YUNANİSTAN 1919'da Türkiye'yi işgale teşebbüs etmemiş, İzmir'e asker çıkartmamış, aksine Osmanlı Devleti ile iyi geçinmiş olsaydı, bugün ülkemizde en az beş milyon Rum yaşıyor olacaktı.
Yunanistan'ın saldırganlığı Yunanlılara, Rumlara büyük felaketler, acılar getirdi.
Anadolu Rumlarının bütün güçleriyle Osmanlı Devleti'ni desteklemeleri ve savunmaları gerekirdi. Onların devleti Osmanlı idi, Yunan devleti değildi.
İzmir metropoliti Hrisostomos, Yunan ordusunu takdis etmekle Rumların ölüm fermanını imzalamış oldu.
Aynı hatayı bir kısım Ermeniler de yaptı. Doğuda Osmanlı topraklarına giren Rus ordusunu kurtarıcı gibi karşıladılar ve çok acı bir fatura ödediler. Silindiler.
Anadolu Rumları, Ermenileri Osmanlı Devleti'nin vatandaşı idiler; ona hıyanet etmemeleri, ondan yana olmaları, onu korumaları, onu savunmaları gerekirdi.
Elen milliyetçiliği Rumlara çok zarar verdi.
Ermeni komitacılığı Ermenilere çok zarar verdi.
Müslümanlarla, Türklerle barış içinde birlikte dostça yaşamaları gerekirdi.
Osmanlı bir Milletler Birliği idi. Milletler derken dinî cemaatleri kasd ediyorum. Müslüman milleti, Rum Ortodoks milleti, Ermeni milleti, Yahudi milleti, öteki milletler...
**
Bazı hizmetleri başarıyla görebilmek için Türkiye çapında ehliyetli, liyakatli, kompetan olmak yeterli değildir. Dünya çapında ve seviyesinde olunması gerekir.
**
Neticelerden sebeplere gidemeyen sönük ve donuk zekâ ve zihniyetlerle hiçbir yere varamayız.
**
Cahillikte eşitlemenin sonu böyle olur.
**
Bir insana yapılabilecek büyük hizmetlerden biri, belki en büyüğü, ona yaratılış ve varoluş gayesini ve hikmetini öğretmektir.
**
Buğdayımız, pirincimiz, bakliyatımız, sebzemiz, meyvemiz yeterli değil, soğanımızın bir kısmını bile dışarıdan satın alıyoruz. Bu anlattığım neticedir. Bunun sebepleri nelerdir? Düşünüyor muyuz? Çare ve çözüm arıyor muyuz?
**
Ev satın alırken komşuları da almış kabul etmiş oluyorsun. Sadece evin uygun olması yeterli değildir, komşular uygun değilse ev senin için zindan olabilir.
**
Yeni bir vak'a: Adamcağız karısının hamileliğinden şüphelenmiş, bu çocuk benden değil demiş, doğumdan sonra test yaptırmış, çocuk ondan değilmiş. Gerçek baba bulunmuş, mahkemeye verilmiş. Zina eden adam, kadının rızası ile oldu demiş ve beraat etmiş, böylece adalet tecelli etmiş!..
**
CHP'li, Kemalist, laik, çağdaş beyefendilere ve hanımefendilere: 1930'lu yılları çok özlüyorsunuz, o devri örnek gösteriyorsunuz ama o zaman demokrasinin D'si bile yoktu. Şapka yüzünden apar topar adam asılıyordu, millet iradesine ve demokrasiye aykırı bir sürü devrim yapılmıştı. Affınıza sığınarak soruyorum: Siz nasıl demokratsınız? Yine soruyorum: Ayasofya'nın camilikten çıkartılıp müze yapılması, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” temel prensibine uygun mudur, aykırı mıdır?
