Câferîlik adını Hz. Ali'nin torunlarından Ca'fer-i Sadık'tan alan (ö. 148/765)'ın onun etrafında toplanan ve onun ictihadlarına göre amel eden müslümanların bağlı oldukları siyasi ve fıkhi mezhebin adıdır. Mezhbin daha çok Azerbaycan, İran, Irak ve Bahreyn'de hâkim olduğu görülür. Günümüzde Şia'nın yüzde 80'i On İki İmâmcılığın Câferî fıkhını takip etmektedir. Bu büyük tâkipçi kitlesi nedeniyle Şiiliğin İsnaaşeriyye mezhebinin sıklıkla Câferîlik olarak adlandırıldığı da görülmektedir.
CAFERİYYE'NİN TARİHİ
16. yüzyılda Safevî Hanedanı'nın İmamiye-i İsnaaşeriye'yi devletin resmî mezhebi olarak seçmesiyle Câferîlik adı kullanılmaya başlanmıştır.
Afşar Hanedanı'nı kuran Nadir Şah, 1736'da Safevî döneminde tavsiye edilen Ebu Bekir, Ömer ve Osman bin Affan'ın lanetlenmelerini yasaklamış ve bunun karşılığı olarak Osmanlı Devleti'ne bir teklif sunarak Afşar imâmiliğinin Câferîlik olarak adlandırmasını ve diğer dört Sünnî fıkıh mezhebiyle birlikte beşinci bir fıkıh mezhebi olarak kabul edilmesini önermiştir. Bunun dışında Kâbe'de Câferîlik adına beşinci ek bir sütun yapılmasını ve Câferîlerin Mekke ziyaretlerinin serbest bırakılmasını talep etmiştir. Nadir Şah, İran dışında Irak, Afganistan ve Orta Asya'dan da ulemayı davet ederek Necef'te toplantı düzenlemiş, Osmanlı Devleti'ne yaptığı teklif burada şiî ûlema tarafından kabul edilmiştir.
RESMİ MEZHEP OLARAK KABUL EDİLMEZ
Osmanlı Devleti ise bu teklifleri İran'ı Sünnîleştirme çabası olarak değerlendirerek Nadir Şah'ı övmüş ve 1746'de imzalanan Kerden Antlaşması ile ilk üç halifenin lanetlenmeleri yasaklandıysa da Câferîliğin beşinci bir fıkhî mezheb olarak kabul edilmesi reddedilmiştir. Neticede Câferîlik hiçbir zaman resmî sünnî mezhebi olamamıştır.
CAFERİYYELİKTE TEMEL ESASLAR
Şiî İslâm inancında Ali bin Ebu Talib'in çok özel bir yeri vardır. Şiî amentüsünde bulunan imâmet anlayışına göre Muhammed vefat ettiğinde yerine imâm olması gereken kişi Ali el-Mûrtezâ'ydı. Dolayısı ile imâmetin Ali'nin soyundan devam etmesi şarttır. İsnâaşerîyye mezhebi mensupları arasında en büyük gruplar Câferî fıkhı, Alevî inancı, ve Nusayrî inancı tâkipçilerinden oluşmaktadır. Pek çok konuda İsnâaşeriyye'nin i'tikadını paylaşan Nusayriler, gayba halindeki Muhammed Mehdi hususunda İsnâaşeriyye'den ayrılmalarından ötürü Galiyye'nin Gulat İmamiyye kolu altında sınıflandırılmaktalardır.
HADİS KAYNAĞINDA ON İKİ İMAM ÖNEMİ
İsnâaşerîyye / Onikiciler mezhebinin fıkıh ekolü olan Câferîlik'teki dini hukuk veya Şeriat ilkeleri, Kur'an ve Sünnetten çıkarılır. Sünni ve Şiilik arasındaki farklılık Şiiliğin Muhammed'den sonra ilk yöneticinin hem peygamberin vasiyetiyle hem de İlahi seçimle Ali olması gerektiğine inanılmasıdır. Sünni ekolden farklı olarak Muhammed'in On İki İmam kanalıyla gelen sözlerini (hadis) olarak kabul ederler. Fıkıh usûlü olarak kıyas yerine akıl'ı kabul ederek içtihad'ı önemserler. Sünnilerin makbul halife kabul ettikleri Ebu Bekir, Ömer ibn Hattab ve Osman bin Affan kanalıyla gelen hadisleri kabul etmez, onları model almazlar.
Muhammed ve kızı Fatıma Zehra'nın yanı sıra On İki İmâmlara masumluk ve yanılmazlık atfederler ve sadece bu grubun sözlerini ve rehberliğini dinde kendilerine örnek alırlar.
Câferî mezhebi fıkhi usul olarak Kur'an, Hadis ve İcma'nın dışında Akıl (hikmet)'ı da kabul eder ve gaiba sırasında fakîhlerin içtihâdına önem verir. Günümüzde İran'da uygulanan Velâyet-i Fakîh sistemi bunun tezahürüdür.