Yenilik ve Adalet Biriliği Partisi (BIG) Genel Başkan Yardımcısı İsmet Mısırlıoğlu, 18 Nisan 2020 tarihli yazısında Almanya'nın korona önlemlerini kaldırdığını yazdı.
İşte Mısırlıoğlu'nun yazısı:
Almanya koronayla ne kadar ve nasıl mücadele etti tartışılır. Dünyaya özellikle Türkiye kamuoyuna Covid-19'la iyi mücadele ettiği imajı aşıladı. Bunu çok iyi pazarladı.
Türkiye'de sıkı önlemlerden sıkılan bazı kesimler ise Almanya'yı örnek ülke olarak gösteriyor.
İŞİN ASLI NEDİR?
Rakamlarla konuşacak olursak.
Bugün itibarıyla Almanya'da ölüm sayısı 4 bin 362. Türkiye'de ise bin 769.
Vaka sayıları insanı yanıltabiliyor. Sağlıklı yorum yapmamızı engelliyor.
Leibniz Üniversitesi'den Prof. Dr. Stefan Homburg, iyileşen korona hastalarının vaka sayılarından çıkartılması gerektiğini söylüyor. Böylece gerçek hasta rakamlarını görmüş oluruz. Kasıtlı bir manipülasyon var diyor.
Bir de korona testi yapılan kişi sayısı çok önemli.
Almanya'da şu ana kadar her 50 kişiden biri teste tabi tutulmuş. Toplam sayı 1 milyon 728 bin 357. Bir kaç kez teste tabi tutulanlar da bu sayının içinde.
Türkiye'de ise 558 bin 143 kişi testen geçmiş.
Almanya'da positif test edilenler yüzde 50 civarında iyileşirken Türkiye'de bu oran yüzde 10 civarında. Çok tuhaf bir durum.
ALMANYA KORONA ÖNLEMLERİNİ KALDIRIYOR
Almanya eyalet sistemiyle yönetiliyor.
16 eyalet eğitim, kültür ve din işlerinde federal hükümetten bağımsız kararlar alabiliyor.
Eyaletler eğitim müfredatını istediği şekilde düzenlerken, dini cemaatlerle yaptığı anlaşmalar çerçevesinde onlara bazı haklar tanıyabiliyor.
Kamuda başörtülü çalışmanın bazı eyaletlerde serbest bırakılması gibi.
Korona krizinde pandemi ortamını iyi değerlendiren hükümet tüm 16 eyaletle birlikte ortak kararlar alma yoluna gitti.
Bunun hukuksal bir dayanağı olmasa da eyalet başbakanları hata yapmamak için Merkel hükümetiyle uyumlu çalışacaklarını söyledi.
Bayern bu konuda ilk başlarda farklı bir yol çizdi ve eyalet başkanı Markus Söder bilinçli olarak sert önlemler alarak seçmeninde göz doldurdu. Bu da onun işine yaradı. 2021'de yapılacak genel seçimlerde Angela Merkel'in yerine gelecek adaylar arasında birinci sıraya geçti. En azından şimdiki anketler onu gösteriyor.
Başbakan Merkel koronayla birlikte popülaritesini halk nezdinde yüzde 60'lara kadar çıkardı.
Bazı siyaset bilimciler Merkel'in süreci çok kötü yönettiğini ileri sürüyor. Önlemler çok geç bir tarihte 22 Mart'tan itibaren alınmaya başlandı.
Hastanelerde maske sıkıntısı yaşandı ve yaşanıyor. Yoğun bakım solunum cihazları yeterince yok. Bakım yatak sayısı düşük.
Yanlış kararalar alınarak belli kesimler iflasa sürüklenirken krizden çok iyi kazanan kesimler oldu.
HAYAT NORMALE DÖNÜYOR
Beş haftalık tedbir döneminden sonra 20 Nisan' dan itibaren 800 metrekareden küçük mağaza ve dükkanlar açılıyor. Okullar 4 Mayıs'ta kademeli olarak eğitime başlıyor.
Kitapçı, oto galeri ve berberler de kapılarını müşterilerine açaçak.
