Dolar

34,9445

Euro

36,6944

Altın

2.985,90

Bist

10.125,46

Ömer Çelik: Eleştirilere açık olmasaydık 23 ve 24. fasılları açalım demezdik

AB Bakanı Ömer Çelik, AB'nin Türkiye'ye yönelik tavrını eleştirerek, 'Eğer biz, bu eleştiriler konusunda özgüven kaybına sahip olsaydık o zaman ben bütün fasılları açalım ama 23 ve 24'ü açmayalım demek lazımdı. Çünkü ifade hürriyeti, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı gibi konular 23'üncü ve 24'üncü fasıllar' dedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-10-19 16:39:10

Ömer Çelik: Eleştirilere açık olmasaydık 23 ve 24. fasılları açalım demezdik


AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Estonya'ya gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında basın toplantısı düzenledi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Çelik, Deniz Baykal'ın sağlık durumu ile ilgili olarak, "Şahsen çok üzüldüm" dedi. Baykal'ın kendisi ile ilgili bir beyanatında "kardeşim" ifadesini kaydeden Bakan Çelik, "Ben de kendisine siyasette büyüğümüz olarak benzer samimi duyguları besliyorum. Çok üzüldüm. Sağlık durumu ile ilgili saat saat bilgi alıyoruz. Türk siyaseti için abide isimlerden birisi. Büyük bir tecrübesi var, şahsi dostluğumuz da var. Kendisi benden büyük, kendisine büyük bir saygım var ama şahsi dostluğumuz da var. Şahsen çeşitli meselelerde sohbet etmişliğimiz, görüşlerimizi paylaşmışlığımız var. Rahatça sohbet edebildiğimiz, herhangi bir önyargı olmaksızın görüşlerimizi birbirimize özgüce söyleyebildiğimiz, faydalanarak müzakereler yaptığımız birisi. Sohbetlerde sadece siyasetten bahsetmiyorduk, çok okuyan birisi. Kitaplardan bahsediyorduk, bana kitaplar önerirdi, ben okuduğum bazı kitaplardan bahsederdim. Son zamanlarda uçakta karşılaşıyorduk, başka yerde karşılaşıyorduk. Kendisi benden 'arkadaşım' diye bahsederek lütfetmişlerdir. Ben de aynı şekilde çok hürmet ettiğim birisidir, büyüğümdür. Allah'tan acil şifalar diliyorum. İnşallah sıkıntılı günler atlatılır ve onu enerjisi ile mecliste yine görürüz. Siyasi görüşlerin ayrı olması önemli değil. Önemli olan paylaştığımız değerler. Deniz Bey'le tartışırsınız, çatışırsınız, anlaşamazsınız ama sonuçta hukukunuz, dostluğunuz devam eder. Türk siyasetine bunu öğretiş birisidir. Kritik zamanlarda da siyasete yön verebilecek tutumlar almıştır. Anlaşamadığımız konular ayrıdır ama dostluğumuz, kendisine saygımız bakidir" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'YE KARŞI ÇİFTE STANDARTLI YANLIŞ YAKLAŞIMLAR ÜRETMİŞLERDİR"

Almanya seçimlerine değinen Bakan Çelik, "Şunu söylemiştik, seçimden sonrasında yeni bir sayfa açmak gerekir. Bu Almanya'nın elindedir. Maalesef son derece irrasyonel yaklaşımlar ortaya koydular. Merkel-Schulz arasındaki televizyon programında programın yüzde 80'i Türkiye konusuna ve göçmen konusuna ayrılmıştı. Almanya'daki seçmenin bile taleplerini görmezden geldiler. Dışarıdan birisi gelip dinleseydi 'bu seçim Türkiye'de mi yapılıyor' diye. Bu irrasyonel bir durum, buradan çıkmalarını bekliyoruz. Türkiye ile Almanya'nın çok geniş ve çok geniş bir ajandası var. Ekonomik gelişmelerden soydaşlarımız ilişkin konulara kadar. İyi işler üretmek için, doğru konular üretmek için çalışmamız gereken bir dönemdeyiz. Türkiye'ye karşı çifte standartlı yanlış yaklaşımlar üretmişlerdir. Türk yetkililerin konuşamadığı Almanya'da maalesef terör örgütü rahatlıkla miting yapabilmiştir. Terör örgütü liderinin posterleri taşınabilmiştir. Telekonferansla katılabilmişlerdir bu toplantılara. Bu konuda Almanya'nın ciddi tedbirler almasını, bu konulara bir çeki düzen verilmesini bekliyoruz. AB meselesinde Türkiye'ye yaptırım uygulamak bu İPA yardımları ve benzer konularda. Bunlar içine girilen yanlış tutumun devam ettirilmesi anlamına gelir" açıklamasını yaptı.

