Dolar

42,5212

Euro

49,5778

Altın

5.775,68

Bist

10.982,87

Türkiye'nin metamorfozu ya da başkanlık sistemi

10 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-11 10:14:52

Türkiye'nin metamorfozu ya da başkanlık sistemi

Başkanlık sistemi dünyada ilk defa ABD'de hayata geçirilmiş bir yönetim şeklidir. Güney ve Orta Amerika ülkeleri yanında Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleri de bu sistemi başarılı bir şekilde uygulamaktadır.

Başkanlık sistemi aslında meşruti krallık olarak adlandırılan yönetim şeklinden evrilmiş bir sistem görümündedir. Meşrutiyet sisteminde de yasama görevi meclisin, yürütme görevi ise padişahındı.

Osmanlı devletinin son dönemlerinde Sultan Abdülhamid Han tarafından ilan edilen 1 ve 2. Meşrûtiyet dönemleri de buna en güzel örnektir.

Devlet Başkanının, yasama organı tarafından yapılan yasaları veto etme hakkı vardır ki, bu yöntem İngilizlerin meşruti monarşi sisteminden türetilmiştir.

Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran en önemli özelliklerse şunlardır:

1.        Devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçilir.

2.        Yürütme organı tek kişiden meydana gelir.

3.        Yürütme yasamanın güvenine dayanmaz.

Başkanlık sisteminde, yürütme ve yasama kuvvetleri birbirinden kesin hatlarla ayrılmıştır. Devlet başkanı tek başına yürütmeden sorumluyken, yasama organı olan meclis ise yasaları yapar.

Ancak elbette her yiğidin yoğurt yiyişi ayrı olduğu gibi her ülkenin Başkanlık sistemini uygulayışı da farklı olacaktır.  

TÜRKİYE'NİN DÖNÜŞÜM İHTİYACI

Bugün ülkemizde Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmektedir. Bu durum da göstermektedir ki, Türkiye fiili bir şekilde Başkanlık sistemine adım atmıştır.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 22 Mayıs'taki kongrede Başbakanlık görevini, başka bir dava arkadaşına teslim etmesiyle birlikte fiili Başkanlık sisteminde yeni bir boyuta girmiş olacağız.

Evet, Türkiye'de Başkanlık sistemi fiilen doğmuştur. Asıl mesele, bu yeni doğan çocuğun nüfus kaydını yaptırmak yani bu fiili sistemi anayasal boyuta taşımaktır.

Başkanlık sistemi, Türkiye için gerekli bir sistemdir. Tırtılların metamorfoz (dönüşüm) geçirip kelebekleşmesi gibi bir gerekliliktir adeta.

Çünkü Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir ve bu gelişmenin olumlu seyretmesi uzun süreli istikrara bağlıdır.

Bir zamanlar Osmanlı Devleti yöneticileri duraklamayı durdurmanın yolunun mızıka-yı hümâyundan hatta kıyafet değişiminden geçtiğini bile düşünmüş ve bu alanlarda ıslahatlara girişmiştir.

Siyasi alanda ise Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Kanun-u Esasi, Meşrûtiyet yönetimi dönemleri hep bu gibi ıslahat çabalarının ürünüydü.

Eğer Türkiye bölgesel bir güç olmak istiyorsa, maarif sisteminden yönetim yapısına kadar kendisini yenilemelidir.

Başkanlık sistemi eğer Türkiye'nin kendi şartlarına uygun bir yapıda olacaksa, mutlaka gerçekleştirilmeli ve hayata sokulmalıdır.

Doğrudan halk tarafından verilen bir yetki, güçlü bir yetki olduğu için Başkanlık yetkisinin kullanılacağı 5-6 yıl boyunca “güvensizlik oyuyla” hükümeti düşürmek gibi bir olumsuzluk yaşanmayacaktır.

Bu da ülke yönetiminin kalkınma ve gelişmeye dair politikalarının uzun soluklu bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli istikrarı sağlar. İstikrar ise yatırımı çeker, içte huzuru ve barışı sağlar.

Türkiye, Meksika tipi bir Başkanlık sistemine geçebileceği gibi Amerika benzeri bir başkanlık sistemini de uygulayabilir.

Fakat Türkiye'nin özel durumları düşünüldüğünde ülkenin federasyonlara ayrılması oldukça tehlikeli olacaktır.

Aslında milletin de Başkanlık sistemi konusundaki en büyük çekincesi bu yöndedir. Eğer Başkanlık sistemiyle Türkiye'nin bölünmez yapısının zarar görmeyeceği kesin bir şekilde ortaya konabilirse, toplumun %60-65'lik bir kısmı bu yeni sisteme “evet” diyebilir.

Şu anda dünya üzerinde kırktan fazla ülkede Başkanlık sistemi uygulanmaktadır. Elbette uzmanlarımız bütün bu sistemleri artı-eksileriyle tek tek inceleyecek ve Türkiye'ye en uygun Başkanlık modelini geliştireceklerdir.  

