Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Erken doğan bebeklerde körlük riski

Göz doktoru Op. Dr. Nail Sönmez, 'Vaktinden önce doğan bebeklerde en sık görülen ve çocukluk çağında tamamen görme kayıplarına yol açan göz hastalıklarının başında kısaca ROP olarak anılan prematüre retinopatisi geliyor' dedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-06-14 14:41:14

Erken doğan bebeklerde körlük riski

Op. Dr. Nail Sönmez, erken doğan bebeklerde bazı göz hastalıklarına ve görme problemlerine rastlayabildiklerini belirterek, bunların başında çocukluk çağında tamamen görme kayıplarına yol açan prematüre retinopatisinin geldiğini ifade etti.

Prematüre retinopatisi hastalığına ilişkin yazılı açıklama yapan Sönmez, hamileliğin anne adayları için hem güzel hem de zorlu bir süreç, bebeğini sağlıkla kucağına almanın ise her anne adayının en büyük hayali olduğunu belirtti.

Bu dönemde hem anne adayını hem de bebeği bazı risklerin beklediğini, erken doğum da bunlardan biri olduğunu belirten Sönmez, vaktinden önce doğan bebeklerde en sık görülen ve çocukluk çağında tamamen görme kayıplarına yol açan göz hastalıklarının başında kısaca ROP olarak anılan prematüre retinopatisi geldiğini bildirdi.

Sönmez, şu bilgileri paylaştı:

"Gebelik süreci genellikle 9 ay 10 gündür, yani 40 hafta sürer. Bazı gebelikler 41. ya da 42. haftayı da bulabilir. 37. haftadan önce gerçekleşen doğumlara erken doğum denir. 37. haftadan önce doğan bebekler prematüre bebek olarak adlandırılmaktadır. Hamilelik sürecinde bebeklerde 5 duyu organından ilk olarak dokunma gelişir. Son gelişen duyu organı ise görmedir. Gözün gelişimi hamileliğin son haftasında ve doğumdan sonra da devam etmektedir. Örneğin yeni doğmuş bebekler ağladıklarında göz yaşı üretmezler. Lakrimal bez denilen göz yaşı bezleri doğumdan hemen sonra küçüktür ve 6 hafta süreyle işlevini yerini getiremezler.

Hamileliğin 40. haftasından önce retina tabasındaki kan damarları sağlıklı ve normal bir şekilde henüz tamamen oluşmamıştır. Anne karnında gelişimini tamamen tamamlayamadan dünyaya gelen ve küvezde yüksek oksijen tedavisi gören prematüre bebeklerde gözün retina tabakasında damarların normal gelişimi durarak anormal kan damarları gelişir. Gelişen bu anormal damarlar kolay çatlayarak dışarı sıvı sızmasına neden olabilir. Damarlardaki sıvı sızması retinayı desteklemekle görevli vitreus jelinin yapısını bozar. Yapısı bozulan vitreus jel retina tabakasının çekilmesine, gerilmesine neden olarak retina dekolmanı dediğimiz retina tabakasının ayrılmasına neden olabilir. Retina dekolmanı tamamen ve kalıcı görme kayıplarına neden olabilen görme sağlığını tehdit eden ciddi bir hastalıktır."

"ROP muayenesi tek teşhis yöntemi"

Hastalığın herhangi bir belirti vermediğine, dışarıdan gözlemlenerek anlaşılamayacağına dikkati çeken Sönmez, teşhis için tek yöntemin uzman bir hekim muayenesi olduğunu vurguladı.

Gebeliğin 31. haftasından önce dünyaya gelen bin 500 gram ağırlığından az doğan bebeklerin çok ciddi prematüre retinopatisi riski taşıdığını aktaran Sönmez, şunları kaydetti:

"Uzun süreli oksijen tedavisi, sepsis gibi mikrobik enfeksiyonlar, sık tekrarlanan kan transfüzyonu yani kan nakli, tıbben respiratuar distres sendromu olarak adlandırdığımız akut solunum yetmezliği, beyin içi kanamalar prematüre bebeklerde retinopati riskini artıran diğer faktörlerdir.

Prematüre bebeklerde doğumdan sonraki 4-6 hafta içinde ilk ROP muayenesinin yapılması çok önemlidir. Hekim bebeğinizin gözlerini göz bebeklerini büyütecek damlalar yardımıyla detaylı inceleyecektir. Damar gelişimini takip edecek ve düzenli aralıklarla göz muayenesinin yapılmasını talep edecektir. Kontrol sıklığı damar gelişiminin normal ya da anormal seyretmesine, tedavi uygulanıp uygulanmamasına bağlı olarak değişir. Doktorunuz 1-2 hafta ya da birkaç gün aralıklarla takip edilmesini isteyebilir."

Sönmez, prematüre retinopatisinde tedavi sürecinin hastalığın gelişimine bağlı olduğunu ifade etti. Prematüre retinopatisinin, retina tabakasını etkilediği alanlarına göre 3 bölgede ve şiddetine göre 5 evrede değerlendirildiği bilgisini veren Sönmez, şu açıklamalarda bulundu:

"Tedavi planı zon olarak ifade ettiğimiz bu alanların ve hafiften şiddetliye göre sıralanan evrelerin değerlendirilmesine göre çizilir. Vakaların büyük bir çoğunluğunda retinal damarlar normal gelişimini zamanla tamamlar, herhangi bir tedaviye gerek kalmadan hastalık kendiliğinden geriler. Fakat hastalık şiddetli seyrediyorsa ve dekolman yani retinanın ayrılma riski varsa uzman doktorunuz tedaviye başlanılmasını isteyecektir.

Retinopatide kullanılan başlıca tedavi metotları lazer, kriyoterapi ve göz içi enjeksiyon yöntemleridir. İleri evrelerde, dekolmanın yani retina ayrılmasının gerçekleştiği durumlarda skleral çökertme ve vitrektomi denilen cerrahi müdahaleler uygulanır. Her hastalıkta olduğu gibi prematüre retinopatisinde de erken teşhis tedavideki başarı şansını artırır. Ebeveynler göz muayenesi yaptırarak hem prematüre retinopatisinin hem de bir çok göz hastalığının neden olabileceği görme kayıplarına karşı çocuklarını koruyabilir."

Haber Ara