Uzun yıllar ABD'de gazetecilik yapan ve Şark al Awsat gibi gazetelerde yorum yazan Mısırlı Memun Fendi Gazze'de kurulacak geçici yönetim (Gita) hakkında bir değerlendirme iletisinde şunları yazmıştır: Şeytanın acil işi çıktığı için yerine Tony Blair'i bıraktı. Blair siyaseten çok kirlendiğinden çabuk afişe oldu. İtalyan başbakanlarından Berlusconi ile aynı çamurdan, kumaştan lakin Blair farkıyla.
Tony Blair için ‘Tony of Arabia/Arapların Tony'si' denmesinin boşuna değil elbet bir sebebi var. O da selefinin Lawrance of Arabia olmasıdır. Osmanlı'ya başkaldıran ve isyan eden Arap kabilelerin rehberi olmuş ve onlara isyanları karşılığında çil çil İngiliz altını dağıtmıştır. Arap diyarlarının Osmanlı'dan koparılmasında aktif ve mühim bir rol oynamıştır. Günümüzde bu tabloya veya portreye uyan en yetkin isimlerden birisi İngiltere'yi 10 yıl boyunca yöneten ve adı ‘teflon Blair'e çıkan Tony Blair olmalıdır.
Siyasi hayatı boyunca ideolojik olarak intihalcilik yapmıştır. Sözgelimi ‘üçüncü yol' olarak takdim ettiği modele fiiliyatta ters düşmüştür. Kitleleri böyle bir modelle kandırmıştır. Halbuki bu modelin düşmanlarına; Bush ve benzerlerine hizmet etmiştir. Tony Blair'in danışmanı Alastair John Campbell da adeta şıp diye patronunun burnundan düşmüştür. O da Saddam Hüseyin in kitle imha silahları ürettiğine dair İbrahim Maraşi'nin raporlarını çalıntı malzeme olarak kullanmış ya da intihal suretiyle kendisine mal etmiştir. Eskilerin tabiriyle dünyaya nizamat vermeye kalkışırlar ama her türlü teseyyüp/düzensizlik bulunur hanelerinde.
Kısaca Mısırlı gazeteci Memun Fendi Tony Blair için ‘şeytanın nöbetçisi' tanımını kullanıyor. Hürriyet gazetesi de bu kurulda veya geçici kurulda yer alacak isimlerin Filistinliler yerine Siyonistlerden teşekkül ettiğini ifade ediyor. Bu isimler zararsız ve tarafsız isimler olarak anılıyor. Halbuki İsrail lehinde gayet taraflılar. Açıktan İsrail'i yeğlemekte ve yandaşlığı yapmaktadırlar. Bunlardan biri olan milyarder işadamı Mark Rowan Gazze katliamını haklı bir savaş olarak tanımlamıştır. Bu isimler belgelerde Birleşmiş Milletler'in eski Gazze Koordinatörü Sigrid Kaag, ABD'nin en büyük özel sermaye şirketlerinden birinin sahibi milyarder Marc Rowan, telekomünikasyon ve teknoloji sektöründe faaliyet gösteren Mısırlı milyarder Naguib Sawiris ve İbrahim Anlaşmaları Barış Enstitüsü'nün CEO'su Aryeh Lightstone olarak yer alıyor. Bu isimlerin çoğunluğu Gazze'deki soykırımı desteklemiş isimler arasında yer alıyor. Mısırlı ve Al Masry al Youm gazetesinin sahibi Naguib Sawiris hem Kıpti hem Msır-Amerikan vatandaşı hem de tabiatıyla İhvan karşıtı. El Cezire'den Ahmet Mansur Amerikan vatandaş olduğuna dair bilgiyi kendisinden gizlediğini lakin BAE kanallarında ise bunu doğruladığını söylüyor. Bu durumda sıfatına bir yenisi daha eklenmiş oluyor! Yalancılık…
Elbette bu isimler resmen ilan edilmiş değil. Müzakerelere tabi ve müzakere sürecinde bazıları elenebilir. Zaten bu tür süreçler böyle işler. Nabız yoklanır ve tepkiler ölçülür. Elenen elenir, gerisiyle yola devam edilir. Bununla birlikte Gazze ile Batı Şeria'nın birleşmesini istemeyen Netanyahu ve hükümeti Mahmut Abbas yararlı bir figür olsa bile Gazze'yi ona teslim etmemekte kararlı görünüyorlar. İtirazları Mahmut Abbas'tan ziyade Filistinlilerin ve Gazze ile Batı Şeria'nın birleşmesine ve bütünleşmesine dairdir.
Mustafa Özcan \ Timeturk