Bu akşam saat 19.30'da Zeytinburnu Kültür Merkezinde sohbet edeceğim.
Medya haber veriyor, Rusya'ya gönderilen tonlarca domates ve portakal, yapılan tahliller sonucu alınmamış, geri gönderilmiş. Bu, tek vak'a değil, yıllardır olagelen müzmin bir vak'a. Rusya madem ki, sebze ve meyvelerde sıkı kontrol yapıyor, bizim dikkat etmemiz, onların geri çevireceği şeyleri boşuna göndermemiz gerekmez mi? Nakliyesi, bir sürü zarar ziyan. Prestijimiz de kırılıyor. Önemli bir soru şu: Rusya'nın almadığı, geri gönderilen domatesler, portakallar ne oluyor? Bizim halkımıza mı yediriliyor. Orada sağlığa aykırı, burada değil. Çifte standart.
***
Türkiye'nin toprakları bize yetecek ve fazlasını ihraç edecek kadar buğday, diğer tahıllar, bakliyat (fasulya, nohut, mercimek vs) üretmeye müsait değil mi? Müsait. Peki niçin topraklarımızı güzelce ekip biçemiyoruz da bu saydıklarımı dışarıdan satın alıyoruz? Benim bu sorum siyasî muhalefet yapmak değildir. Sosyal, kültürel, iktisadî muhalefet yapıyorum.
***
Türkiye'nin problemlerinin, krizlerinin çözülmesi için yeteri kadar vasıflı Türkiyeliler yetiştirmek ve işleri onlara vermek gerekir. Çare ve çözümlerin anahtarı budur. İki şart: Vasıflı elemanlar yetiştirilecek... İşler onlara verilecek... Bu iki şart olmazsa Türkiye krizden, dertten, vahim problemlerden kurtulamaz... Bizde yeterli miktarda vasıflı eleman yoksa, dışarıdan ithal etmek gerekir.
***
Kötü para iyi parayı piyasadan kovarmış... Kötü, vasıfsız elemanlar da iyi ve vasıflı elemanlardan nefret eder ve onları iter. Bunu hatırımızdan hiç çıkartmayalım.
***
Ülkemize sığınan Suriyelileri çalıştırarak tarımımızı düzeltebilirdik. Ne yazık ki, bu fırsatı yüzde doksan kaçırdık. (Söylemesi çok kolay ve basit, hayata geçirmesi çok zor bir iştir bu.)
**
Bir kısım Müslümanlar, Allah için kurban, küp için kavurma zihniyetiyle hareket ettiği müddetçe, doğru dürüst din faaliyeti ve hizmeti yapılamaz. İhlas fraksiyon kabul etmez. Bir kişi için yüzde doksan ihlâslıdır demek akla, mantığı aykırıdır. İhlâs ya yüzde yüz olur ya olmaz. Olmayınca da ne doğru dürüst hizmet olur, ne de faaliyet.
***
Bu memlekette olsa olsa en fazla sekiz on mürşid-i kâmil olabilecekken, binlerce mürşid nereden çıktı? İslamî kesim mürşidden, büyük şeyhten, büyük rehberden, Hazerattan, Muhtereman-ı âliyandan geçilmiyor. Hangileri gerçek?
***
İslama aykırı tesettür ticaretine kim dur diyecek? Müslümanların bu konuda kurumları, otoriteleri, fetva meclisleri, yaptırım güçleri, her şeyden önce kültürleri var mı?
***
Birine: Bu fakir sizden yardım ve hizmet istemiyorum. Kötülük etmeyin, başka bir şey istemem.
***
Ramazan yaklaşıyor... İnşaallah içkili fuhuşlu lüks otellerde israflı gösterişli iftar ziyafetleri tertiplenmez.
***
Bazı belediyeler iftar çadırları kuracaklar. Bunların kapılarına “Bu akşamki iftarı Zengin Oğlu Zengin Hacı Umre bey vermektedir” levhaları konulmamalıdır. Hayr hasenatın reklâmı yapılmaz. İhlâsa ve ahlaka aykırıdır. Böyle hayırlar Allah için yapılır. O, her şeyi bilir, ilana reklâma, tantanaya lüzum yoktur.
***
O çalışkan adam kalabalık bir köşede simit satsa günde iki yüz lira net kazanabilir ama simit satmasına izin ve ruhsat vermiyorlar.
***
Bir gafile: Deprem konusunda ne düşünüyorsun? Ne gibi tedbirler alıyorsun? Kendi canın, çoluk çocuğunkiler güvende mi? Ölmez, sağ kalırsan nasıl barınacaksın, nasıl ısınacaksın, ne yiyip içeceksin? Çadırın olacak mı, olsa bile çadır kuracak yer bulabilecek misin? Daha çok sorular var sayın Gafil beyefendi, Gafile hanımefendi...
***
Apartman dairesi Müslümanın ideal meskeni değildir. Müslüman mütevazı da olsa bahçeli bağımsız evde oturmalıdır. Dev binaların sefer tası daireleri islamî dünya saadeti ve huzuru sağlamaz. Dünyadaki on kadar medeniyetin her birinin ev felsefeleri vardır. İslam medeniyetinde ev mal değil yuvadır.
***
Antalya'da on beş bin cemaat alabilecek üniversite camii Ramazanda açılacakmış. Fotoğraflarını gördüm, çok sevindim. Sadece, kapısındaki Lâdinî harfli kitabeyi beğenmedim. Onun yerine, zamanın büyük hattatlarından birine celi sülüs sultanî bir yazı yazdırılmalıydı. ABD'de, İngiltere'de nice üniversitenin, kolejin katedralleri var. Bizim üniversitelerimizin de camileri olmalı...
***
Cumhuriyet tarihi boyunca bizde bir gün bile gerçek laiklik olmamıştır. Kemalistlerin laikliği laikçiliktir, din düşmanlığıdır, din ile ilgili hürriyetlerin tanınmamasıdır. Laiklik diye diye Müslüman çoğunluğu sömürge yerlisi haline düşürdüler.
***
Büyük kabristanlara gidiniz, mezar mimarisine kabir taşlarına bakınız, Müslümanların kültür seviyesini anlar, hal-i perişanlarına ağlarsınız.
***
Son Halife Abdülmecid b. Abdülaziz Han hazretleri edebiyata, ilme, irfana, sanata, musikiye, resme meraklı, çok kültürlü, çok medenî bir kimseydi. Makamında kalmış olsaydı, Türkiye'nin kültürünün yükselmesine hizmet edebilirdi. Onu kovanlar, Türkiye'yi çok çirkinleştirdiler. İtiraz etmeyin, şu memleketin manzarasına bakın.
***
Son cumayı Yıldız Parkı'nın kapısındaki Mecidiye Camii şerifinde kıldım. Hoparlörler yüksek şiddette açılmamıştı. Hutbe okunurken cep telefonuna bakan, mesaj yazan Müslümanlar beni üzdü. Namaz sonrası yine makbuzsuz para toplandı. Cami ahlâkına yakışmayan bir şeydir.