Nasıl ki Türk yazar, şair ve sanatçıları yabancı eser ve akımlara hayranlık duyarsa "yabancı" olarak tanımlanan bazı isimler de gerek sanatsal çalışmalarında gerekse hayatlarında ortaya koydukları kısmi sanat dallarında Türkiye ve Türkçe'ye hayran kalarak eserler ortaya koyabilmişlerdir.
Türk sanatseverlerinin yakından tanıdıkları o kadar çok isim var ki; yaptıkları sanatsal çıkışlarla da "kültürel hafızamız"da yer edinmişlerdir.
Başka bir ifade ile "Türk dostu" olarak da tabir edilen bu isimlerden bazıları şöyle:
Türkiye ve Türkçe'ye "Fransız" kalmadı
Marc Aryan: Fransız söz yazarı, şarkıcı ve piyanist. 1926 doğumlu. Kendi becerileriyle nota okumayı ve piyano çalmayı öğrenen Aryan, 1963 yılında ilk albümünü yayınlar. Konser vermek için geldiği Türkiye'de Türkçe'yi öğrenir ve söz yazarı Fecri Ebcioğlu tarafından yazılan Türkçe sözlerle kendi bestelerini seslendirir. Eserlerini Selçuk Ural, Ajda Pekkan ve Ay-Feri gibi sanatçılar tarafından da yorumlanmıştır.
İkinci Mahmut ve Abdülmecid döneminin milli marşçısı
Giuseppe Donizetti: İtalyan asıllı orkestra ve bando şefi. Osmanlı ordusunun bandosu Muzıka-i Hümayun'u yönetmiştir.Batı müziğine olan ilgisini çevresine de aktaran Donizetti, dönemin padişahı II. Mahmut için Mahmudiye, sonrasında tahta geçen Abdülmecid için ise Mecidiye Marşı'nı besteledi. Bu marşlar dönemlerinin milli marşı olarak kabul edilmiş ve çalışmaları da takdir toplamıştır.
Duvarcı çıraklığından saray ressamlığına
Fausto Zonaro: 1854'te Padova'da doğan İtalyan ressam, 1851‘de İstanbul'a gelerek tam 19 senesini burada geçirir. Meslek hayatına duvarcı çırağı olarak başlamıştır. Zonaro, yeteneğini keşfetmesiyle desen çalışmalarına ağırlık verirken, eserlerinin tesiri yaşadığı dönemin padişahı Abdülhamit'e ulaştığında da Mecidiye Nişanı ve Saray Ressamlığı unvanına layık görülür.
Halk müziği aşığı Macar besteci
Bela Bartok: Besteci, piyanist ve aynı zamanda da halk müziği derleyicisidir. Bartok, 1881 yılında Macaristan'da dünyaya gelmiştir. Besteleriyle adından söz ettirmiş ve 1936'da Ankara Halkevi'nin davetlisi olarak Türkiye'de bulundu. Ülkemizde kaldığı süre boyunca Halk müziği derlemeleri hakkında birçok konferans verdi. Ankara Devlet Konservatuvarı'nda Türk Halk Müziği arşivi oluşturulması için çalışmalar yürütmeyi de ihmal etmemiştir
Milli Mücadeleye desteği unutulmadı
Pierre Loti: Türklerin en aşina olduğu isim.İstanbul'da uzun yıllar yaşayan, günümüzde de bir İstanbul aşığı olarak tanımlanan Fransız yazar ve asker. Aynı zamanda oryantalist olarak da bilinen Pierre Loti. Asıl adıyla “Julien Viaud”, 70 yıllık ömründe 8 küz Türkiye'ye gelmiş. Pierre Loti, Osmanlı kültüründen derinden etkilenir ve pek çok eserinde bu etki gözlenmektedir. Yazılarında Milli Mücadele'ye verdiği destek sebebiyle Türk halkının sempatisini kazanır. 1920'de “İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi” olarak kabul edildi ve Divanyolu'ndaki bir caddeye, Eyüp'te de bir kahvehaneye adı verilmiştir.
Türkçe albümlere gönlünü kaptırdı
Brenna McCrimmon: Türkçe konuşan ve Türkçe şarkı söyleyebilen, uluslararası platformda Türk halk müziği ses sanatçısı olarak kabul edilen, 1970 Kanada doğumlu sanatçı. Kanada'da bir kütüphaneyi ziyaret ederken "Türkçe albümlere rastladım ve aniden duygusal bir bağ oluştu" diyerek Türk müziğine olan ilgisinin sebebini açıklar. Türk ve Balkan ezgileriyle uğraştı aynı zamanda Türk müziği teorileri üzerine çalışma yaptı.