**
Çok zor, çok karmaşık, çok çetrefil Japon yazısı mı daha çok ilerletir, yoksa çok kolay Latin yazısı mı? Cevap: Japonya çok zor yazısıyla ilimde, eğitimde, araştırmada, teknikte, sanayide bizden çok ilerledi, kalkındı, nice Nobeller kazandı, biz kolay Latin yazıyla onun çok gerisinde kaldık. Yalan mı söylüyorum, bu dediğim suç mudur?
**
Cemaatler, tarikatlar, islamî sivil toplum kuruluşları, hizmet için kurulmuş bütün vakıflar... Bunların başlarına mutlaka hizmet ehli, ehliyetli, liyakatli, çalışkan, ihlâslı, becerikli, marifetli, işbilir, ilahî tevfike mazhar kimseler ve kadrolar getirilmelidir.
**
İslamî kesimde bu kadar sorumlu kodaman var, binlerce cemaat tarikat vakıf dernek cemiyet sivil toplum kuruluşu var. Bunlar niçin ortak bir hizmet ve faaliyet plan ve programı hazırlamıyor?
**
Diyanet Ehlisünnete uygun bazı faydalı islamî kitapları niçin yayınlamıyor? Mesela yıllarca yayınlanan CEP İLMİHALİ'ni niçin yayınlamıyor? AB kriterlerine uygun olmadığı içinse, Şer'an bunun hükmü nedir?
**
Müslümanları uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek, iyiye doğruya güzele yönlendirmek, irşad etmek için en az 150 önemli ve hayatî konuda çok cazip broşürler yayınlanmalıdır. Bu işi kim yapacak? İlk hatıra gelen Diyanet'tir. Evet bağımlıdır, kösteklidir ama yine de bu konuda çok hizmetler yapabilir. Büyük bir bütçesi vardır, bir ordu kadar personeli vardır. Bu broşürlerin her birini bir milyon adet yayınlasa, camilerde kolayca satabilir. Bunlar cazib, çekici, merak uyandırıcı olursa halk kapış kapış alır. Büyük bir hayır olur.
**
Ekmek vücudun gıdasıdır, faydalı kitap ve risaleler ruhun ve aklın gıdasıdır. Sadece ekmekle yaşanmaz.
**
Hem hizmet edecek, hem bu esnada malı götürüp zengin olacak. Zenginliğin ötesinde ün, alkış, riyaset, nüfuz, prestij elde edecek. Allah için kurban, küp için kavurma... Böyle hizmet olmaz.
**
Bendeniz gençliğimde gerçek has hizmetkârlar gördüm... İcazetli ulema gördüm... İcazetli gerçek şeyhler gördüm... Mihrabı dolduran imamlar gördüm... İhlâslısalih Müslümanlar gördüm... Nice beyefendiler, nice hanımefendiler gördüm... Cenab-ı Hak onlara Rahmetiyle, Afviile, Keremi ile muamele buyursun, nur içinde yatsınlar.
**
Dünyanın bir sınav yeri olduğunu düşün... Bir tarla olduğunu, burada ekeceğini, ahirette biçeceğini, ölümü, kabir ve berzah hallerini, sorgu meleklerini, Mahşer meydanını, Mahkeme-i Kübrayı, hesap ve kitabı, Sırat köprüsünü, Cenneti ve Cehennemi düşün. Her gün düşün, her an düşün, unutma sakın... Bunları unutmak seni felakete götürür.
**
İslam'da ailenin reisi erkektir. Şimdiki feminist Medenî Kanunumuzda ailenin başı yoktur. Bu başsızlık aileyi sarsmakta ve yıkmaktadır. Bizim toplumumuzun temeli ailedir. Aile yıkılınca toplum da yıkılır, ülke de, devlet de.
**
Kanun yapıcıların yüksek genel kültüre, engin hukuk kültürüne sahip bilge kimseler olması gerekir. Millî kimliğe, millî kültüre, fıtrata, toplumun sosyal yapısına uymayan gayr-i âdil kanunlar yapanlar bilge midir?