Türkiye'nin Kendi Dersi

Türkiye'nin deneyimi ise farklı bir yol gösterdi. 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimi, Ankara'ya şunu öğretti: Kendi güvenliğini başka bir güce emanet eden devlet, aslında kendi kaderini de teslim eder. Türkiye, milletin iradesi ve kendi ordusunun vatansever unsurlarıyla bu saldırıyı bastırdı. O gece ortaya çıkan irade, güvenliğin satın alınmadığını, inşa edildiğini bir kez daha kanıtladı.

Katar Saldırısı ve İbret Tablosu

Bugün Katar'da yaşanan saldırı, işte tam bu tarihi seyri doğruluyor. ABD'nin üslerine, Fransa'nın koruma şemsiyesine milyarlarca dolar ödeyen bir ülke, en kritik anda yalnız bırakıldı. Bu, tüm Arap dünyasına verilmiş sessiz ama sert bir mesajdır: “Paranız sizi korumaz.”

Çıkış Yolu: Bölgesel Dayanışma

Ortadoğu'nun güvenlik mimarisi, Batı'nın çizdiği haritalarla değil, halkların ortak iradesiyle kurulmak zorundadır. Ve bu iradenin merkezinde Türkiye'den başka hiçbir ülke gerçek anlamda denge üretemez. Çünkü Türkiye, hem askeri kapasitesiyle sahada caydırıcılık oluşturabilen, hem tarihsel ve kültürel bağlarıyla bölgeyi tanıyan, hem de kendi güvenliğini Batı'ya değil kendi iradesine dayandırabilen yegâne aktördür.

Türkiye'nin liderliğinde inşa edilecek bölgesel bir güvenlik şemsiyesi, sadece Arap başkentlerini değil, bölgenin geleceğini de garanti altına alabilecek tek gerçekçi çıkış yoludur. Bu model, Batı'nın silah kartellerine bağımlı olmayan, İsrail'in keyfi saldırılarına karşı caydırıcı güç üreten ve halkların iradesiyle ayakta duran bir güvenlik vizyonudur.

Eğer bu çağrıya kulak verilmezse, bugünün Katar'ı yarın başka bir başkent olacaktır. Ve tarih, güvenliğini başkasından satın almak isteyenleri değil, kendi kaderini eline alabilenleri yazacaktır.

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

Mevsim normalleri değişti, ayılar hâlâ uyanık

Haber Ara