Yıldırımhan, bir otelde düzenlenen "Güvenli İnşaat Sempozyumu"nda, Bakanlık olarak sadece yasanın getirdiği mecburiyetleri işverenlerin üzerine yüklemediklerini, eğitim faaliyetleriyle iş kazalarının önüne geçmek ve iş güvenliğini sağlayabilmek için büyük gayret gösterdiklerini söyledi.
Çalışmaların başarılı olması için sektörün Bakanlığa destek vermesi gerektiğinin altını çizen Yıldırımhan, "Bu meseleyi tek taraflı halletmemiz mümkün değil. İş güvenliği uzmanları, sektör temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri, çalışma hayatının içinde olan herkes bu meselelerde iş birliği yapmalıdır ki Türkiye'deki kötü tabloyu tersine çevirelim." ifadesini kullandı.
İş sağlığı ve güvenliğinin gelişmiş ülkelerin de sorunlarından biri olduğuna işaret eden Yıldırımhan, şöyle devam etti:
"İş kazaları ve meslek hastalıklarının neden olduğu maddi manevi kayıpların gelişmiş ülkelerin kalkınma hamlelerinin önünde önemli engel olmaya devam etmesi, iş sağlığı ve güvenliği konusunun gelişmiş ülkelerin de öncelikleri arasında yer almasına neden olmuştur. Uluslararası Çalışma Örgütünün verilerine göre, dünyada 1,2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında iş gücü bulunmaktadır. Her gün yaklaşık 1 milyon iş kazası yaşanmakta, iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2,3 milyon insan hayatını kaybetmekte, çok daha fazla insan ise iş göremez hale gelmektedir. Bu da dünya genelinde toplam gayrisafi milli hasılanın yüzde 4'ünü alıp götürmektedir. Dünya gayrisafi milli hasılasını 80 trilyon dolar olarak hesap ettiğinizde, yaklaşık 3,2 trilyon dolar her yıl iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla ilgili bir tabloyu ortaya çıkarmaktadır."
Türkiye'de iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle maddi kaybın yıllık yaklaşık 80 milyar lira olduğuna işaret eden Yıldırımhan, bunun dünya ortalamasının çok üzerinde olduğuna dikkati çekti.
Yıldırımhan, sürekli üretmeyi hedef alan sistemin insanı ikinci plana ittiğini vurgulayarak, çalışma hayatında insan sağlığını öne çıkaran anlayışın hakim olmasının önem taşıdığını dile getirdi.
Türkiye'de bu anlayışın giderek yaygınlaştığının altını çizen Yıldırımhan, "Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği şartlarının istenilen seviyeye gelmesi amacıyla müstakil bir iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı özelliğini taşıyan 6331 sayılı Kanun 2012 yılında yayımlanmıştır. İş sağlığı ve güvenliği konusunda önleyici, koruyucu ve iyileştirici bir anlayış benimsenmiştir." diye konuştu.
- En çok iş kazası inşaatlarda yüksekten düşme
İş kazalarının en çok inşaat sektöründe yaşanması nedeniyle sempozyumun adının "inşaat sektörü ve iş sağlığı" olarak belirlendiğini aktaran Yıldırımhan, "İnşaat işlerinin geçici ve branşlaşmanın çok fazla olması, birden fazla alt işverenin bulunması gibi özellikleri ile iş sağlığı ve güvenliği açısından zor bir mücadele alanıdır. Ülkemizde inşaat sektörünün gayrisafi yurt içi hasılasındaki payının yüzde 30 seviyesinde olduğu hesaplanmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırımhan, 2002 yılında Türkiye'de iş gücüne katılımın 5 milyon 223 binden 2016'da 15 milyon 355 bine çıktığına dikkati çekerek şunları söyledi:
"Bu sevindirici bir şey. İş gücümüzün artışına paralel olarak iş kazalarının düşmesi gerekmektedir. Ekonomik büyümenin ana eksenini oluşturan inşaat sektöründe faaliyet gösteren iş yeri sahibi 2016 yılında 196 bin iken, sektörde çalışan sayısı yaklaşık 2 milyondu. İş kazalarının yüzde 15,6'sı inşaat sektöründe meydana gelmektedir. 496 kişi, yüzde 35,3 oranla en çok ölümlü kazanın olduğu faaliyet alanı da inşaat sektörüdür. İnşaatlarda meydana gelen ölümler, yüzde 40-45 oranında yüksekten düşme sonucu meydana gelmektedir. Güvenli iskele ve diğer aparatlarla ilgili ciddi bir çalışma ortaya konuldu. 2014 yılından sonra güvenli iskeleye geçildi ve sektörde epeyce ilerleme oldu."
Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Furkan Yıldız, Samsun Vali Yardımcısı Recep Yüksel, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ile sektör temsilcileri katıldı.
