Dolar

32,5960

Euro

35,0094

Altın

2.450,72

Bist

9.785,39

'İİT'nin Kudüs adımı işgali durdurmak için önemli bir karar'

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin, İslam İşbirliği Teşkilatı'nıın İstanbul'da aldığı Kudüs kararı için 'Bu bir aşama olarak görülüyor ve aşamalı olarak işgalci rejimi geriletme amacı güdülüyorsa bu, siyaseten anlaşılabilir. Ancak nihai çözüm ve son aşama olarak razı olunuyorsa bu kabul edilemez' dedi.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-12-15 10:50:15

'İİT'nin Kudüs adımı işgali durdurmak için önemli bir karar'

İstanbul'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerinden "Kudüs" konusunda ABD'ye misilleme geldi. Doğru Haber'den Enes Durmaz'a konuşan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin ve Filistinli Akademisyen Salah Avde, kararın önemine değinerek bunun işgal için sonun başlangıcı olması ümidini taşıdıklarını ilettiler.

İşte o açıklamalar:

TEŞKİLAT AÇISINDAN TARİHİ BİR KARAR

Alınan kararın önemli olduğuna işaret eden Şahin, “İslam İşbirliği Teşkilatı'nın mevcut genel tablosu ve üye ülkelerin çoğunun ABD ve israil ile ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda; teşkilatın, Trump'ın kararına karşı Kudüs gündemli olağanüstü toplanmış olması ve bu konuda bazı kararlar almış olması önemli. Alınan bazı kararlar olumlu elbette. ABD'ye nota anlamına gelen kararlar var. Bunlar teşkilatın, tarihi boyunca ilk defa sergilediği tavırlar ve aldığı kararlar. Bu yönleri ile bu gelişmeleri teşkilatın realitesi içinde müspet gelişmeler olarak görmek gerekir” dedi.

Ancak ideal noktada ve Müslüman kamuoyunun beklentilerine kıyas ile değerlendirilirse, alınan kararlar çok zayıf” diye konuşan Şahin, “Müslüman kamuoyu, israil ile tüm ilişkilerin kesilmesi, israilin devlet olarak tanınmasından vazgeçilmesi, ABD ile diplomatik ilişkilerin askıya alınması kararlarının alınmasını bekliyordu. Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olarak kabul edilmesi, bağımsız bir Filistin Devleti iradesinin sergilenmesi olarak düşünülebilir. Kudüs'ün tamamen siyonist rejimin işgali altında olduğu bir zamanda bir kısmını kurtarma adımı olarak görülebilir. Ancak bu karar aynı zamanda işgalci Siyonist rejimin, Kudüs'ün diğer kısmındaki varlığını ve Filistin üzerindeki işgalini kabul anlamına geliyor ve buna meşruiyet kazandırıyor. Kudüs'ün bölünmesi ve işgalci siyonist israilin varlığı kabul edilemez. Kudüs Müslüman inançta ve tahayyülde bir bütündür. Savunması da bütünü üzerine verilmelidir” şeklinde konuştu.

"BU KARAR İŞGALİN DURMASI İÇİN BİR AŞAMA OLARAK GÖRÜLMELİ"

Kararla işgalin durdurulması ve geriletilmesi gerektiğine vurgu yapan Şahin son olarak şunları söyledi; “Realiteye baktığımızda bugün Kudüs dahil Filistin topraklarının büyük çoğunluğu siyonist rejimin işgali altındadır. 1967 sınırlarına dönülmesi anlamına gelen karar, uygulanması halinde israil açısından geri çekilme ve Filistin açısından bir kazanım olacaktır. Bu bir aşama olarak görülüyor ve aşamalı olarak işgalci rejimi geriletme amacı güdülüyorsa bu, siyaseten anlaşılabilir. Ancak nihai çözüm ve son aşama olarak razı olunuyorsa bu kabul edilemez

"TOPLANTIYA KATILIMIN DAHA YÜKSEK OLMASINI BEKLERDİK"

“İslam İşbirliği Teşkilatı'nın imkânlarının reel olarak sınırlı olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullanan Filistinli Akademisyen Salah Avde ise, “Ama buna rağmen biz daha iyi bir karar çıkmasını bekliyorduk Filistinliler olarak. Ayrıca bizim açımızdan dikkat çekici bir husus da katılımın istediğimiz seviyede olmamasıdır. Zira Kudüs çok önemli bir olaydır. Ve böyle çok mühim bir olay karşısında katılım çok daha iyi olabilirdi. Bütün İslam âleminin en üst düzeyde temsil edildiği bir zirve olabilirdi bu. Ama bu şekilde gerçekleşmedi bu da bizi üzmüştür.” dedi.

İşgal politikasına da değinen Avde, “Yüzyıl önce Siyonistler Filistin topraklarında bazı yerleşim yerlerinde bulunuyordu. Fakat gittikçe alanlarını genişlettiler ve 1947'de BM'de fiili işgal durumları kabul edildi. Daha sonra genişletmeye devam ettiler. Ve onlar büyüyüp geliştikçe, Filistin halkı kendi topraklarında küçülmeye ve minimize olmaya başladı. Aynı şekilde biz bugünde bunu umuyoruz ve bekliyoruz. Şu anda Filistin halkının resmi anlayışı işte başkenti doğu Kudüs olan, 1967 toprakları içinde bir Filistin devletinin kurulması üzerine kurulu. Fakat israil bunu bile kabul etmiyor. Evet, israil bunu bile kabul etmiyor. Çünkü biliyor ki bu bile kendisi açısından ileride bir tehlike ve tehdit oluşturacaktır. Biz Filistinliler olarak kendimize Allah'ın izniyle güveniyoruz. Elde edeceğimiz her kazanım arkasını getirecektir, bir noktada durmayacaktır” şeklinde konuştu.

"FİLİSTİN HALKI MESCİD-İ AKSA KONUSUNDA ÇOK FEDAKÂRLIK YAPIYOR"

Filistin halkının şu anda zor durumda olduğunu belirten Avde, “Biliyorsunuz, hepimiz buradan takip ediyoruz, ediyorsunuz. Yani Filistinlilerin imkânları kısıtlı. Hem Kudüs'te, hem Gazze'de, hem Batı Şeria'da kuşatma altında. Her türlü baskıya maruz kalıyorlar. Bu nedenle Müslümanların her türlü imkanla; siyasi olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, halk olarak, hükümetler olarak Filistin'e her türlü desteği vermesi gerekiyor. Şimdi Kudüs'te özellikle maddi destek de şart. Çünkü orada esnaf dört metrekarelik dükkânını açtığı zaman işgalcinin baskısına maruz kalıyor. Vergi cezaları adı altında haraç toplanıyor. Bunların iş yapması engelleniyor. Tabi Kudüslüler bu manada her türlü fedakârlığı yapıyor. İşte o elektronik kontrol noktalarının kaldırılmasını sağladılar. Filistin halkı, Kudüs halkı özellikle Mescid-i Aksa konusunda çok fedakârlık yapıyor. Bu nedenle İslam ümmeti her türlü imkanıyla seferber olması lazım. Siyasi olarak, ekonomik olarak, mali olarak” dedi.

"İSLAM ÜMMETİ FİLİSTİN İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPMALI"

Son olarak İslam ümmetine de seslenen Avde şunları söyledi; “İslam ümmeti bir hayır kuruluşu değildir. Biz İslam ümmetini böyle görmüyoruz. İslam ümmeti bir hayır kuruluşu bir cemiyet falan değildir. Bir ümmettir. Bu nedenle elinden gelen her şeyi yapması lazım. Silah gönderebilen göndersin. Hangi imkan olursa, bireysel olarak, toplumsal olarak ne gerekiyorsa İslam ümmeti bunu yapmalı. Çünkü Siyonistler aralıksız ve büyük bir destek görüyor. Onlara açık açık destek veriliyor. Biz de İslam ümmetinin bunu yaparken bir hayır kuruluşu gibi davranmamasını istiyoruz. Biz sorumluluk sahibi ve biz inşallah buna inanıyoruz ki; İslam ümmetinin şuanda içinde bulunduğu durum geçicidir. Bu durum geride kalacak ve İslam ümmeti ayağa kalkacaktır ve inşallah Filistin halkına gereken desteği sağlayarak Filistin'in, Kudüs'ün işgalden ku

 

Haber Ara