Dolar

32,4645

Euro

34,8396

Altın

2.446,06

Bist

9.908,65

Mahmud Abbas, 'Yüzyılın Anlaşması'na gerçekten karşı mı?

Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın, Trump'ın İsrail-Filistin planına ilişkin tutumunun gerçekliği sorgulanıyor...

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-02-03 07:46:41

Mahmud Abbas, 'Yüzyılın Anlaşması'na gerçekten karşı mı?

Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın, Mısır'ın başkenti Kahire'de, Trump'ın açıkladığı ''Yüzyılın Anlaşması'' planı ile ilgili verdiği mesajlar dikkatleri üzerine çekti.

"Trump'ın Yüzyılın anlaşması planının reddediyorum. Tarike Kudüs'ü satan veya ondan vazgeçen biri olarak geçmeyeğim" ifadeleri hem Türk hem yabancı basında geniş yankı bulurken, Abbas'ın bu anlaşmaya ilişkin gerçekten ne düşündüğü de irdeleniyor.

Diriliş Postası Yazarı İsmail Yaşa, konuyla ilgili "Abbas gerçekten karşı mı?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazının ilgili bölümü:

ARAP ÜLKELERİ ARASINDA GÖRÜŞ BİRLİĞİ YOK

Her şeyden önce Arap ülkeleri arasında “Yüzyılın Anlaşması” adıyla da bilinen plan konusunda bir görüş birliği olduğu söylenemez.

PLANI AÇIKÇA DESTEKLEYENLER

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Bahreyn ve Umman planı açıkça destekliyor.

GÜVENİLMEZ

Filistin Yönetimi plana karşı çıksa da geçmişte yaşanan birçok tecrübe Mahmud Abbas'ın bu tür çıkışlarına asla güvenilemeyeceğini gösteriyor. Çünkü kendisi Filistin halkının öfkesini dindirmek için esip gürlemek fakat gerçekte atılması gereken adımları atmamakla ünlüdür.

Örneğin İsrail ile imzalanan anlaşmaların askıya alınacağı tehdidini savurur. Sonra o anlaşmaların en önemlisi olan güvenlik koordinasyonu hız kesmeden devam eder.

67_6

İSRAİL'İN SAĞLADIĞI VIP YAŞAMA BAĞLILAR

Abbas ve adamlarının sorunu, yıllarca İsrail'in kendilerine sağladığı VIP yaşama bağımlı olmaları. O yaşamın sağladığı konfordan ve ayrıcalıklardan asla vazgeçemezler.

ABBAS, GAZZE'DEKİ DİRENİŞ GRUPLARINI SİLAHSIZLANDRMAYA HAZIR

Abbas, silahtan arındırılmış bir Filistin devleti kurmak istediğini ve bu arzusunu Trump'a da ilettiğini söylüyor. Silahı olmayan ve güvenliğini işgalcilere emanet eden bir devlet gerçek anlamda egemen kabul edilebilir mi? Abbas'ın bu açıklaması, Gazze Şeridi'ndeki direniş gruplarını silahsızlandırmaya hazır olduğunun ilanı anlamına da geliyor. Amerika'nın ve İsrail'in istediği de zaten bu.

Filistin Yönetimi Başkanı ayrıca teröre karşı mücadele ettiklerini söylüyor ve “yerel terör” diye bir ifade kullanıyor. Filistin'le ilgili gelişmeleri yakından takip edenler, Abbas'ın bu ifadeyle kastının “işgal güçlerine karşı silahlı direniş” olduğunu bilir. Abbas, Trump'ın ilan ettiği “Yüzyılın Anlaşması” planını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşımaya hazırlanıyor. Yani her zamanki gibi yine tribünlere oynayarak Filistin halkını ve kamuoyunu oyalıyor.

Amerika'nın veto hakkına sahip olduğunu ve Trump'ın tasvip etmediği bir kararın BMGK'dan asla çıkamayacağını bilmiyor olamaz.

ETKİLİ BİR KARAR ALMAKTAN KAÇINIYOR

Batı Yaka'da işgal güçleriyle yürütülen güvenlik koordinasyonuna son vermenin İsrail üzerinde BMGK'ya başvurmaktan daha etkili olacağının farkında olmasına rağmen o yönde en ufak bir adım dahi atmıyor. Abbas'ın plana itirazı, hazırlık sürecinde devre dışı bırakılmasından ve Filistin tarafına dayatılan tavizin hiçbir Filistinlinin kabul edemeyeceği kadar büyük olmasından kaynaklanıyor.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Öncelikle İsrail'in kendini ilgilendiren adımları tek taraflı olarak atması ve Mısır başta olmak üzere Trump'ın planına destek veren ülkelerin Filistin Yönetimi'ne baskılarını artırması bekleniyor.

İsrailliler Eylül 2018'de bir belgesel yayınlamıştı.

Oslo Anlaşması'nın imzalanması sürecini anlatan belgeselde Şimon Peres, anlaşmayı imzalamak istemeyen Arafat'a Hüsnü Mübarek'in öfkelendiğini ve herkesin içinde “İmzalasana köpek oğlu” dediğini öne sürüyordu.

Filistin davasını tasfiye projesine karşı verilen mücadelenin yönetimi -mevcut tavırları ne olursa olsun- Arap Birliği'ne ve Abbas'a teslim edilemez. Hamas ve diğer direniş grupları da böyle bir yanlışa düşmeyecek kadar tecrübeliler.

 

Haber Ara