Dolar

42,5142

Euro

49,5543

Altın

5.774,74

Bist

10.958,62

İngiliz-Yahudi Aklı ve Balfour Deklarasyonu

1 Ay Önce Güncellendi

2025-11-03 00:03:32

Prof. Dr. Mehmet Şahin

İngiliz Yahudi Medeniyeti aklı, Filistin ve İsrail ile ilgili hazırladığı projenin ilk ayağını Balfour Deklarasyonu ile uygulamaya koydu. İngiltere'de 1916 yılında bir Siyonist taraftarı olan Lloyd George, Başbakanlık görevini üstlendi. Balfour Deklarasyonu, Lloyd George başbakanlığındaki İngiliz savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan ve İrlanda'da ayaklanmayı bastırma biçimi nedeniyle "Kanlı Balfour" olarak bilinen Arthur Balfour'un girişimiyle başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması ile sonuçlanan deklarasyonudur.

Bir başka ifade ile Balfour Deklarasyonu, İngiltere'nin Siyonistlere verdiği sömürge sözüdür. Ayrıca, İngiliz Dışişleri İşleri Bakanı tarafından Siyonist harekete verilmiş ilk Batılı resmi destektir. Bu deklarasyon meşruluk arayışında olan İsrail için bir referans olmuştur. Filistin'de zorla yer değiştirme ve Filistinlilerin boyunduruk altına alınmasında politik ve yasal bir dayanak oluşturmuştur.

İngiltere'deki Yahudi Siyonist hareketinin lideri Lord Rothschild'e hitaben yazılan Balfour Deklarasyonu, görünüşte İngiltere ve diğer yerlerdeki Yahudileri, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'nin müttefiklerini desteklemeye teşvik etmeyi amaçlıyordu. Zira dünyadaki Yahudilerin çoğu Siyonist idi ve bu Yahudiler ABD ile Rus hükümetlerinin kararlarını şekillendirme ve savaşları finanse etme konusunda muazzam bir güce sahiptiler.

Araplara Bağımsızlık Vaadi

Balfour Deklarasyonu, İngiltere'nin savaştan sonra Filistin'in kaderi ile ilgili verilen sözleri de içeriyordu. En önemlisi de Araplara, Osmanlı'ya karşı destekleri karşılığında Filistin'in bağımsızlığını vaat etmiş olmalarıdır. İngiltere, Fransa'nın Filistin yönetiminde rol oynaması konusunda Fransa ile de gizlice anlaşmıştı.

“Kıymetli Lord Rothschild,

Majestelerinin Hükümeti adına, Kabine'ye sunulan ve Kabine tarafından onaylanan Yahudi Siyonist özlemlerine ilişkin aşağıdaki sempati beyanını sizlere iletmekten büyük mutluluk duyuyorum:

Majestelerinin Hükümeti, Filistin'de Yahudi halkı için ulusal bir yurt kurulmasını olumlu karşılamaktadır ve bu amaca ulaşılmasını kolaylaştırmak için elinden gelen tüm çabayı gösterecektir; Filistin'deki mevcut Yahudi olmayan toplulukların medeni ve dini haklarına veya herhangi başka bir ülkedeki Yahudilerin sahip olduğu hak ve siyasi statüye zarar verebilecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmıştır.

Bu deklarasyonu Siyonist Federasyon'un bilgisine sunarsanız minnettar olurum.

Saygılarımla, Arthur James Balfour”

İngiliz Mandası

Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve 16. yüzyıldan beri Filistin'i yöneten Osmanlı İmparatorluğunun yenilgisiyle birlikte Filistin, emperyalist planının bir parçası olarak İngiliz Mandasına dahil edildi. Milletler Cemiyeti Sözleşmesi, bu toprakları modern dünyanın zorlu koşulları altında kendi başlarına ayakta duramayan insanların yaşadığı yerler olarak tanımladı. Artık Filistin, İngiltere tarafından yönetilecekti. İngiliz mandası sona erince Birleşmiş Milletler, 1949 yılında Filistin'in bölünmesini önerdi ve hemen sonra da İsrail'i resmen tam üye olarak kabul etti.

Yahudilerin Statü ve Hakları

Balfour Deklarasyonu döneminde Filistin'de yaşayanların yalnızca küçük bir azınlığı (yaklaşık %10) Yahudi halkıydı. Deklarasyon Yahudilerin statü ve haklarını düzenlerken Filistinlilerin siyasi haklarından hiç söz etmedi. Filistinliler bir ulus olarak tanınmıyor ve sahip oldukları haklar ulusal değil, “medeni ve dini” niteliktedir deniliyordu. Deklarasyon böylece Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını ortadan kaldırdı. Böylece Balfour Deklarasyonu, Filistinlilerin siyasi bir topluluk olarak, hukuki olarak silinmesinin temelini oluşturdu.

Aynı Deveyi İki Kere Satmak

İngiliz-Yahudi Medeniyeti aklının Ortadoğu politikasını en iyi biçimde İngiltere'nin eski başbakanı ve dışişleri bakanı Boris Johnson özetlemektedir: “Aynı deveyi iki kere satmak.” Fakat Balfour Deklarasyonu deve satışından ziyade Siyonizmin ve bugünkü İsrail'in uyguladığı Soykırımın temelini oluşturmuştur. Deve Yahudilere satılmıştır veya hibe edilmiştir. Deve Yahudilere satılırken Filistinlilerin bizzat kendisi satılmıştır. Osmanlı'ya karşı destekleri karşılığında Filistin'in bağımsızlığı vaadine inanan Araplar hem satmışlar hem de satılmışlardır. İngiliz-Yahudi Medeniyeti aklı, aynı deveyi farklı zamanlarda farklı müşterilere satar.

“İyi İş Çıkardınız”

İsrail tarafından Filistinlilerin soykırıma uğratılması İngiliz-Yahudi Medeniyeti aklının ürünüdür. İmzalanan barış anlaşması İngiliz-Yahudi Medeniyetince kabul edilmediği sürece sonuca ulaşamaz. Süreç tümüyle aynı akıl tarafından planlandığı için her türlü sonuç da aynı akılın istediği gibi işleyecektir. İsrail Parlamentosunda “iyi iş çıkardınız” diyerek soykırımı onaylayan, öven ve zafer kazanma havası oluşturan Turmp'ın Mısır'da barışa sevinir pozlar vermesi tam bir çelişki gibi görünse de aynı devenin bir kaç defa farklı müşterilere satılması anlayışına göre çok normal bir davranış ve tutumdur.

ABD Başkanının bu davranış ve tutumu, İngiliz-Yahudi medeniyeti aklının davranış ve tutumunu yansıtmaktadır. Sadece aklı üreten görünmez iken o aklı sahada uygulamaya koyan görünür durumdadır.

Kerahatten keramet gelmez!

Prof. Dr. Mehmet Şahin \ Timeturk

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

Mezarlıktaki esrarengiz taş

Haber Ara