Buna karşılık tüm ibadethane, lokanta, otel ve cafelere henüz izin yok.
Dolayıısıyla bütçeye büyük katkısı olan gastronomi sektörü, düğün ve etkinlik salonları kapalı tutulacak. Yeni iflas dalgası kapının eşiğinde.
GELİŞMİŞ ÜLKELER YASAKLARI KALDIRIYOR.
Gelişmiş Batı ülkeleri korona nedeniyle büyük ekonomik yükün altına girdi. Milyarlarla ifade edilen zarar söz konusu.
İsveç başından beri korona tedbirleri almadı.
Buna rağmen ölüm oranları Almanya'dan farklı değil.
ABD ve Almanya tedbirleri hafifleterek ekonomik zararı azaltmak istiyor.
Almanya'da ilk hodurmanlar başladı. İnsanlar resmi ve illegal olarak şehrin belli merkezlerinde eylemler yapıyorlar. Demokrasi, hak ve hürriyetler ayaklar altına alındı diyorlar.
Eyaletler iki hafta sonraki 1 Mayıs olaylarına hazırlık yapıyor.
Her alandan bilim insanları devlet televizyonları ve veya farklı sosyal medya kanalları üzerinden tüm çelişkileri ve tutarsızlığı dile getiriyor.
Bunlar hafife alınacak cinsten şahsiyetler değil. Hastane, üniversite, vakıf veya kendi alanından otorite olmuş saygın isimler.
ROBERT KOCH ENSTİTÜSÜ HEDEFTE
Bütçesini Alman devletinden alan ve sağlık bakanlığına bağlı köklü Robert Koch Enstitüsü (RKİ) eleştiri oklarının hedefi haline geldi.
Bunda enstitü başkanı veteriner tıpçı Lothar Wieler ve Sağlık Bakanı Jens Spahn'ın büyük suçu var. Asıl mesleği bankacılık olan Spahn, krizi kötü yöneten bakan olarak halkın tepkisi alıyor.
Kriz sonrası koltuğunu kaybedecek ilk bakan olacağı tartışılıyor kulislerde.
Spahn'ın bu hafta 12 kişiyle birlikte aynı anda asansöre binmesi büyük skandal olarak medyada yerini buldu.
Yanında Hessen Eyalet Başbakanı Bouffier, Başbakanlık Daire Başkanı Helge Braun, doktorlar, gazeteciler vardı. 1 buçuk metre sosyal mesafe hak getire. Yer darlığından neredeyse birbirlerine sarılmak durumunda kalacaklardı.
RKI Başkanı Wieler ilk tedbirler alınmaya başlandığı 20 Mart tarihinde pandeminin Almanya'da 300 bin ile 1 buçuk milyon kişinin canına mal olacağını açıklamıştı. Halkı panik havasına sokmuştu. Benzer bir açıklamayı aynı zamanlarda Merkel de yapmıştı. Korona, halkın yüzde 60'sına bulaşacak demişti.
ALMANYA SALGINI KONTROL ALTINA ALDI MI?
Sağlık Bakanı Jens Spahn dün yaptığı açıklamada "salgın bugün itibarıyla kontrol altında" dedi.
Prof. Dr. Stefan Homburg ise bu görüşü yalanlıyor.
Salgın, geçen yıl nasılsa bu yıl da aynı diyor.
"2016, 2017, 2018 rakamları dönemsel olarak üç aya vurulduğunda aynı sonuç ortaya çıkıyor.
Normal grip dönemi bitiyor ve ölüm oranları düşüyor." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Homburg, Almanya'nın COVID-19' u 4 -5 bin ölüm arasında kapatacağını belirttiği konuşmasında bu ölümlerim hepsinin koronodan olmadığını söyledi.
Bu da RKI'nin en büyük açması. Her koronalı ölüm başka sebeplerden olsa bile istatistiğe COVID-19 olarak geçiyor.
İşin diğer ilginç bir tarağı ise RKI evde veya hastanede ölenlerin rakamlarını tutmuyor. Bu konuda sağlıklı bir veri tabanı yok.
Ismet Mısırlıoğlu
18 Nisan 2020
www.timetürk.com