Türkiye'de hayata geçirilecek Başkanlık sistemi hakkında bugüne kadar dile getirilen özellikler ise şöyle sıralanabilir:

1.        Başkan doğrudan halk tarafından 5-6 yıllığına seçilecek.

2.        Başkan olmak için 40 yaş ve üzerinde olmak yanında üniversite mezunu olmak şartı aranacak.

3.        Başkan, seçimler öncesinde Başkan yardımcısının kim olacağını açıklayacak ve buna göre halktan oy isteyecek.

4.        Bir Başkan ikinci dönem de seçilmesi halinde Başkanlık yapabilecek.

5.        Devletin bölünmez bütünlüğü korunacak. Çok parlamentolu federal bir yapı yerine tek meclisli bir sistem geliştirilecek.

6.        Başkan yalnızca halka karşı sorumlu olacak.

7.        Hükümet yanında iktidardaki partinin yönetimi de Başkana geçecek.

8.        Başkan vatana ihanet gibi suçlardan yargılanabilecek.

9.        Başkan hakkında yargılama kararını meclis alacak.

Başkanlık sistemi Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması ve bölgesel bir güç olması için gerekli bir sistem olmakla birlikte, bu sistemin uygulanıp uygulanmamasına halkın kendisi karar verecektir.

Fazla geç kalınmadan bu mesele halkın önüne getirilmeli ve geniş katılımlı bir referandumla Türkiye insanı, kendi geleceğiyle ilgili kararı yine kendisi vermelidir.

BAŞKAN ERDOĞAN'DAN DİKTATÖR ÇIKAR MI?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başkanlık sisteminin ilk Başkanı olmasından hiç kimse korkmamalıdır. On dört senedir halkın teveccühüyle seçilen bir lider bugüne kadar olmadıysa, bundan sonra da diktatör olamaz.

Sayın Erdoğan'ın ülkenin yönetiminde bu kadar süre kalması ve hala daha demokratik yollarla direnişini sürdürmesi diktatörlük olarak değil, bir dik duruş olarak algılanmalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan fikrini, kanaatini, davasını hiçbir zaman saklamamış ve davası uğrunda mücadele ettiğini her zaman göstermiştir.

Seküler bir yaşantıyı tercih eden toplum kesimlerinin özgürlüklerine hiçbir zaman müdahale etmemiş, Laiklik prensibinin olumlu yorumunu benimseyerek onların özgürlüklerinin de güçlü bir garantisi olmuştur.

Erdoğan, samimi olarak ülkesinin bölgesel bir güç olmasını arzulamakta ve İslam dünyasıyla bütünleşme yollarını aramaktadır.

Konuşmalarında da ortaya koyduğu gibi Necip Fazıl, Erbakan, Mehmet Akif, Said Nursi, Sezai Karakoç ne arzuluyorsa o da onu arzulamakta yani sadece Türkiye'nin değil bütün İslam dünyasının huzurunu arzulamaktadır.  

Müslümanların terörist muamelesi gördüğü bu dönemde, eğer İslam dünyasının içinden böyle güçlü, böyle haklı bir ses ve böyle uzun süreli bir dik duruş çıkmamış olsaydı, ne Mısır'da, ne Suriye'de, ne Filistin'de, ne de başka İslam ülkelerindeki umut meşalesi bugün olduğu gibi yanmaya devam ederdi.

Erdoğan gibi güçlü ve birleştirici bir lider, Türkiye'nin bölünmesini engellemek yanında İslam dünyasının bütünleşmesini sağlayabilecek yegâne imkandır.

Erdoğan'ın radikal muhaliflerinden Yaşar Okuyan'ın şu tespitleri her şeyi özetliyor aslında:

“Amerikan projesi ile Tayyip Erdoğan'dan sonra gelecek olan iktidar Türkiye'nin bölünmesine imza atacak iktidardır"

Elbette Recep Tayyip Erdoğan da bizler gibi insandır ve vazifesi bittiği zaman yerini başkalarına bırakacaktır.

Bir Müslüman lider olarak Erdoğan'ın arzusu ülkeyi kendi heykelleriyle donatıp yeni bir tabuya dönüşmek değil, kıyamete dek Müslümanların hayır dualarıyla yâdedilmektir.

Çünkü Erdoğan'ın da, İslam dünyasının da, bu milletin de hesap vereceği tek ilâhı Allah'tır. Çünkü bütün Müslümanlar gibi Erdoğan da bilir ki bu dünya fânidir ve asıl yurdumuz ebedi âlemdir.

İmanını, Allah'a olan bağlılığını her fırsatta ortaya koyan ve kul hakkından bir yaprak gibi titreyen Recep Tayyip Erdoğan'dan zalim bir diktatör çıkacağını bekleyenler yanılıyor.

O, âdil geleceğin erken bir habercisi olmak yanında, önemli bir siyasi pişdarıdır da. Erdoğan ne ilk, ne de sondur. Bu millet gelecekte de daha nice güçlü liderleri bağrından çıkaracaktır. Ve emin olun ki, Erdoğan da bunun duasındadır.

Buyazara Kosun
Ulan tosun nerden biliyorsun yaprak gibi titrediğini ve öyle dua ettiğini? Sen kiramen katibin meleği misin? Allah'a hesabını elbet verecek ama demokrasilerde halka verir hesabını önce. Halka karşı sorumludur. Diktatör olmayacağının garantisi senin koftiden şahitliğin değil yasalar belirler. Seçilmiş kral olamaz. Olmayacak da!
Erdem
Yazara katılıyorum.Bu ülkenin ilk Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.Bunu yasalar değil, millet belirler.Çünkü yasaları yapan millettir.Bunu anlayamayanlar için sonuç zillettir.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara