Geçenlerde Yemenli bir arkadaştan Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez koalisyonunun Yemen'e düzenlediği askeri operasyon, ülkenin şu anki durumu ve geleceğine yönelik senaryolarla ilgili kapsamlı bir analiz geldi.
Adaad Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan analizde özellikle şu soru üzerinde duruluyor:
"Koalisyon güçleri Yemen'de İran'a karşı zafer kazanmak için mi var yoksa kendi emellerini gerçekleştirmek için mi?"
Körfez koalisyonu Sana'yı işgal ederek darbe yapan Husileri ve Ali Abdullah Salih'e bağlı güçleri başkentten çıkarmak amacıyla Yemen'e askeri müdahalede bulundu.
Fakat bugün gelinen noktada koalisyonu oluşturan ülkelerin gizli bir takım planları olduğu konusunda Yemenlilerin ciddi şüpheleri var.
Dolayısıyla Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin gerçek niyeti artık ciddi şekilde sorgulanıyor.
Analizdeki şu tespit çok çarpıcı:
“Koalisyon ülkeleri Yemen'de İran'a karşı hızlı bir zafer kazanma peşinde değiller. Bilakis stratejik bir takım hedeflerini gerçekleştirmek istiyorlar. O hedeflerin başında da bölgede kendileriyle rekabet edebilecek güçlü bir Yemen'in bulunmasını engellemek geliyor.”
Yemenlilerin bu gerçeği fark etmiş olmaları olumlu bir gelişme.
Çünkü atasözü, doğru teşhisin tedavinin yarısı olduğunu bildirir.
Artık acı gerçekleri görmeye başladıklarına göre ülkelerini korumak için hesaplarını da ona göre yapmaları gerekir.
Koalisyona yönelik suçlamaların çoğu Birleşik Arap Emirlikleri'ni hedef alıyor.
BAE, eşsiz güzelliklere sahip Sokotra adasını ve ülkenin limanlarını işgal etmekle, meşru güvenlik güçlerinin dışında milis güçleri inşa ederek ülkenin küçük parçalara bölünmesini planlamakla itham ediliyor.
Suudi Arabistan'ın ise El-Kharkhir'i ham petrol deposu haline getirdikten sonra İran kontrolündeki Hürmüz Boğazı'nı bypass etmek için El-Mehra sahilinde bir petrol limanı inşa etmeyi planladığı belirtiliyor.
Adaad Araştırma Merkezi'nin analizine göre Yemen'in yakın geleceğine yönelik üç senaryo söz konusu.
Birincisinde devlet, Körfez koalisyonunun da desteğiyle ülke genelinde kontrolü yeniden eline geçiriyor.
Analize göre Yemen'i ve Körfez ülkelerinin güvenliğini garanti altına alacak bu senaryonun gerçekleşmesi oldukça güç.
İkinci senaryo Yemen'in bölüneceğini söylüyor.
Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde ülkenin kuzeyi Husilerin ve güneyi de ayrılıkçıların kontrolüne girerken Yemen'in faklı bölgelerinde daha küçük grupların nüfuz kavgasına tutuşmaları ön görülüyor.
Üçüncü senaryo ise ülkedeki kaosun sürmesi ve savaşın devamı üzerine kurulu.
Analizde bu senaryonun gerçeğe en yakın olduğu belirtiliyor.
Bu arada Suudi Arabistan'ı hâlihazırda fiilen yöneten ve yakında babasının yerine tahta çıkması beklenen Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, Amerika'da temaslarını sürdürüyor.
New York Times'a konuşan Muhammed Bin Selman, koalisyonun Yemen'de savaşı siyasi yollarla sona erdirmeye çalıştığını söyledi.
Daha da ilginci, Husileri bölme planları olduğundan söz etti.
Veliaht Prens'in bu açıklaması bölgeyi yakından takip edenler tarafından şaşkınlıkla karşılandı.
Çünkü Riyad, herhangi bir siyasi grubu, örneğin Ali Abdullah Salih'in partisini birkaç farklı kanada bölebilir.
Fakat Husiler siyasi bir parti değil.
Bilakis, inanç ve ideoloji temeli üzerine kurulu bir yapı.
Muhammed Bin Selman'ın sözleri, Yemen'de savaşın ve kaosun devam edeceğini söyleyenlerin görüşünü güçlendiriyor.