Ben sana Dönme diyorum... Yalan mı söylüyorum, iftira mı ediyorum, bu iddiam düzmece midir?.. Hayır, doğrudur, çok doğrudur. Sen Dönmesin ve bu ülkenin çoğunluğuna düşmanlık ediyorsun, bin türlü entrika çeviriyorsun.
Sen yalancısın, sen müfterisin, sen ahlaksızsın.
Bir Dönme olarak İslam devleti Osmanlıya minnet ve teşekkür borçlusun, sen ise hakaret ediyorsun.
Sizleri deşifre ettiğim için bana yalanlarla, iftiralarla, düzmece iddialarla saldırıyorsun.
Ben sana ne diyorum
İspat edersen ben şerefsizliği, namussuzluğu, haysiyetsizliği kabul edeceğim, sana iki taşınmazımı, bir dairemi, bir bağ evimi hibe edeceğim, kalemimi kıracağım ve yazı hayatından çekileceğim.
İspat edemezsen sen haysiyetsiz, şerefsiz, namussuz, alçak olacaksın.
Haydi iddialarını ispat et.
Edemezsin, çünkü yalandır, iftiradır, düzmecedir.
Ben 1959'da Genel Kurmay Özel Harp Dairesine alınmışım.
Yalan yalan yalan!..
O tarihte silik, küçük, tanınmayan 26 yaşında genç bir memurdum.
Benimle birlikte zikr ettiğin FG ise 16 yaşında bir molla öğrenci. Acemi yalancı!..
Seni mahkemeye vereceğim.
Mahkeme Genelkurmaya soracak ve yalanın iftiran ortaya çıkacak.
Mahkeme bir şey değil, sana beddua edeceğim.
Yalancısın, müfterisin, saldırgansın... İnşaallah belanı bulacaksın.
***
MÜSLÜMAN GENÇLERİ İYİ YETİŞTİRMEK
Müslüman üniversite gençlerini himayelerine alan, onları sahiplenen bütün islamî sivil toplum kuruluşları büyük vebal altındadır.
Sivil toplum kuruluşları: Cemaatler, tarikatlar, dernekler, cemiyetler, vakıflar vs...
STK'nın onlara karşı vazifeleri vardır.
- Onlara ilmihallerini doğru olarak öğretecekler.
- Onları Fırka-i NâciyeEhl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanı olarak yetiştirecekler.
- Onlara İslam kültürü aşılayacaklar.
- Onları yüksek seviyede genel kültürlü yapacaklar.
- Onlara sanat, güzellik, estetik boyutu kazandıracaklar.
- Onlara beş vakit namaz kıldıracaklar.
- Onlara Ümmet birliği, iman kardeşliği şuuru aşılayacaklar.
- Onlara İmam-ı Kebir şuuru aşılayacaklar.
- Onları İslam ahlakı ile ziynetlendirecekler.
- Onları güçlü, vasıflı, üstün Müslümanlar olarak yetiştirecekler.
- Onları Resulullah Efendimizin (Salât ve selam olsun ona) askerleri olarak eğitecekler.
- Onlara ihlâsı öğrenecekler.
- Onlara mürüvveti öğretecekler.
- Onlara Büyük cihad eğitimi verecekler.
- Onları her türlü cemaat holiganlığından, militanlığından, taassubundan (bağnazlığından) koruyacaklar.
- Onlara İslam ve Kur'an yazısı ile Türkçe okuma yazma öğretecekler.
Genç yetiştirmek barınma, yeme içme imkânı sağlamak değildir. Yukarıda saydıklarım ve saymadıklarımdır.
Ellerinde imkân, hürriyet, fırsat olup da bu vazifeleri ve hizmetleri yapmayanlar sorumludur, büyük vebal altındadır.
**
Diyanet bir ara afişler bastırdı, masraflar yaptı, kampanyalar başlattı. Ne için? Müslüman kadınları camilere çekmek için. Başarılı oldular mı? Olmadılar. Çünkü bu yaptıkları Şeriata uygun değildi. Şeriat, fıkıh, İslm ahlakı kadınlara camiye gelmeyin demiyor ama namazlarınızı evlerinizde kılmak efdaldir (yeğdir) diyor. Diyanet camileri erkek Müslümanlarla doldurmakla yükümlüdür. Asıl vazifesi budur. Maalesef böyle bir kampanya yok.
(Hangi yıldı, tam tarihini hatırlamıyorum, internetten bulunabilir. Bir Ramazan gecesi, erkekleri Ankarada Hacı Bayram camiine sokmamışlar, mabedin içini otobüs ve minibüslerle taşınan kadınlarla doldurmuşlardı. Erkekler cami dışında namaz kılmıştı. )
Diyanet Feministlere alet olmamalıdır. Kur'an, Sünnet, Şeriat Müslümanlığına hizmet etmelidir. Kadın konusunda sınır dışına çıkmamalıdır.
***
İstanbulda bazı camilerin kadınlara mahsus bölümlerindeki kafesler, perdeler azgın Feministler tarafından kıldırılmış, parçalanmıştı. Bunlar yeniden yaptırılmalı, iffet perdeleri tekrar asılmalıdır.
***
Sahte şeyhler yüzünden İslam tasavvufuna, tarikatlara düşmanlık etmek zalimane bir harekettir.
***
Yakın tarihte 28 Şubat hengâmında cami minberlerinden dine aykırı hutbeler okunmuş, zalimler övülmüştü. O zamanlarda keşke Diyanet direnebildiği kadar direnmiş olsaydı.
***
Otuz küsur Deccal ve Kezzab... Mehdi'nin zuhuru... İsa aleyhisselamın nüzulü... Âhir zaman fitneleri ve azgınlıkları... Ortadoğu'da büyük savaşlar... Melhame-i Kübra... Büyük kıyımlar ve kırımlar... Büyük beldelerin tahrip edilmesi... Bütün bunlar, sahih hadislerde beyan edilmiştir. Bunları inkar edenler bid'atçidir, reformcudur, kemalist ilahiyatçıdır, light ve ılımlı İslamcıdır, dall ve mudildir.
***
Beş vakit namazı dosdoğru kılanların hesabı inşaallahâsan olur. Namazları yitirenlerin ve şehvetlerine uyan azgınların hesabı çok zor olur.
***
Akıllı olmak yetmez, Akl-ı selim sahibi olmak gerekir.
***
Nakilsiz akıl kördür.
**
Sen bunca fitne fesat, fırtına kasırga, sayısız tehlikeler içinde rehbersiz kurtulamazsın. İtikatta ve fıkıhta imamımız olan İmam-ı Âzam Ebu Hanife hazretlerinin bile Ehl-i Beytten bir mürşidi vardı. Mürşidi, rehberi, kılavuzu olmayanlardan olma. Kamil bir mürşide bağlan. Bir rehbere ihtiyacı olup da, rehbersiz kalan kimsenin rehberi şeytan olur.
***
Kamil mürşide bağlanan Mevlasını bulur, sahte şeyhe bağlanan belasını bulur.
***
Kamil mürşidlerResulullah Efendimizin (Salât ve selam olsun ona) varisleri, vekilleri, halifeleridir. Ona biatlidirler, irtibatlıdırlar, ona itaat ederler.
***
Kamil mürşidlerin sayısı çok azdır. Cenab-ı Hak aziz sırlarını takdis buyursun.
***
Kâmil mürşid bulamayan Müslüman, eski asırlarda yaşamış olanların kitaplarını okusun, öğütlerine kulak versin ve onları hayatına uygulasın.