"BİRER CÜMLELİK DAYANIŞMA CÜMLELERİYLE MESELEYİ GÖTÜRÜYORLAR"

Bu durumun yararlı olmayacağını vurgulayan Bakan Çelik açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

"Türkiye'yle demokratik dayanışma konusunda herhangi bir model önerememişlerdir. Herhangi bir performans ortaya koyamamışlardır. Bu önemlidir. Darbe girişimi oldu Türkiye'de. Henüz iyi bir dayanışma modeli ortaya koyamamışlardır. Birer cümlelik dayanışma cümleleriyle meseleyi götürüyorlar. Halbuki AB müzakere kapasitesi olan, yöntem öneren, model öneren bir birlik olarak moral üstünlüğe sahip. Diğer birliklerden farkı bu. Eğer AB müzakere etme yeteneğini kaybederse yani müzakereleri keselim yaklaşımına AB parlamentosunun yaptığı yanlışta olduğu gibi dönerse yada herhangi bir şekilde bu bahsettiğiniz konularda olumsuz tutum takınırsa o zaman moral üstünlüğünü kaybeder. AB o zaman ABD'ye dönüşür. Siyasi ilkeler üzerinden değil üye devletlerin dayanışması üzerinden kendini tanımlar. Üye devletlerin dayanışması üzerinden kendini tanımlayan çok birlik var. Niçin AB cazip ve Türkiye niye AB'ye girmek istiyor? Moral değerlerin siyasi ilkelere önemsediği için girmek istiyor. Bugünkü zirveden beklentim Türkiye'yle ilgili herhangi bir olumsuz cümle duymak istemiyoruz. Duymayacağımızı temenni ediyorum. Türkiye'nin öneminin farkında olan ve Türkiye'de daha çok konuşmak daha çok diyalog ve işbirliği çerçevesinde sonuç ortaya çıkarsa bu hepimiz için yeni bir sayfanın açılması, herkes için yararlı sonuçlar ortaya çıkaracaktır"

"ELEŞTİRİLERE AÇIK OLMASAYDIK 23'ÜNCÜ VE 24'ÜNCÜ FASILLARI AÇALIM DEMEZDİK"

AB'nin medya ve ifade hürriyeti konusunda eleştirilerine değinen Çelik, "Medya konusunda ifade hürriyeti konusunda bazı eleştirileriniz var. Eleştirilerinizi not ettim diyorum. Katılıp katılmama ayrı, not ettim diyorum. Ne yapmamızı nasıl çalışmamızı öneriyorsunuz? Beraber işbirliği yapalım diyenlere de diyorum ki AB içerisindeki işbirliği modeli açıktır. Fasılları açacaksınız. Eğer biz, bu eleştiriler konusunda özgüven kaybına sahip olsaydık o zaman ben bütün fasılları açalım ama 23 ve 24'ü açmayalım demem lazımdı. Çünkü ifade hürriyeti, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı gibi konular 23'üncü ve 24'üncü fasıllar. Bu da aslında müzakerelerin kalbini oluşturuyor. Demek ki biz bütün bu eleştirilere rağmen bu eleştirilerden kaçmıyoruz. Büyük bir özgüvenle AB muhataplarımıza şunu söylüyoruz. Gelin bu eleştirdiğiniz konuların omurgasını oluşturan fasılları açalım. Beraberce çalışalım ama hem bu fasılları açmayıp hem eleştirilere devam etmek aslında AB'ni müzakere kapasitesini istismar etmek demektir. Müzakere etmeyeceksiniz ama eleştireceksiniz. Bu konudaki talebimizi ve duruşumuzu aktarmaya devam ediyoruz" dedi.

Haber Ara